Skandal!

Bugün maalesef yine şehitlerimiz ve yaralılarımız var. Yine gariban birilerinin içi yandı, yine bazı ocaklar söndü. Suriye El-Bab'da savaştığımız YPG-PKK-IŞİD (her ne haltsa) tarafından askerlerimiz şehit edildi. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Yüreklerine ateş düşen anaları, babaları, eşleri ve yetim kalan çocukları akşam TV'de seyredeceğiz hep beraber. Üzüleceğiz, gözlerimiz yaşaracak, belki Fatiha okuyacağız içimizden. "Vatan sağ olsun" diyen babaları, "Dik duracağım" diyen anaları, bacıları seyredeceğiz. Hatta cenazeye Bakanlar katılacak belki, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Ana Muhalefet çelenk gönderecek, nöbet tutan asker ağlayacak. "Şehitler ölmez, Vatan bölünmez" sloganları atılacak, CHP çelengine saldırılacak, belki de yuhalanacak. Bakanın biri "Kanları yerde kalmayacak" diyecek, sonra? Sonra "reklamlar" ve bilmem ne dizisinin 56. bölümü.

Peki size; "yiğitlerimizi şehit eden füzenin, Türk yapımı bir zırhlı araçtan atılmış olabileceğini" söylesem ne dersiniz? Bunu ben söylemiyorum, Aytun Çıray söylüyor. Aytun Çıray kim mi? Hani o şehit cenazelerinde çelenklerini parçaladığınız Cumhuriyet Halk Partisi var ya, işte o partinin İzmir Milletvekili. Sayın Çıray, Başbakan tarafından (aslında CB'na sormak gerek ama, kendisi tarafsız! biliyorsunuz) yanıtlanması isteğiyle TBMM Başkanlığı'na bir soru önergesi vererek bu konunun açıklanmasını istemiş. Ayrıntıları basında (eğer bulabilirseniz) okuyabilirsiniz.

Kanada menşeli 'IAG Guardian APC' diye bir firmanın Bursa Gemlik'te üretim tesisi varmış. Fabrika yetkilisi, "Biz YPG'ye yani PKK'ya zırhlı araç satmıyoruz (yok bir de direkt satsaydın), ABD'ye satıyoruz. Onlar kime veriyor, bilmiyoruz" diye abuk bir savunma yapmış. Takdir sizin, ha bu arada müdür de, güya Türk!

Hani bugüne kadar Batı ülkelerini teröre destek olmakla suçlayıp (ki bana göre bu konuda hükümet haklı, fakat zamanında kendisi de destek verdiği için aynı zamanda suçludur), "Bu silahlar sizin değil mi?" diyen anlı şanlı hükümetimiz nerede? Sus-pus kendileri. Normal demokratik bir ülkede bu skandal hükümet düşürür ama bizde tık yok, 'durmak yok, yola devam'.

Bu soru önergesini Başbakan yanıtlar mı? Hiç sanmam, ya da "arkadaşlar konuyu inceliyor" der geçer. Biliyoruz ki, kendileri bu aralar çok yoğun. Böyle basit! işlere zamanı yok. Ülkenin son mal varlıklarını jöleliye, oturduğu koltuğu da saraya teslim etmekle meşgul. Hem zaten böyle halkın hakkını arayan münafıkça! sorular yakında hiç olmayacak. Çünkü, halka dayatılmaya çalışılan gerici Anayasa değişikliğinde "gensoru veya soru önergesi" gibi mekanizmalar yok.

Sevgili şehit anası, babası, eşi, oğlu, kızı ve şehit haberi duyunca içi sızlayan vatandaşım, yaşınız her ne olursa olsun ellerinizden öpüyorum. Ama sen bir göz gecekondu evinde "Vatan sağolsun" derken, yiğidini şehit eden füzenin Türkiye'de üretilmiş olabileceğini bir düşün istersen!

İyi kötü hesap sorulabilen bu parlamenter sistem yerine, neye "evet" demen isteniyor, farkında mısın?

Mazlumların evine ateş düşerken,

Zalimlerin saltanat sürmesi gibi

Namussuz bir çağ bu biliyorsun.

Cemal Süreya