Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Çek elini üzerimizden ŞEYTAN!

15 Mayıs, 2014

   13 Mayıs Salı!

   Kasvetli ve sıcağın uğultusunda bir sıkıntı boğazıma düğümlendi nefes aldırmıyor.

   İçim içimi kemiriyor. Hani kötü bir şeyler olacak (mış) gibi… Hislerim korkutuyor beni. Üzerimde tarifsiz bir yorgunluk, bıkkınlık!

   Fırtına öncesi sessizlik…

   Gökyüzünde güneş gülümserken acıtıyor canımı…

   Buhranlı zaman içinde yalancı yaz ikliminin sıcak esintisi yalıyor yüzümü.

   İçimden hiç bir şey yapmak gelmiyor.

   Sonun başlangıcı mı ne?

   Sonlanan duygulara kendini teslim etmek isteyen bir gövdeyi taşıyorum sanki…

   Oturduğum yerden uzun uzun ve boş boş bakıyorum yeşilin savrulan yapraklarının rengine… Ne çok ötüyor bu kuşlar bugün. Ne anlatıyorlar durmadan haberci gibiler.

   Sinekler hücumda leş hissetmiş gibi konuyor oraya buraya!

   “Kudurmuşlar” diyorum. “İlaçlamadı mı belediye bunları?”

   Bugün eve erken gitmeliyim!

   Geç kalınmamalı, dışarıda sıkıntı çok!

   Kalabalıklar tahammülsüz…

   Üst üste biniyor insanoğlu birbirine / kimselere aldırmadan.

   Eve girdiğim an atıyorum kendimi koltuğun uzun döşeğine sızıp kalıyorum bir yudum şarabın etkisinde!

   Gözüm uyuyor, düşüncem hiç!

   Kara – kapkara bir gecede düşlerinin gerçekliğini ayırt etmek mümkün mü?

   Deprem olacak (mış) gibi aklıma düşenin adı. Kötü bir şeylerin acısı üzerimde dolaşıyor.

   Rüyadayım! İçeri çekiyor beni karanlığın rengi… Düşüyorum uçuruma ve kara deliğin sonsuzluğuna doğru birden titreyerek uyanıyorum.

   Odadayım, şükür…

   Yatağıma gitmeliyim sığındığım korkulardan uzak rüyalarımın peşine düşmeliyim.

   Külçe gibiyim, uyanamıyorum. Sabahın erken saatlerinde kalkmama karşı beni bastıran bir kuvvete karşı direnemiyorum!

   “Kalkma diyor!” Kalkma acıların uğultusu dolanıyor, feryatlar susmuyor…

   Duyma!

   Saatlerce bastırıyor beni, ben doğrulamıyorum.

   Acıyor sanki ruhum kasvet çökmüş üzerime kalkamıyorum.

   İlk günaydın mesajlarıyla başladığım her güne, 14 Mayıs sabahı günaydınlarına ulaşamayan / uyanamayan kömür karası yüzlerin matemi geliyor önüme.

   “Canımızı acıtan içimizi karartan sen, çek elini üzerimizden şeytan” diyorum…

   Ne ölümlerde yakaladın bizi sen!

   Yüzlerce ocağı yaktın, evlatları aldın…

   Yürekleri kanattın!

   Uzun ıstıraplı bir gecenin ardından sorgulanacak ne kaldı?

   Sen hep acıları unutturan sonrada yok olan değil misin?

   En vakur en ortak duygularla yaşayacağımız acılarımızdayız!

   Ölümü madencinin alın yazısına dönüştürmeden, ölümle sonuçlanan felaketleri bu mesleğin üzerine giydirmeden yaşamak / yaşatmak…

   Bir avuç kömür için, bir ömür verenlere… Dualarım sizinle!

   Milletimizin Başı Sağ Olsun…

   Çek elini üzerimizden ŞEYTAN!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Rachel Araz domates şeklindeki çanta için 152 bin lira ödedi

Domates şeklinde kendisine çanta alan sosyetik sosyal medya fenomeni Rachel Araz, tam 152 bin lira ödedi. Rachel Araz, 2016 yılında iş insanı Sami Kiresepi ile hayatını birleştirmişti. Çi...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Kırmızı besinlerdeki gizli güç

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatih Mehmet Uçar kırmızı renkli sebze-meyvelerde bulunan ve güçlü bir antioksidan olan likopenin özellikle kanser ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisiyle öne çıktığını belirtti. Likopen, sebze ve meyvelerde bulunan ve onlara kırmızı rengi veren, karoten familyasına ait doğal bir pigmenttir.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR