Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Sosyal Devletin Politikası

20 Şubat, 2012

Sosyal devlet, sosyolojinin konu edindiği bağlamda kapitalizm, ulus devlet, küreselleşme olgularının bileşenlerinden oluşmaktadır. Sosyal devlet günümüzde küreselleşme bağlamının dışında konu edilemeyen bir olguyu da içermektedir. Tarihin sosyal devlet politikalarının ana belirleyicisini “kriz” veya “kopuş nosyonu” belirler.

Sosyal devlet; ulus devlet, kapitalizm ve küreselleşme eksenli konumdadır. Küreselleşme ise bu anlamda mevcut sosyal devlet yapısını aşındıran bir süreci ifade eder. Sosyal devlet ise bu bağlamda bir refah devletidir. Batı dünyasında tarihi süreçte ortaya çıkan refah devleti, klasik kapitalizmin olumsuz sonuçlarının denetim altına alınabilmesi için geliştirilmiş bir sistem haline gelmiştir. Refah devleti marksizmden kısmen de olsa esinlenerek kapitalizmin bir takım yanlış sonuçlarının telafi edilmesine dayanır.

Geleneksel sosyal politikalarının temel amacı, değişik risklere karşı toplumda zayıf kesimlerin güvenceye almaktır. Bundan dolayı oluşturulan sosyal koruma sistemleri ile halkın sosyal ve ekonomik yaşama katılımı sağlanırken, toplumun ekonomik ve kültürel kaynaklarının adil dağılımı da sağlanılmaya çalışılır. Nüfusun yaşlanması ve iş piyasasından dışlanma gibi yeni sorunlar karşısında bu durum yetersiz kalmıştır.

Eşit olmayan gelir dağılımını düzeltmek ve yoksulluğu önlemek için geçmişte uygulanan sosyal politikaların başvurduğu temel araç, zenginlerin ve ekonomik büyümeden en fazla pay alanların gelirlerinden kesilen vergilerin hastalık, yaşlılık ve mesleki vasıf yetersizliği gibi herhangi bir nedenle ücretli bir işte çalışamayan kişilere transfer edilmesi idi.

Günümüzde sayıları gittikçe artan emeklilerin ve sağlık hizmetlerine ihtiyacı olan kişilerin giderleri, sayısı gittikçe azalan çalışan nüfus tarafından üstlenilmektedir. Kitlesel işsizlik ve erken emeklilik olguları, demografik etkenlerin etkisini artırarak sosyal güvenlik sistemlerinin sürekliliğini zora sokmaktadır.

Bu hizmetlerin sunumundaki etkinlik ve verimlilik, hizmetleri kimin sağladığı, hizmet sağlayanların kime karşı sorumlu olduğu, sosyal politikaların başlıca unsurları olmalıdır.

Sosyal devlet, kapitalizmin ortaya çıkardığı sorunlara bir çözüm getirme gayreti olarak karşımızdadır ve kapitalizmin seyrine bağımlı olarak şekillenmektedir. Diğer halde ulus devlet mekanizmasının bir parçası olarak kurumsallaşması beklenir. Böyle bir durum ise günümüze kadar henüz tam olarak belirginleşmemiştir.

Neden?

Sosyal devlet anlayışı ve sosyal adalet ilkesi çerçevesinde anayasada dile getirilen düzenlemelerin, sosyal hakları mutlak anlamlarıyla değil, bir ideolojik pencereden tanımlanan ve yorumlanan biçimiyle düzenlediğini ifade etmek gerekir. Belki daha da ileri giderek, anayasada düzenlenen sosyal hakların, temel ideolojik çerçeveyi gerçekleştirmede bir araç olarak algılandığını ve bu sebeple ayrıntılı olarak düzenlendiğini belirtebiliriz.

Anayasanın 65. maddesi sosyal hakların sağlanması ve gerçekleştirilmesi bakımından bir sınır öngörmektedir. Buna göre, devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasada belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun bir öncelik sıralamasıyla, ancak mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirecektir. Bu bakımdan, sosyal haklarla ilgili çizilen çerçeveyi mutlak kabul etmemek, bunun bir ideal çerçeve olduğunu düşünmek gerekir. Kişiler için devletten talepte bulunma imkânı veren bu haklar 65. maddedeki sınır dikkate alınarak değerlendirildiğinde, bir teorik söylemden ibaret sayılabilir.

Sonuç olarak Sosyal Devlet ve Politikaları sosyal hakların temel ideolojik çerçeveyi gerçekleştirmesinde bir araç olmaktan çıkarak, haklar konusunda Anayasa’da çizilen çerçeveyi dikkate almak zorundadır…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti

34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!

Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR