Şehr-i Aşk Eskişehir…
08 Aralık, 2012Sevgi ve aşk şehrine yolculuk başladı... Porsuk çayı üzerinde Şehr-i Aşk Adasındayız… “Tepenize Aşk düşer!” inşallah diyorum…
Çiçeklerle ve heykellerle süslenmiş meydanlarla Eskişehir sizi sevgiyle karşılıyor. Tertemiz yolları ve geniş bulvarlarının bakımlı binalarını seyrederek yolumuza devam ediyoruz. İlk gözüme çarpan apartmanlarda bulunan işyerlerinin o çirkin tabelaları apartmanların dış cephesine asılı değildi. Bütün tabelalar işyeri olan dairelerin camlarına uygulanmıştı. Görüntü kirliliği bu şekilde önlenmişti. Eskişehir de, İzmir’e nazaran daha çağdaş, yaşam kültürünün üst seviyede kalmasını sağlayan bakış ve bir hizmet anlayışı var!
Ağaçlıklı ve ferah bulvarlarında, bisiklet ve yaya yolu ayrımları olan geniş ve renkli kaldırımlarında ilerledik. İzmir’in daracık kaldırımlarında olduğu gibi, masalar sandalyeler insanların yürüyüşlerini engellemiyor. Eskişehir’in sakinliği ve huzurunda kendinizi güvende hissediyorsunuz
Her meydanda bir sanat eseri, tarihi bir anı, çiçek bahçeleri, kuş sesleri, meydanın etrafında alışveriş merkezleri, güzellik merkezleri, kültür merkezleri, restaurant’lar café’ler ve barlar sizi Eskişehir’i yaşamaya davet ediyor.
Eskişehir kenti sizi kucaklıyor.
Eskişehir’de trafik sorunu yok! Ne kadar enteresan değil mi? Trafik sizi boğmuyor, yıldırmıyor, illallah ettirmiyor. Toplu taşımacılıkta kullanılan ve şehri ağ gibi saran Raylı Sistem, 2004 yılında Dünyanın En İyi Raylı Sistemi seçilmiş. Bu şehirde Metro taşımacılığı yapılamıyor çünkü şehrin altı metre derinliğinden su çıkıyor.
Anadolu Üniversitesinin girişindeki, Yunus Emre’nin heykeli sırtında odunları ile bizi karşılıyor. Üniversite gençliğinin tüm eğitim ve sosyal ihtiyaçlarına yönelik tesislerin kurulduğu beş yüz hektarlık bu alanda, insanca yaşama dair, kültürden, sanattan, bilgiden, güncel hayattan ve doğadan uzakta kalmamak için gereken her şey titizlikle düşünülmüş. Genç nüfus şehre hâkim…
Şehrin çıkışındaki Osman Gazi Üniversitesi, Osmanlıların kurucusu Osman Beyin heykeli ile şehrin kültür ve sanat yoğunluğuna akıyorsunuz.
Eskişehir Odun Pazarı Evlerinde, İzmir’in İkiçeşmeliğini hayal ettim…
Eskişehir Odun Pazarı evlerini gördüğüm andan beri İzmir’in İkiçeşmeliğini o evler gibi hayal ediyorum. İzmir de hala çürümeye bırakılan tarihi evlerin yalnızlığı ve kenti çirkinleştiren görünümü aklıma geliyor. Kızıyorum! “Bizimkisi beceriksizlik işte” diyerek kendi kendime söyleniyorum!
İhanete uğramasam “Şehr-i Aşk İzmir” demeyi ne kadar çok isterdim!
Eskişehir Etilerden bu yana her bir medeniyetin bıraktığı tarihi, askeri özellikleri ve değerleri ile karşımızda yeni gelin gibi süzülüyor. Odun Pazarı Evleri aslına uygun olarak restore edilirken kök boyalar kullanılmış. Rengârenk Odun Pazarı Konaklarının karşısında modern şehir tarihin akışına eşlik ediyor. Osmanlı devrinde Odun Pazarı elerinin kapısında, gelen kişinin kadın mı erkek mi olduğu anlaşılması için ayrı ayrı ses veren iki tokmak bulunurmuş. Aslında bu kapıyı açacak kadın için gelen erkeğe alınan bir önlemmiş. Odun Pazarı Konaklarından biri Cam Sanatı Müzesi olarak kullanılıyor. Bol sanatlı bir yaşam şehri… Sanat eserlerini hayranlıkla izledik. Resim Müzesi derken Eskişehir’in Sanat Merkezinden çıkılmıyor. Kanuni Sultan Süleyman devri olur da Mimar Sinanın eserleri olmaz mı? Kurşunlu Cami ve Külliyenin mimarisi hayran olunmayacak gibi değil… Külliyede Cam Festivali vardı. Camı kalbe dokunuşun işlenmiş haliyle bize sundular. Külliyede her türlü el sanatı sergileniyor. Oyalar, halı dokumacılığı, takılar, el işleri vs..vs..
Lületaşından heykelcikler, biblolar, her türlü süs eşyası ve eşsiz ebru çalışmaları göz kamaştırıyor.
