Gül'dürmeyin adamı!

- Gezi'de insanlar yerlerde sürüklenirken, gazlanırken, coplanırken, kurşunlanırken;

    … çok endişelenmiş, barikatları kaldırtmış, üzülmüş müş.

Çok teşekkür ediyoruz fakat bazı gençlerin artık üzülmeye zamanları yok, çünkü toprağın altındalar.

* * *

 - Aslında her olayda fren görevi yapmış, hatta zamanın Başbakanı'nı engelleyebilmek için;

    … masanın altından tekme atarmış mış.

Toplantı yapılan masaların çaplarını veya ebatlarını düşünürsek, Onbirinci C.B.'nın ayak uzunluğu konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer yanılan ben isem, ülkece geldiğimiz noktaya bakınca tekmeleri hedefi tutturamamış anlaşılan.

 * * *

- 17-25 Aralık'ta dünyası kararmış, 'kesin böyle olmuştur' diye düşünmemiş ama yaklaşımı da benimsememiş. Adı geçen Bakanların Yüce Divan'da aklanması (aklanacaklarından çok emin kendileri) gerektiğini düşünmüş. Peki ne yapmış?

    …tapeleri dinlemeye gönlü elvermemiş, deşifrelerini okumuş muş.

"12 yıldır dönen bu dolaplardan haberi yokmuş demek ki", dememizi bekliyor herhalde.

* * *

- AKaPe iktidarının Altın Çağı 2002-2007 arasıymış, daha sonra 'Yeni Türkiye' adı altında 'Eski Türkiye'ye dönüş başlamış. Çünkü, kendileri ayrılana kadar hükümetin rotası ve pusulasıymış;

    … sosyal medyanın yasaklanmasına olanak veren yasaları 'keşke veto etseydim' diyesiymiş hatta yasakları ilk kendisi delmiş miş.

Aslında AKaPe'nin Altın Çağı 2007'de kendisinin C.B. olmasıyla bitmesini bırakın, kendileri için Altın, ülke için maalesef Taş Devri'nin başlamasıdır, bana göre. Ayrıca, kendilerinin delebileceği tek yasağın Hayrünnüsa Hanım'ın koyduğu sigara içime yasağını delmek olabilir, o da anca balkonda.

* * *

- Hükümetin dış politikalarını onaylamıyor;

    … özellikle Suriye ve Mısır politikalarının yanlış olduğunu düşünüyor ve 'Ben olsam içişlerine karışmazdım' diye dövünüyormuş muş.

Yani Sayın Onbirinci C.B.; aslında müşmüş, fakat herkes onu mış sanmışmış, bu arada  muş derken miş demek istediğini düşünmüş.

Bunları nereden mi öğrendik? Oniki yıl boyunca Sayın Gül'ün Başdanışmanlığını yapan kişinin yazdığı kitaptan öğrendik. Yani, ben kitabın yalancısıyım!

Kafanız mı karıştı? Kitabı okursanız daha da karışabilir, dikkat! Çünkü; Sayın Gül; 'kitap yazacağım' diyen yazara, 'yazma' dememiş. Bu arada kesinlikle 'teşvik ve telkin etmemiş'. Ne mi yapmış? Sadece taslağı 'okumuş', 'itiraz etmemiş', ama hiç 'katkı da sunmamış'.

Eee, yani ne yapmış?

Görevini devrettikten sonra, asgari ücret zengini işçi ve 13. dereceden maaş alan müsrif memurun verdiği vergilerle finanse edilen Huber Köşkü'nde 8 ay boyunca misafirimiz olmuş.

Hayrünnüsa Hanımı sual edecek olursanız eğer, kendisi şimdilerde Boğaz sırtlarında intifada hazırlıkları içindeymiş.

* * *

Ya, arkadaşlar herkes herkesi bilirmiş bu alemde, biz yeterince bilmesek de. Yani, Gül'dürmeyin kardeşim adamı.