Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Türkiye’nin karnesinde hal ve gidişat!

14 Haziran, 2014

Al birini vur ötekine!

Şımarık Sosyal Demokratlar!

Yüzsüz Neo-Liberaller!

Tüketen Milliyetçiler!

Siyasete yıllarını veren tecrübeli bir kadronun bugünkü durumu nedir?

Siyasetin tembel öğrencileri!

Tutarsız, çelişkili,  sabahtan akşama kadar değişen politikalarıyla ufuksuz ve vizyonsuz muhalefet ve iktidar...

En şımarık tavırlarla sürekli seçim kaybeden bir siyasetçi nasıl partinin başında kalır? Böyle bir parti varlığını nasıl sürdürür? Bu parti iktidar olabilir mi?

Bugün muhalefet boşluğunu dolduracak güven telkin edici bir iktidar alternatifi hala çıkamadı.

İnsan mı kalmadı, nedir?

1960'ların sonundan beri aktif politika içinde yer alan 40 yıllık siyasetçi Deniz Baykal siyaseti hep muhalefet oyuncusu olarak oynadı.

Sosyal Demokratlık elbisesini 16 yıl boyunca CHP’nin lideri olarak taşıyan Deniz Baykal seçim kazanamadığı gibi, jübilesini de siyasetin entrikalarıyla yaptı.

“Demokratiklik” uğruna “vizyonsuz ve öngörüsüz” bir siyasetçinin davranışı gibi Erdoğan’a Başbakanlık yolunu açan Baykal’ın,  A Takımı sayılan tüm isimler partiden veto edilirken, kendisi neden tekrar milletvekili adayı gösterilmiş olabilir?

Neden mi?

Sayın Erdoğan’ın siyaseten önünü açacak olan Anayasa değişiklik paketini hiç tereddütsüz desteklediği için…

Sayın Baykal’ın aday gösterilmemesine gerekçe sayılabilecek çok sayıda makul neden varken, siyaseten en yıpranmış anında yeniden milletvekili olabilme fırsatı elde etmesinde Başbakan Erdoğan’ın büyük katkısı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

O her ne kadar sahadan çıkmış gibi görünüp, kale arkasında “balık hafızalı” nitelendirdikleri Türk halkının kaset skandalını unutmasını, zamanın soğumasını ve Baykalcıların olayı sindirmesini beklese de, sahnede yine rolüne bıraktığı yerden devam ediyor. “Cumhurbaşkanlığı” için sahada pazarlama yapan Baykal için bence umut yok gibi görünse de! Son dönem Milletvekilliği ile Erdoğan’la bu bölüm için ödeştiler, sanırım!

Baykal’ın ardından CHP’nin kalesine  “Yeni Lider” olarak geçen Kemal Kılıçdaroğlu CHP’de patlak veren skandalın ardından olağanüstü koşullarda hiçbir hazırlığı olmadan genel başkanlık koltuğuna oturdu. Birden kendisini referandum kampanyasının ortasında bulan Kılıçdaroğlu parti yönetimiyle ilgili ciddi bir ikiliğin dışarıya yansıdığı bir dönemde yabancı bir örgütle tanıştı.

Kendisinin, yaklaşık 12 yıldır başbakanlık yapan, üç seçim atlatmış tecrübeli bir rakiple yarıştığını da göz önüne alırsak, bir arpa boyu yol kat edemediği sonucuna varabiliriz. Kılıçdaroğlu açısından sonucun daha başarılı olması gerekirdi. Hem kendisinin hem de yakın çevresinin yaptığı hataların listesi oldukça uzun.

Kılıçdaroğlunun liderliğini daha ileri götürüp götürmeyeceğini bilemiyorum ancak, bu hatalar üzerinde ciddi bir özeleştiri yapması gerekiyor. CHP seçmeni Kemal Kılıçdaroğlundan beklenen başarı ve değişimi gösteremediği görüşünde. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun göreve geldikten sonraki performansını değerlendiren sol seçmen, araştırmalara göre Kılıçdaroğlu’nu yüzde 54,7 oranında “başarısız” bulmuştur. 

