Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Devletin Dini Olur Mu?

26 Temmuz, 2013

   Bir ülke ki;

   Özgür insanların şarkıları sessiz çığlıklarında saklı

   İnanlarla – inanmayanların ayrımlarında yolculuklar

   Tek din ve tek mezhebin çözümsüz karanlık girdabı

   Tutsaklık  inançlarının baskısında şeytanca

   Oysaki

   Ne açık ne kapalı kimsenin değil umurunda!

   Bir ülke ki;

   Suiistimale uğrayan inançlar öfkenin sorgusunda

   Hurafelere, çağ dışılıklara, bağnazlıklara ve yobazlıklara teslim olmuş akıllar

   Kimliksiz inançların dışlanmasındaki şiddet

   Özgür iradeyle seçimler zihniyetin düşmanlığında

   Örf, adet ve geleneklere saygı biat tekelinde

   Devlet ve din işlerindeki sömürünün iç içe geçmiş bu haliyle

   Kimi demir parmaklıklar ötesinde

   Kimi uyuşturulan kafaların kisvelere kapılmış söylemlerinde

   Utanç verici yolsuzlukların ve hırsızlıkların gölgesinde

   Bozulan ekonominin sebebi adil olmayan kaderin oyununda

   Halkı körü körüne kederci yapmaya çalışan dini söylemlerle bastırılmaya çalışılan her türlü tartışma  acizlerin elinde.

   Benim dinim bana, senin dinin yine bana diyen baskıcı zihniyetlerin ümmetinde

   Benden olmayana düşmanlık duyan “kafir” diyen bir zihniyetin hoşgörüsüzlüğünde

   Bir ülke ki, OLMASIN!

   Devletin dini olur mu?

   Din son yıllarda hem bireyin hem de toplumun yaşamına daha etkin biçimde geri dönmüş bulunuyor. İç siyasette, uluslararası ilişkilerde ve ekonomik alışkanlıklarımızda dine referansta bulunma oranında gözle görülür bir artış var. Din, Din, Devlet-siyaset gibi kurumsal yapılara yaslanarak kendine yaşam alanı açmaya çalışıyor.

   Devlet aygıtını varoluşunun ayrılmaz bir parçası olarak tasarlayan bir dinin geri dönüşü konusundaki haberler pek iyi olmayabilir!.

   Yapısal olarak din ve devlet, tamamen farklı amaçlara odaklanırlar.

   Din, gönüllülük esasına dayanır.

   Devlet, yapısı gereği zorlayıcıdır ve kontrol etmeye dayanır.

   Bireyi esas alan dinin ise, kontrol etme gibi bir görevi olmadığı gibi buna ihtiyacı da yoktur.

   Din insanlara sadece ebedî ideal gerçekleri hatırlatır; devlet ise reel olanı elde etmek için gerekirse güç kullanır.

   İşte bu reel gerçekler üzerinden otla samanı birbirine karıştırırlarsa, edebi gerçeklere devlet “gücünü” bulaştırırlarsa işin içinden çıkılmaz olur. Nitekim de o hale geldik!

   Siyaseti din teorisi ile kurmaya çalışanlar hala omurga kavramlar üzerine kafa yorarlarken, Hz. Muhammed yönettiği Medine site devletinde ve verdiği siyasi kararlarında “Din ve Devlet” arasına bir ayrım koymak gerektiğini söylerken, bu tarihsel gerçek bugün iktidarın pek işine gelmiyor, anlaşılan! Yada ayrıştırma becerisine sahip değil.

   Özellikle İslam âlimleri, devlet yönetiminin dinî değil aklî olduğu düşüncesini geliştirmişlerdir. Onlara göre, dünyevî işlerin yürütülmesi, hukukun uygulanması, iç ve dış güvenliğin sağlanması, anlaşmazlıkların giderilmesi gibi organizasyonların bir yönetim aygıtıyla gerçekleşeceği aklen temellendirilebilir bir şeydir. 

   Şimdi bu tezi aklen temellendirebilecek! anlayış ve hoşgörü diyarından uzak olmayan, inanana duyduğu kadar inanmayana da saygı duyan cesur yürekli bir usta var mı?



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Rachel Araz domates şeklindeki çanta için 152 bin lira ödedi

Domates şeklinde kendisine çanta alan sosyetik sosyal medya fenomeni Rachel Araz, tam 152 bin lira ödedi. Rachel Araz, 2016 yılında iş insanı Sami Kiresepi ile hayatını birleştirmişti. Çi...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Kırmızı besinlerdeki gizli güç

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatih Mehmet Uçar kırmızı renkli sebze-meyvelerde bulunan ve güçlü bir antioksidan olan likopenin özellikle kanser ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisiyle öne çıktığını belirtti. Likopen, sebze ve meyvelerde bulunan ve onlara kırmızı rengi veren, karoten familyasına ait doğal bir pigmenttir.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR