Ha Ali-Veli, Ha Veli-Ali
23 Ocak, 2016‘Eski’, ‘Yeni’ olur da, ‘Yeni’, ‘Eski’ olur mu?
Bit pazarına nur yağmadığına göre ‘Eski’ zamanın gelişim ve değişim kuramına da ters…
Eski CHP’yi, Yeni CHP’ye dönüştürdüğünü sanan Kılıçdaroğlu, CHP içerisinde büyüyen bir güç zehirlenmesinin merkezine oturmuş, ne uzuyor nede kısalıyor!
Delegelerinin karşısına ‘Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik Kurultayı’ sloganıyla çıkan Kılıçdaroğlu, kendince CHP’de demokrasinin kazandığını sanıyor!
Vizyonunu yenilemek için delegelerin karşısına çıkıyor, partinin; inandığı, savunduğu, beklentilerinin büyük olduğu değerlere taban tabana zıt hareket ediyor!
CHP kendisine yakın kavramlardan ve öz değerlerinden gederek uzaklaşıyor.
‘Demokrasi’ diyor, ‘Değişim’ diyor, ‘Kardeşlik’ diyor, peki bu kavramlar tam anlamıyla CHP’yi karşılıyor mu?
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlarına baktığınızda: Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Hikmet Çetin, Altan Öymen, Deniz Baykal gibi isimleri görürsünüz.
Başkanların her biri zorlu demokrasi mücadelesinden geçmiş, CHP’ye büyük emekler vermiş, büyük kazanımlar sağlamış dersek yanlış olmaz.
CHP siyasal-politik kısır bir döngü içinde tek kişinin adaylığında kendini yenilemeye çalışıyor.
Ve böylece Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlunun yeni sloganı içindeki “değişim” simgesel olarak kalmaktan öteye gidemiyor.
“Demokrasi değişimin gölgesinde kaldığında, demokrasi tekerleği patlamış aracın hızı ile gidebileceği yol kadardır.”
Neredeyse yarım asırdır muhalefet yapma hakkını kullanan Cumhuriyet Halk Partisi, yalnızca iki kez halkın doğrudan oylarıyla seçildi.
Kılıçdaroğlu neyi yanlış yapıyor da(!), CHP yerinde saymaya devam ediyor?
İşin ilginç tarafı delegeler de(!) değişime hiç geçit vermiyor!
Körler sağırlar birbirini ağırlıyor…
CHP’nin gelişim ve değişim geleceği için sadece “dürüst bir lider imajı çizmek” yeterli mi?
CHP’nin 1970’lerden beri politik ömrü iktidar arayışıyla şekillenmiş bir parti görünümünde olsa da, bir türlü adam edilemedi!
Partinin bütüne hitap edebilmesi engellenirken, ne uzayan ne kısalan bir CHP var işte!
Muhalefetsiz siyaset yapmak, iktidar açısından oyuncusuz futbol takımı ile karşı karşıya gelmek gibi…
Türkiye siyasetinin en büyük sorunlarının başında siyasal muhalefetin yetersizliği geliyor.
AK Parti iktidarı da muhalefetin iktidar mücadelesini kurultaylarla sınırlı görüyor.
Haksız da değil…
Muhalefetin bir gündeminin olmaması, çatışma ve kavgaya dayalı siyaset anlayışı ve en önemlisi halka güven vermemesidir…
***
Muhalefet neyi tartışmalıdır?
Muhalefet dış politikadaki ‘bataklık’ söyleminden, yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarındaki ‘sultanlık’, ‘otoriterleşme’ söyleminden daha derinlikli ve geniş perspektifli yeni politikalar, teklifler ve projeler üretebilmelidir.
AK Parti gündemine mahkum kalarak kendi gündemini üretememesi, dış politika, Kürt meselesi gibi can alıcı konularda yeni ve çerçevelendirilmiş, muğlak olmayan bir vizyon ortaya koyamaması muhalefetin temel eleştiri noktalarıdır.
Oysa ki muhalefetin, AK Parti’nin, iktidar olarak, kurucu bir misyon görevi olduğu kadar, AK Parti’den daha az olmayan tarihî bir sorumluluğu vardır.
Muhalefet bu tarihi sorumluluğu yeni politikalar üretmek tartışmalarına odaklanmaktır.
Demokrasilerde farklılıkların gözetilmesi ve demokratikleşmenin tahkim edilmesi için muhalefetin hayatî fonksiyonu göz önünde tutulursa, muhalefetsizliğin ya da yetersiz muhalefetin Türkiye siyasal tecrübesi açısından olumsuz bir husus olduğunu belirtmekte fayda var!
AK Parti 14 yıldır tek parti iktidarı olarak seçimlerden çıkıyor ise, iktidar olmak sadece “Aritmetik önkoşullara” bağlı olmasa gerek!
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti
34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.