Yerel yönetimler ve sosyal politikaları ( 2 ) Sosyal Belediyeciliğin işlevleri ve hizmetleri
03 Mart, 2012Yerel yönetimlerin niteliğini ifade edecek olur isek, en genel tanımla yerel yönetimler, köy, kent gibi belirli bir coğrafî alanda bir arada yaşayan topluluk üyelerinin en fazla ihtiyaç duydukları ortak hizmetleri sağlamak amacıyla meydana getirdikleri yönetim birimleridir. Bu birimler, ortak hizmetleri yerine getirebilmek için örgütlenen, karar organları ve bazı durumlarda da yürütme organları yerel toplulukça seçilerek göreve getirilen, yasalarla belirlenmiş görev ve yetkilere, özel gelir, bütçe ve personele sahip, merkezî yönetimle ilişkilerinde özerk olarak hareket edebilen kamu tüzel kişileri olarak tanımlanmaktadır.
Yerel yönetimler merkezî yönetimin hiyerarşik denetimi altında olmamakla birlikte merkezî yönetim, ülke yönetiminde birlik ve bütünlüğü sağlamak amacı ile yerel yönetimlerin de uymaları gereken ulusal amaçları, hedefleri, ilkeleri ve standartları belirler.
Ayrıca, yerel yönetimler, merkezî idarenin ülkenin tümü için geçerli olan kural ve kararlarına aykırı hareket edemezler. Yerel yönetimlerin türlerini, biçimlerini, yetkilerini ve yönetim usullerini merkezî yönetim tek taraflı olarak istediği gibi belirleyebilir. Bu kurumlar merkezî yönetimce çizilen çerçeve içinde yerel ihtiyaç ve taleplere cevap vermeye yetkili kılınmışlardır.
Ülkemizde ise yerel yönetimler, yasal ve idari düzenlemeler ve mali imkânlara bağlı olarak zaman zaman değişmekle birlikte, sosyal politika alanında çok çeşitli görevler yerine getirmişlerdir.
Sosyal Belediyecilik anlayışı…
Belediyelerin ülkemizde sosyal politika alanındaki fonksiyonlarının neler olacağı belirsizliğini hala korumakla beraber yerel yönetimlerde sosyal politika oluşturmakla ilgili eğilimler gittikçe artmaktadır.
Belediyelerin görece siyasi ve ekonomik bağımsızlık kazanması sosyal belediyeciliğin
tırmanmasının temel sebepleri arasındadır. Türkiye’deki sosyo-ekonomik dönüşüm, yoğun göç dalgaları ve ekonomik krizler, toplumsal sınıflar arasındaki eşitsizliklerin artmasına ve daha da dayanılmaz bir hal almasına neden olmuştur. Merkezi yönetimin de liberalleşme dalgası içinde temel görevlerinde yetersiz kalmasıyla, boşluk belediyeler tarafından doldurulmaya çalışılmıştır.
Belediyeler gerek halka hizmet etmek için gerekse yoksul kesimden daha çok oy almak için alt yapı yatırımlarına oranla sosyal transferlere ağırlık vermişlerdir. Bu da daha çok sosyal yardım ve sosyal hizmet gibi alanlarda gerçekleşmiştir. Belediyeler yapılan sosyal politika uygulamalarını kendi temel sorumlulukları olarak görmemekte ve merkezi yönetimin bu alanda karşılaştıkları sorunları çözmesi gerektiğini vurgulasalar da merkezi yönetimin siyasi farklılıkları Belediye hizmetlerini muhalefete dönüştüren bir didişme içinde sorunlar yumağı olarak halka yansıtmıştır.
Gerek belediyelerin kısıtlı kaynakları gerekse merkezi yönetimin temel sosyal politika aktörü olarak algılanması belediyelerin uzun vadeli makro projelerden ziyade kısa vadeli dönemsel çözümler bulmasına neden olmuştur. Ayrıca belediyelerin yoksul kesime yaptığı yardımlar ve zaman zaman yaptığı popülist uygulamaların sonucunda seçimleri kazanması daha kolay olmuştur.
Belediyelerin sosyal politika alanları içinde eğitim, sağlık ve sosyal güvenlikle beraber daha kolay bir alan olan ve oy kaygılarını sosyal yardımlara ağırlık vererek çözüme ulaştıracak bir kaygı ile hizmete dönüştürmeleri ayrı bir handikaptır.
Önemli husus ise, belediyelerin tam olarak sınırları çizilmemiş ve kurumsallaşmamış sosyal yardımların bazı sorunları da beraberinde getirmesidir. Kimlerin yoksul olduğu ve ne tür yardımın hangi süreklilikle verileceğinin belli olmaması, sosyal yardımın kurallı, şeffaf ve sistematik olmaması yerel yönetimlerin sosyal politikalarındaki en önemli açmazlarından biridir.
Sosyal Belediyecilik, yerel yönetimlere sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yükleyen bir modeldir. Bu çerçevede; kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca kanalize eden; işsiz ve kimsesizlere yardım yapılması, sosyal dayanışma ve entegrasyonun tesis edilmesi ile sosyo - kültürel faaliyet ve çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan altyapı yatırımlarının yapılmasını öngören; bireyler ve toplumsal kesimler arasında zayıflayan sosyal güvenlik ve adalet konusunu güçlendirmeye yönelik olarak yerel yönetimlere sosyalleştirme ve sosyal kontrol işlevleri yükleyen bir modeldir. Sosyal belediyecilik sadece alt yapı hizmetleri yüklemenin ötesinde, yerel yönetimleri sosyal sorunların çözümünde de birebir sorumlu tutmaktadır. Sosyal belediyecilik, belediyelerin sosyal fonksiyonlarını artıran ve sosyal yaşam içinde aktif bir hale gelmesini sağlayan bir anlayıştır.
Bu anlayış İzmir Kentine nasıl yansımaktadır? Devam edecek…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti
34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.