Karargâh rahatsız… mı?

Rejim değişikliğiyle yasama yetkileri elinden alınmak istenen, dünyada kurtuluş savaşı yönetmiş tek meclis olan, kendisini yoktan var eden kurucusu Mustafa Kemal'e bile Başkomutanlığı ve yasa yapma yetkisini hararetli görüşmeler sonucu, sadece üç aylığına veren Gazi Meclisimizin Başkanı İsmail Bey rahatsız değil de, karargâh rahatsız öyle mi?

Millet tarafından kendisine emanet edilmiş makamın gereğini yapmak yerine, onu yok edecek olan rejim değişikliğini halka onaylatmaya çalışan Binali Bey rahatsız değil de, karargâh mı rahatsız?

Eğer rejim değişikliği referandumda kabul edilirse, muhtemelen iki partili bir sistem olacağından kendisi, partisi ve ülküsü tarih olacak olan Devlet Bey rahatsız değil de, karargâh rahatsız öyle mi?

Tüm yetkiler bir kişiye verildiğinde, ülkenin başına neler gelebileceğini Sevr ile görmüş, çok acılar çekmiş aziz milletim rahatsız değil de, karargâh mı rahatsız?

Astları tarafından esir alınmış, emrinde kuvvet bırakılmamış, ordusunun yarısı diğer yarısına silah doğrultmuş, işgal zamanlarında bile açık kalmış tarihi okulları kapatılmış, hastanelerine dahi el konulmuş, mensuplarının dini kıyafet giymesi serbest bırakılmış ihramlı Hulusi Bey rahatsız değil de, karargâh rahatsız öyle mi?

Geçiniz bunları. Ne karargâhı? Hangi karargâh?

Daha birkaç sene önce yurtsever seçkin subayları kumpaslarla zindanlara atılırken oralı olmayan karargâh mı?

Yoksa, yıllar boyunca mensuplarının bir kısmı cemaatler tarafından yetiştirilip önemli görevlere yerleştirilirken seyreden karargâh mı?

Burnumuzun dibindeki ada/adacıklara Yunanistan tarafından el konulurken, terörist başının mesajları meydanlarda okunurken, teröristler ülkemizin içinden törenle geçerken, milli bayramlar kaldırılırken uyuyan karargâh mı?

Bunca şey olurken hiç rahatsız olmayan karargâhın, rahatsız olmak şimdi mi aklına gelmiş? Tam da HAYIR oyları çığ gibi büyürken.

Hay sizi gidi mağdurlar yazık size, ne çektiniz be!

Bu mağduriyet zokasını onbeş senedir yutuyoruz ya, helal olsun bizim balık hafızamıza!