Cumhuriyetimizin beka sorunu!

   Bu gün milyonlarca öğrencimiz yeni eğitim ve öğretim yılına başlıyor. Öğrenciler, öğretmenler, aileler, servis şoförleri, kantinciler, kırtasiyeciler ve  hatta hizmetliler, yani herkes çok heyecanlı. Öncelikle hayırlı ve başarılı olunmasını temenni ediyorum.

   Mustafa Kemal Atatürk'ün kanla irfanla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, 94 yıl sonra gerçekten çok büyük bir beka sorunu ile karşı karşıyadır. Bu sorun; ne Irak'ta kurulması planlanan sözde Kürt devletidir, ne TEOG'dur, ne futboldaki yabancı sayısıdır, ne de Suriye sorunudur.

   Cumhuriyetimiz, bu sorunların hepsiyle mücadele edebilecek güçte ve yapıdadır. Bir şekilde hepsi çözülür ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet var olmaya devam eder.

   Asıl sorun; Atatürk'ün işaret ettiği gibi, iktidar sahiplerinin gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilmeleridir. İşte en kötüsü de budur ve mücadelesi çok çetindir.

   MEB, "Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği" (1) hazırlamış. Yönetmelik, 08 Haziran 2017 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanıp ve yürürlüğe girmiş. Bu yönetmeliğin 8 numaralı Ek'inde (2) okullarda kutlanması ve anılması gereken gün ve haftalar listelenmiş. Tam 54 konu başlığının olduğu listede neler yok ki? İşte bazıları:

   "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" (15 Temmuz yaz tatiline denk geldiği için eğitim yılının ikinci haftası kutlanması isteniyor), "Hayvanları Koruma Günü", "Ahilik Kültürü Haftası", " Organ Bağışı Haftası", "Afet eğitimi hazırlık günü" (ne demekse), "Enerji Tasarruf Haftası", "Kutlu Doğum Haftası", "Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası" (Yerli Malı haftası da batmış birilerine), "Bilişim Haftası", "Otizm Farkındalık Günü", "Kut'ül Amare Zaferi", "Vergi Haftası", "Etik Günü", "İstanbul'un Fethi" … vb.  

   Ne güzel. Bu ülkenin geleceği olan çocuklarımız çok geniş bir yelpazede eğitilecekler ve dünya standartlarında birer yurttaş olacaklar değil mi?

   İşin aslı öyle değil dostlar. Bu yönetmeliği hazırlayanlar nasılsa 23 Nisan'ı, 29 Ekim'i, 19 Mayıs'ı unutmuşlar işte. Hatta, "26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü" bile kutlanması ve anılması gerekenler listesinde var ama bir Sivas ve Erzurum Kongreleri, bir Sakarya Meydan Muharebesi, bir 30 Ağustos Büyük Taarruz listede kendisine yer bulamamış. Bu hıyanet değilse, nasıl bir gaflet ve dalalettir?

   Hani bunların bir Milletvekili, "… aslında Kurtuluş Savaşı olmadı…" demişti de, biz kişisel hezeyanı sanmıştık, yönetmeliğe bakınca bu fikrin meğerse onların resmi görüşü olduğu çok açık.

   Bilinen hikayedir: Kurbağayı kaynayan suya atarsan zıplar kaçar. Ama soğuk su bulunan kabı alttan yavaş yavaş ısıtırsan kurbağa mayışır, kaçamaz ve sote olur.

   Andımız'ı, T.C.'yi kaldırdılar, "Ne Mutlu Türk'üm" demeyi yasakladılar, "Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına aldık" dediler, bugünlerde referandum yapıp sözde bağımsızlık ilan edecek Peşmerge başını kendi kongrelerine getirip "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye alkışladılar, teröristbaşının mektuplarını meydanlarda okuttular, Milli Bayramları kutlamayı yasakladılar, teröristlere tam da 29 Ekim'de resmi geçit yaptırdılar, "Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa" (Beşiktaş-Konyaspor maçında), "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" (dünkü Göztepe-Gençlerbirliği maçında) pankartlarını "siyasidir" diye yasakladılar, yani alttan hep ısıttılar kardeşim.

   Bu sözde yönetmelik kaynama noktasıdır. Daha ne yapsınlar? Ya son bir gayretle sıçrayıp kurtulacağız bu kaptan, ya da hep beraber sote olup afiyetle yeneceğiz. Sote olursak bizi yemek için bekleyenler için Sevr anlaşması sonucunda ülkemizi işgal edenlere bakman yeterlidir. 

   Ya bu zihniyeti yeneceğiz, ya da bizi yiyecekler! Karar senin sevgili kardeşim.

   (1) İlgili yönetmelik için bakınız:

http://ogm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_06/08095142_Yeni_Microsoft_Word_Belgesi.pdf

   (2) EK-8 için bakınız:

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/06/20170608-5-1.pdf

   İZMİR, 18 Eylül 2017.