Devlet Bahçeli, efendi dürüst devlet adamı olarak bilinse de siyasi anlamda o da başarısızdır. Genel Başkan yardımcılarını yanlış seçmiş olması, bölücülüğün had safhaya çıktığı dönemde MHP ancak barajı geçebilmiştir. Kendini MHP olarak sağda kuvvetli bir alternatif konumuna getirememiştir. Yazılı açıklamaların ötesine gidememiştir. Örgütsel etkinliklerle halka inememiş ve hilal kart dışında proje üretememişlerdir. Bahçeli, MHP içindeki iç disiplini revize etmiş olsa da Partinin vizyonunun gelişmesine yeteri kadar katkı sağlayamamıştır.

Erdoğan önceleri Türkiye’de ve dünyada “güçlü lider” profilini sergilerken, toplumda artan şiddeti, öfkeyi, kin ve intikam duygusunu yumuşatamadığı için AKP yandaşlığı kadar, AKP karşıtlığı da gittikçe büyüyor… 3 dönemdir partisini tek başına iktidara taşıyan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hedefinde AKP oylarının %45’in üzerine çıkması hayali var.

Var da Türkiye’nin gerginliğini gün ve gün arttırtan iç ve dış politikaları yüzünden, Erdoğan’ın kahramanlığa soyunma teorileri bence ters tepecektir.

AKP oylarının yüzde 38 bandının altına düşmesi kaçınılmazdır... 

AKP’nin Cumhurbaşkanlığı’na kendi adayını çıkartması ihtimali yoktur.

Joker kullanacaktır!
Bu “joker” her kesim “evet” demese de “kolay kolay hayır diyemeyecek” bir isim olacaktır.

Danışıklı dönüşüklü Joker Cumhurbaşkanı!

Bir zamanlar Erdoğan’ın ağır eleştirilerine maruz kalan, son zamanlarda yine Tayyip Erdoğan tarafından mağdur ilan edilen Baykal’a %38 bandının altında kalma olasılığı için AKP tarafından “Joker Cumhurbaşkanı“ senaryosu yazıldığını düşünüyorum!

Bu durumda siyasilere baktığımızda Türkiye’nin karnesi berbat!

Karne zayıflarımızı “Hoca taktı” veya “Sistem bozuk” bahanelerimizle sorumluluğu üzerimizden atmaya çalışırdık.
Son dönem Türkiye de eve felaket karneler getiriyor.

Demokrasi açısından sınıfta kaldığımız, Türkiye’nin demokrasi ve temel haklar açısından ilerleyen değil, gerileyen bir ülke olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyan raporlarımız var!
AKP’nin, “demokrasi” ve “düşünce ile basın özgürlüğü” gibi evrensel kavramlara “nesnel” değil “öznel” anlamlar atfettiği hükümetin yapısal eksiklikleri “ciddiye almamak” ve bu raporları “çöpe atmak.”

AKP iktidarı başarılarını daha çok ekonomik faktörlere ve göz boyamayı amaçlayan dev projelere işaret ederek ortaya koymaya çalışıyor.

12 yıldır kalkınma ve büyüme yalanıyla değerlerine el konulan, kaynakları yağmalanan, iradesi felç edilen Türkiye, orta doğuda devşirme teröristleri besleyen asrın rezaletiyle Ali Baba ve Kırk Haramiler devrine döndü!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Ünlü Şarkıcı Şimal Herkesten Dua İstedi!

Uzun süredir meme kanseri tedavisi gören ve kanseri yenen ünlü şarkıcı Şimal Tebessüm Eden, yeniden hastaneye kaldırılmasının ardından sevenlerinden dua istedi. Ünlü şarkıcı, son halini p...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Felçte altın saatleri kaçırmayın

Felç belirtileri başladığında ilk 4,5 saat içinde acil tedavinin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Derya Uludüz ‘‘Bu durumda dakikalar hatta saniyeler çok kıymetli. Hastanın en hızlı şekilde bir inme merkezine yönlendirilmesi gerekir’’ uyarısında bulundu.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR