
Kış çayları ne kadar masum?
Bugünlerde “kış çayı” adı altında satılan karışım bitki çayları yoğun talep görüyor. Ancak bu çayların bilinçsizce tüketilmemesi gerektiğini belirten Farmakognozi Uzmanı Doç. Dr. Etil Güzelmeriç, ‘‘Hastalıklardan korunmak ya da çabuk iyileşmek isterken sağlığınızdan olmayın’’ uyarısında bulundu.
Bitkisel adı altında satılan pek çok ürün ‘sağlığa zarar vermez’ düşüncesiyle gelişigüzel tüketilebiliyor.Bunlar arasında bitkisel çaylar da yer alıyor. Son zamanlarda özellikle kış çaylarına büyük rağbet olduğuna dikkat çeken Farmakognozi Uzmanı Doç. Dr. Etil Güzelmeriç, bu çaylarla ilgili bilinmesi gerekenleri şöyle açıkladı:
Doç. Dr. Etil Güzelmeriç
ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Bitki çayları özellikle kış aylarında daha yoğun tüketiliyor. Buradan yola çıkarak aktar ve marketlerde satılan 10 farklı ürün üzerinde araştırma yaptık. Öncelikle belirtmeliyim ki bu karışımlar hazırlanırken en çok tercih edilen bitkiler hibiskus ve kuşburnu olmuş, bunları papatya ve tarçın kabuğu takip etmiş. Örnekleri incelemeye başladığımızda, karşılaştığımız ilk problem etiket bilgileriyle paket içeriğinin uyumlu olmamasıydı. Bazı örneklerde etiket bilgisine göre bulunması gereken bitkilerin paketlerde yer almadığını tespit ettik. İncelemelerdeki en çok şaşırtan bulgu ise bazı örneklerde etiket üzerinde yazmayan bitkilerin paket içerisinde tespit edilmesiydi. Ardından, kalite parametrelerinin belirtildiği Türk Farmakopesi ve Avrupa Farmakopesi’ne göre bitki teşhisi ve kimyasal analizler yapılarak paketlerde yer alan bitkileri inceledik. “Kış çayı” adı altında yapılan bitki karışımlarında yer alan adaçayı, papatya, meyan kökü, nane, tarçın, ölmez çiçek ve melisa (oğul otu) bitkilerinin kalite kriterlerini karşılamadığını tespit ettik.
Zayıflatıcı etkileri yoktur
Sağlığı korumak amaçlı yüzde 2’lik oranlarda hazırladığımız çayın günde 1-2 fincan tüketilmesi önerilir. Ancak, bazı bitkiler için kullanım süresi ve miktarı limitli olmalıdır. Örneğin, sinameki (Cassia senna) yaprağı önerilen süreden daha uzun kullanılmaktadır. Bunun nedenlerinden biri de kullanım amacının hatalı olmasıdır. Çünkü, piyasadaki çoğu ‘zayıflama çayı’ adı altında satılan karışım bitki çaylarında sinameki yaprağı karşımıza çıkıyor. Halbuki sinamekinin zayıflama üzerine hiçbir etkisi yoktur. Söz zayıflama çaylarından açılmışken belki altını çizmekte fayda var, hiçbir bitki zayıflama için mucizevi sonuçlar yaratmaz. Bu nedenle, iddialı söylemlerle “bir ayda şu kadar kilo verdirir (!)” gibi sözlere kanmayınız. Sinameki yaprağı, ciddi kabızlık problemlerinde kullanımı sınırlı süre (1-2 hafta) olması şartıyla önerilir. Sürekli kullanıldığında içerisinde etkiden sorumlu antrasen türevi bileşikler irritan karakterde olduğu için bağırsaklarda hasara neden olmasının yanı sıra bağırsak tembelliğine, irritabl (huzursuz) bağırsak sendromuna ve sıvı-elektrolit dengesizliğine sebep olabilir. Bitki çayları kullanılmadan önce mutlaka eczacılara danışılmalıdır.
Toplama ve saklama koşulları önemli
Kullanım amacınıza göre doğru bitkiyi buldunuz, çay olarak hazırlanması gereken kısmını biliyorsunuz, hazırlama şekline karar verdiniz ve uygun miktar ve sürede kullanacaksınız. Peki bunlar yeterli mi? Hayır. Dikkat etmeniz gereken diğer önemli hususlar ise toplama, kurutma ve saklama şartlarına bağlı olarak bitkinin ağır metal, pestisit, fumigat veya patojenik mikroorganizma içermemesidir. Tüm bu anlattıklarımın çözümü bitkilerin akredite laboratuvarlarda tüm analizleri tamamlandıktan sonra sertifikalı olarak satılmasıdır.
Zehirlenmeye ve organ hasarına yol açabilir
Sakinleştirici ve sindirime yardımcı olarak güvenle kullanılabilen tıbbi papatya, Matricaria recutita, ile görsel bakımından birbirine benzeyen “papatya” olarak adlandırılan birçok bitki (Bellis, Anthemis, Senecio) vardır. Piyasada aktar ve marketlerde satılan 16 ürün üzerindeki araştırmamızda sadece bazı poşet çaylarda tıbbi papatyaya rastlanırken diğer “papatya” adı altında satılan aktar, market veya internetten alınan ürünlerin hiçbirinde tıbbi papatya bulunamadı. Tıbbi papatyaya benzerliği nedeniyle karıştırılan bitkiler arasından en risklisi toksik bileşenler (pirolizidin alkaloitleri) taşıması bakımından Senecio türleridir. Diğer taraftan, bu çaylara görsel bakımdan birbirinden tamamen farklı bitkiler de karıştırılabilmektedir. Örneğin, melisa (Melissa officinalis) ve limon otu (Aloysia triphylla) bitkileri, bu bitkilerin yaprak şekilleri birbirinden tamamen farklı olmasına rağmen kurutulup parçalandığında kokularının benzer olması nedeniyle birbirleriyle karıştırılır. Bu durumda doğru bitkiyi tespit etmenin tek yolu kimyasal analizdir. Melisa yaprakları birçok etkiden sorumlu (antioksidan, yangı giderici, antimikrobiyal vb.) bileşen olan rozmarinik asit taşırken, diğer bitki taşımaz. Üzülerek belirtiyorum ki yaptığımız analizlerde piyasada bulunan ve melisa bitkisini içerdiği iddia eden ürünlerin çoğunda melisanın olmadığı saptandı. Diğer bir çalışmamızda, çarkı andıran çiçekleri nedeniyle çarkıfelek (Passiflora incarnata L.) olarak adlandırılan bitkiyi ve bu bitkiyi içeren ürünler (aktarlardan, marketlerden ve e-ticaret sitelerinden temin edilen yedi adet ürün) incelendi. Bazı paketlerde, çarkıfelek çiçeği yerine karaçalı (Paliurus spina-christi) meyvelerine (yuvarlak ve yassı görünümlü) rastladık. Yanlış bitki kullanımı nedeniyle beklenen fayda sağlanmazken bazı durumlarda zehirlenme veya organ hasarı oluşabileceğini unutmayalım. Bu nedenle, doğru bitki kullanımı çok önemlidir ve bitki teşhisi mutlaka uzman kişilerce yapılmalıdır.
HER BİTKİNİN ÇAYI OLMAZ
Bazı kuvvetli etkili bileşikler içeren bitkilerin çay olarak kullanılması doğru değildir. Bu bitkiler arasında yüksük otu (Digitalis lanata), içerdiği bileşikler (kardiyoaktif glikozitler) nedeniyle kalp kasının tonusunu ve kasılmasını arttırdığından kullanımı risklidir. Diğer taraftan bitkilerin sağlığa olan yararları doğrudan bitki bileşenleri ve bu bileşenlerin miktarı ile ilgilidir. Eğer çay formunda tüketilecek ise bu bileşenlerin yeterli miktarda suda çözünebilir olması gerekir. Örneğin, hafif ve orta derecedeki depresyon tedavisinde kullanılan sarı kantaron (Hypericum perforatum) bitkisinin etkisi başta “hiperforin” olmak üzere diğer bileşikler ile birlikte oluşturduğu sinerjistik etkiden kaynaklanır. Bu bileşikler yeterli miktarda suda çözünmediğinden beklenen antidepresan etkinin görülmesi için standardize ekstrenin (bitkinin belirli işlemlerden geçirilip içerik analizinin yapıldığı) belirli doz ve sürede “doktor kontrolünde” kullanılması önerilir.