Kadınların yaratıcıkları ve maharetleri külliyenin kermes bölümünde sergileniyor. Kekler, börekler, pastalarla iştah kabartan her şey burada…
Eskişehir’in ünlü Çi böreğine doğru yolculuk başlıyor. Çi börek diğer namı adıyla ŞIH börek, en iyi börek demekmiş ve tatar yemeği imiş. Eskişehirliler çoğunlukla göçmen. Arnavutlar, Kafkasya’dan göç edenler, Tatarlar çoğunlukta. Yerli halk aralarında “Tatarım, Tatarım, sen çalış ben yatarım” derlermiş. Eskişehirde hayat da ucuz. Bir damacana su bir buçuk TL. ye, ekmek 50 krş.a satılıyor. TÜLOMSAŞ fabrikasındayız. 1961 yılında Cemal GÜRSEL’İN talimatıyla Türk Mühendislerin çabaları ile yapılan ilk Türk arabası Devrimle buluştuk. Devrim Otomobillerinin gerisi benzin yüzünden gelememiş-miş! Venedik kanallarını anımsatan porsuk çayında Gondol Turu ile porsuk çayının güzelliklerini keşfettik. EBB’yi kendi imkânları ile yaptığı gondollar ve porsuk çayını iyileştirme mücadeleleri içinde ayrıca tebrik ediyorum. Tramvay turu, Uçak Müzesi, Uzay Evi, Karikatür Müzesi, Hamamları, Halden bozma Haller Gençlik Merkezi, Adaları, Atlıhan Çarşısı ve Cumhuriyet Tarihi Müzesi ile Eskişehir’i inci gibi işlemişler. Bu yolculuk size “Bir daha geleceğim” dedirtecek.
Eskişehir geceleri de bir başka. Barlar sokağı çok hareketli. Eskişehir gecesi ve gündüzü ile yaşayan bir gençlik-i aşk şehri.
Sazova Parkı küçük bir Disneyland ve hiçbir ödenek alınamadan yapılmış. Hayal Şatosu, Korsan Gemisi, eğlence yerleri ve 500.000 m2 lik alanda gözünüzün alabileceği kadar yeşillik ve çiçek bahçeleri ile büyülüyor. Nostaljik trenle parkı gezebiliyorsunuz. Sazovaya Bilim Kültür ve Sanat Parkı içinde Bilim Deney Merkezi komşuluk ediyor. Öğrencilere ve halka bilimsel bilgi ve deneyle tanışması hedefleniyor. Uzayla ilgili görsel bilgiler veriliyor. Merkezin yakınındaki Japon Bahçesi Türkiye’deki Japon Yılı etkinlikleri kapsamında tamamen EBB’nin kendi imkânları ile 22 dönümlük bir alana yapılmış. Japon Bahçe kültürünü yakından görmek, ilkbahar aylarında da Sakura (Japon Kirazı) ağaçlarından oluşan kiraz tepesinde ağaçların açtığı çiçeklerin renk güzelliğine tanık olabilmek mümkün. Yeşile, temizliğe, renklere doyamıyoruz. Bu güzel duygularla 273.000 m2 lik bir alana yayılmış Kent Park’a gidiyoruz. Bizi içinde bir adası bulunan yapay gölet karşılıyor. Köprünün diğer tarafındaki yapay plaj yazdan kalma sakinliğini yaşıyor. Kent Park’ın Köprüsünden geçerken suyun içindeki rengârenk sazan balıklarını izliyorsunuz.
Bütün bu etkinliklere sembolik ücretler alınıyor. Eskişehir’den ayrılırken azmin neler başaracağına bir kez daha tanık oldum. Eskişehir anlatmakla bitmez…
Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin aydın düşünceli Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i, ekibini ve tüm Eskişehirlileri tebrik ediyorum.
Eskişehir’i gezip, görünce, İzmir de kendimi kandırılmış hissettim… ESKİŞEHİR örnek şehir ise, İZMİR neden övünüp durur bilemedim!
Uygar ülkelere yaraşır yollar mı yapmışız, altyapılarımız, kültür sanat yapılarımız, sosyal tesislerimiz, parklarımız, köprülerimiz ve Avrupa’nın en iyi raylı sistemimiz mi var?
Metromuz bile yılan hikâyesi oldu. Bakalım kaçıncı nesile yetişecek? Bitene kadar ölmez, sağ kalır isek iftiharımızı görürüz elbet!
İzmir'de sürekli şikâyet var…
İzmir Büyükşehir Belediyesi “hükümet hizmetimizi engelliyor, bize destek vermiyor” diyor!
Neden hükümet Eskişehir’i engellemiyor?
Eskişehir’den hükümete karşı şikâyet yok! Neden?
Yıllardır İzmir’i hükümetin engellediği konusu kullanıldı ve hala kullanılıyor. Yerel seçimlerde hep bu sebepleri öne sürerek oy almaya çalıştılar.
Eskişehir kentinin büyüklüğü bir Karabağlar ilçesi kadar olabilir ancak vizyon ve çalışkanlık olmaz ise istediğiniz kadar damlayın asla göl olamazsın!
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Ünlü Şarkıcı Şimal Herkesten Dua İstedi!
Uzun süredir meme kanseri tedavisi gören ve kanseri yenen ünlü şarkıcı Şimal Tebessüm Eden, yeniden hastaneye kaldırılmasının ardından sevenlerinden dua istedi. Ünlü şarkıcı, son halini p...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Felçte altın saatleri kaçırmayın
Felç belirtileri başladığında ilk 4,5 saat içinde acil tedavinin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Derya Uludüz ‘‘Bu durumda dakikalar hatta saniyeler çok kıymetli. Hastanın en hızlı şekilde bir inme merkezine yönlendirilmesi gerekir’’ uyarısında bulundu.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.