İtina İle Kötülük Yapılır!
18 Şubat, 2025Bazılarımız "İtina" kelimesinin anlamını hatırlayacaktır. Bazılarımız ise "nedir bu yahu!" demeden, bir hatırlatma yapmak isterim. İtina kelimesi, Türkçede “özen, dikkat, hassasiyet” gibi anlamlara gelir. Bir işin ya da bir görevin büyük bir dikkat ve özenle yerine getirilmesi gerektiğini ifade eder. “İtina ile yapılır” ifadesi de, yapılan işin ya da verilen hizmetin titizlikle yerine getirileceğini vurgulamak için kullanılır. Bu ifadeyi, işin kaliteli bir şekilde yapılacağına dair güvence vermek amacıyla tercih ederiz. Bu cümleler aynı zamanda, verilen hizmetin ya da ürünün yüksek standartlarda olduğunun altını çizer.
“İtina ile yapılır” ifadesini duyunca aklıma çocukluğumdan itibaren büyüklerimin bir işi yapmaya başlamadan önce itina ve özen göstererek yapmamı söylediği anlar gelir… Güven, titizlik ve kalitenin ön planda olduğu, büyüklerimin hassasiyetle, işin özgünlüğünü yitirmeden üretimlerin yapıldığı, tıpkı bir atölye gibi çalışan ev ortamında büyüdüm. Atölye içinde bana da görevler verilirdi. Öğrendiklerimi anında uygulamak motor becerilerimin erken yaşta gelişmesini sağladı.
Sohbetlerinde nezaketi, zarafeti, iltifatı itina ile yaparlardı! “İltifat nezakete tabidir. İnsanın asalet’i şahsiyetiyle alakalıdır” derdi ninem…
Oysaki bugün ne nezaket, ne zarafet, ne iltifat ne de itina ile yapılan işler kaldı!
Tıpkı Şair Şükrü Erbaş’ın şiir mısralarındaki gibi;
Kimse okumuyor, herkes yazıyor.
Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor.
Kimse susmuyor, herkes konuşuyor.
Kimse çekilmiyor, herkes ortada.
Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik.
Kimse yere bakmıyor, herkes gökyüzü.
Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor.
Kimse gözyaşı değil, herkes küfür.
Kimse eşik değil, herkes ufukların ötesi.
Kimse gölge değil, herkes ışık.
Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti.
Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte…
****
İtina ile yaşamadığımız gibi, kendimize de itina göstermiyoruz!
İtina kelimesinin özünü kaybettik. İnsanlık dışı olan her şey gözlerimizin önünde vahşice işleniyor. Hükümetler tarafından itinayla seçilmiş kurbanlarız!
Gerçeklerle yüzleşmek kimsenin işine gelmiyor! Cesaret yok, ses yok, etki, tepki hiç yok… Aç gözlülüğe bağımlı hükümetlerin kayıtsızlığına, itinayla kötülüğe göz yumanlara karşı durmak için dayanışmayı güçlendirmeye çalışmak, falan filan hiçbiri yok… Hala bazılarımız ülke için itinayla düşünmeye çalışırken, diğerleri itinayla ülkeyi bitirmeye çalışıyor!
****
Sait Faik Abasıyanık / Semaver / Stelyanos Hrisopulos Gemisi hikâyesinde;
“Deniz ona, ciğerlerine çektiği havanın kıymetini, açıkçası yaşamanın zevkini ve lezzetini verirdi. Ondan ötesi boş, ıssız manasızdı. Toprak, kendisine yelkenlerini yapmak için kereste, çekiç ve keser verdiği için biraz bir şeye benzerdi. Trifon toprağı sevmez; ona hürmet ederdi. Çünkü birçok sevdikleri orada, onun altında, aklın durduğu bir yerde yaşıyorlardı. Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısı ile dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahlûklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahlûklardı. Bu mektebe giden ufak çocuklar, denizin karşısında mektebi unutup bir gün, bir gece düşünceli kalamazdı. Dersler deniz kadar güzel, deniz kadar öğretici miydi acaba? Trifon denize girmeyenlerle arkadaşlık bile etmek istemezdi” anlattığı ifadesinde kişisel kötümserliğine, yalnızlığında direnmektedir.
Kimimiz kötümserliğimizi hayatın deneyimleri içine bırakıp giderken, kimimizde insanoğlunu kötülüklerimizin zevki-sefasında yaşatmaya devam ediyoruz.
****
Hayatta kalmaya çalışan bizlerin, konforlu ve refah bir hayat yaşamamız lazım. En büyük derdimiz mutsuzluksa, sen başka şey anlatma bize… Biz sevmeyi unuttuk. Kaybettik.
Canım ülkemizin bereketli topraklarını şehitlerden aldığı al rengi “Silahlı Şiddet Haritası” renkleriyle itinayla kana bulandı! 2024 yılında Türkiye genelinde yapılan 2024 Bireysel Silahlı Şiddet Haritası raporuna göre 3801 silahlı şiddet olayı yaşandı. Bu olaylarda 2370 kişi hayatını kaybetti, 3829 kişi yaralandı… Bu sayılar sadece basına yansıyanlar. Kötülük şiddet sarmalında itinayla büyütülüyor!
Kötülük, insanlık tarihi boyunca filozoflar, teologlar ve bilim insanları tarafından incelenmiş ve üzerine çeşitli düşünceler üretilmiş karmaşık bir olgudur. Kötülüğün ne olduğu, neden var olduğu, nasıl ortaya çıktığı ve nasıl üstesinden gelinebileceği gibi sorular, yüzyıllardır tartışılmaktadır. Kötülüğü yok etmek yerine, “daha fazla nasıl kötü oluruz” düşüncesi yaygınlaşıyor.
Kötülük kavramı, genel olarak ahlaki açıdan yanlış, zararlı, acı verici veya yıkıcı olarak kabul edilen eylemleri, durumları veya olayları ifade eder. Kötülük, fiziksel (doğal afetler, hastalıklar gibi) veya ahlaki (cinayet, hırsızlık, yalan söyleme gibi) şekillerde ortaya çıkar. Ayrıca hükümetlerin ayrıştırıcı politikaları da kötülükten beslenir… Kendi yandaşını iyilik ve kötülük ayracıyla ayırır!
Kötülük üzerine felsefi görüşlere bakacak olursak, kötülük problemi üzerine Epikuros, kötülüğün varlığını Tanrı'nın varlığıyla çelişkili bulan bir argüman geliştirmiştir. Augustinus, kötülüğün iyiliğin yokluğu olduğunu savunmuştur. Leibniz, bu dünyanın mümkün olan en iyi dünya olduğunu ve kötülüğün Tanrı'nın planının bir parçası olduğunu ileri sürmüştür. Kant, ahlaki ödev ve sorumluluk kavramları üzerinden kötülüğü açıklamaya çalışmıştır.
Dinlerle beraber, kötülük sorununa farklı yaklaşımlar getirmiştir. Bazı dinler, kötülüğün şeytan veya kötü ruhlar tarafından yaratıldığına inanırken, bazıları kötülüğün insanın günahlarından kaynaklandığını savunur. Dinler, genellikle kötülükle mücadelede dua et, ibadet et, tövbe et, bağışla ve iyilik yap gibi yöntemleri önerseler de, insanoğlu her defasında “Ben bir hata yaptım. Allahım sen beni affet” diyerek, tövbelerinin, dualarının arkasına sığınır! Ve bu şekilde kötülüklerinin unutulduğunu sanarak, kötülüğe devam eder! Nasıl olsa sığındığı tövbeleri çoktur!
Kötülük gibi olumsuz bir eylem ancak yaşama ve insana özen göstermeyen, ahlaki değer yoksunu insanlar tarafından planlanıyor.
Yaşadığımız tüm toplumsal sorunların ve olayların arkasında kötülüğü itinayla meşrulaştırmaya çalışan bir hükümet var!
Kötülüğün bu denli itinayla planlandığı ülkemizde halkı aldatan inançlar(!) üzerine yazdıkları hikâyeleri/senaryoları var!
Sınırsız, kuralsız, hukuksuz, hak ihlallerini, dürtülerini denetlemeyi öğrenememiş, mirasyedilerle mücadelede itina ile #yahepberaberyahiçbirimiz diyorum!
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- İtina İle Kötülük Yapılır!
- Halının Altındaki Pislikler!
- Medeniyetsizlik Yüzyılı!
- Zaman Hırsızları!
- Konuşan Duvarlar
- Barınma Hakkı Metalaştırılamaz…
- Yaratıcı, Tasarımcı, Öncü Bir Kadın Prof.Dr. Gamze TANOĞLU
- Cumhuriyet Türkiye'nin Kalbidir!
- Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
- Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Anısına
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
56 yaşındaki Bekir Aksoy'un gençlik sırrı
'Doktorlar' dizisinde canlandırdığı 'Suat' karakteriyle hafızalara kazınan Bekir Aksoy, 56 yaşında olmasına rağmen hâlâ gençliğini koruyor. Ünlü oyuncu katıldığı 'Gel Konuşalım' programın...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yaşlanmayı frenleyen süper güç
‘Glutatyon’un yaşlanma hızını yavaşlatan çok önemli bir antioksidan olduğuna dikkat çeken Harika Özkaya ‘‘Vücudunuzda ne kadar fazla glutatyon varsa, hücreleriniz ve hücrelerinizin enerji kaynağı mitokondrileriniz o kadar sağlıklı olur’’ dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.