Sözcü
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Tehlike çanları çalıyor: Türkiye Avrupa birincisi oldu
Türkiye’nin, obezite oranı açısından dünyada 17’nci sırada, Avrupa’da ise birinci sırada yer aldı. Prof. Dr. M. Emel Alphan ise bu durumun, aşırı yağlı ve yüksek enerjili fast-food tarzı ...
Kolesterol ilaçları bunamaya yol açar mı?
Kalp krizi felç ve alzheimer riskini artıran kötü kolesterolü (LDL) düşürmek için kullanılan statinlerle ilgili tartışmalar sürüyor. Prof. Dr. Kaynak Selekler, bu ilaçların demansa (bunam...
Karın ağrısını hafife almayın!
Pankreas kanseri genellikle belirti vermeden ilerliyor. Prof. Dr. Burak Işık, karın ağrısı ve mide bulantısı gibi şikayetlerin ciddiye alınması gerektiğini vurguladı. Genel Cerrahi Uzmanı...
Aşılanmamış her 10 çocuktan 9'u kızamık oluyor
Son yıllarda dünya genelinde kızamık vakalarının artış gösterdiğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Güzel, bu durumun aşısız çocuklar için büyük risk oluştur...
Aralıklı oruca elveda!
İngiltere’nin Surrey Üniversitesi’nden araştırmacılar, uzun açlık periyotları yerine karbonhidratlı ve karbonhidratsız günlerin dönüşümlü uygulanmasının kilo verme sürecini daha etkin kıl...
Bel ağrısı nasıl geçer?
‘’Araştırmalar toplumun en az yüzde 80’inin yaşamlarının bir döneminde bel ağrısından şikayetçi olduğunu gösteriyor’’ diyen Op. Dr. Akkor bu yaygın sorunun nedenlerini ve tedavi yollarını...
Felçte altın saatleri kaçırmayın
Felç belirtileri başladığında ilk 4,5 saat içinde acil tedavinin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Derya Uludüz ‘‘Bu durumda dakikalar hatta saniyeler çok kıymetli. Hastanın en hız...
Her 5 çocuktan biri büyüyemiyor!
Türk Pediatri Kongresi, bu yıl 60. kez pediatri camiasını bir araya getirdi. 2 binden fazla çocuk hekiminin katıldığı kongrede, farklı başlıklardaki oturumlarda 300’ün üzerinde konuşmacı ...
Her gün tüketiyorsanız fark etmeden karaciğerinizi bitiriyorsunuz!
Protein tozu kullanımı son yıllarda gençler arasında büyük bir hızla yayılıyor. Ancak uzmanlar, bilinçsiz tüketimin karaciğer yetmezliğinden böbrek hasarına, hatta ölüme kadar varan ciddi...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Hayal Köseoğlu'nun PKK yorumu sosyal medyayı ikiye böldü!
PKK’nın fesih açıklamasının ardından yorum yapan oyuncu Hayal Köseoğlu’nun paylaşımı sosyal medyada gündem oldu. PKK’nın yayımladığı karar bildirgesinde “PKK adıyla yürütülen çalışmalar s...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Tehlike çanları çalıyor: Türkiye Avrupa birincisi oldu
Türkiye’nin, obezite oranı açısından dünyada 17’nci sırada, Avrupa’da ise birinci sırada yer aldı. Prof. Dr. M. Emel Alphan ise bu durumun, aşırı yağlı ve yüksek enerjili fast-food tarzı beslenme, ev dışında yemek yeme alışkanlığının artması, şeker yerine fruktoz bazlı şekerlerin içeceklerde kullanılmasının artması, porsiyonların büyümesi ve internetteki moda diyetlerin kullanılması olarak sıraladı.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.