Paralel Doğruların Acımasız Kesişmesi!

Şube müdürü seviyesine kadar yükselmiş polislerin, elleri arkadan kelepçelenip gözaltına alınmaları olay oldu.

Gece yarısı birkaç polis müdürünün tutuklanması nedir ki? Bence, yakın geçmişte olanları hatırlayınca haber bile sayılmaz. Ne olaylar gördük biz bu ülkede:

Yurtdışındaki görevinden izin alıp, ifade vermeğe gelenleri 'Kaçacak' diye yakaladığımız günlerimiz oldu.

Hakimin 'Kaçma şüphesi var' diye tahliye etmediği tutuklularımız vardı bizim, muayeneye götürüldüğü hastanede unutulduğunda ve taksi tutup cezaevine dönen.

Şaşkın casuslarımız vardı, meselâ telefon rehberini gizli belge diye, eskort kızlara satmaya çalışırken yakalanan.

Manisa'daki devlet büyüğünü öldürmek için Ankara'da elinde kağıt adres soran, yakalanınca da kağıdı yutmaya çalışan suikastçı timimiz bile olmuştu. Bu timin yakalanması halinde görevi devralacak ikinci timin aşçıdan oluşması ve üstünün soğan kokması sayın devlet büyüğümüzü bile ağlatmıştı.  Ben bile, bir hafta içimi çekerek dolaşmıştım, hatırladıkça halâ gözlerim dolar.

Hatırlarsınız; emrinde Türkiye Cumhuriyeti ordusu varken, gözü doymayıp ilave terör örgütü kurmaya çalışırken, suç üstü yakaladığımız komutanlarımız bile oldu.

Ne mutlu günlerdi, hatırlıyor musunuz?

Tüm bu operasyonların güya ihbar mailleri nerden gelmişti anımsadınız mı?

*             *            *

Asıl yukarıda anımsattıklarım paralel yapının ürünüdür. Paralelin bir kolu Pensilvanya ise, bir kolu da Ankara'dır.

Çünkü paralel olmak demek; kol kola, yan yana ve teğet olarak aynı hedefe yürümek demektir. Paralel olmak demek, bir olmak demektir.

65 yaş üstü vatanseverlerin evlerini bastılar, sabaha karşı.

Kol kolaydılar...

Atatürkçü Subayları terfi etmesinler diye Şura'dan bir hafta önce tutukladılar.

Yan yanaydılar...

Milli Donanmayı yok ederken terli ve kıllı kolları birbirlerine değercesine yakındılar.

Teğettiler...

*             *           *

Şimdi kalmışlar, elleri arkadan kelepçeli bir kaç müdür seviyesindeki polisi  paralel diye yutturmaya kalkıyorlar. Onlar artık paralel değil ki, onlar artık kesişen. Hedefleri farklılaştığından kesiştiler ve doğal olarak birbirlerine battılar. Yaygara da oradan koptu zaten.

Paralelmiş, geç bunları kardeşim, geç!

Paralelin bir kolu bunlarsa diğer kolu kim, o zaman?

"Ne istedilerse verdim!" demedin mi? "Bu davaların savcısı benim" demedin mi?

Asıl kavga Çankaya istikametinden çıkıyor galiba dostlar. Paralelin her iki kolu da, yönünü Çankaya istikametine çevirince mecburen kesiştiler gibime geliyor. Cayırtı da ondan koptu. Kollar, bacaklar birbirine dolaştı. Şimdi şahit olduklarımız ayakta kalma çabası. Yani bu izlediklerimiz sadece fragman, yılın filmi yakında:

"PARALEL DOĞRULARIN ACIMASIZ KESİŞMESİ"

"32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN. AŞK, MACERA, İHANET, AVANTÜR. BU KESİŞMEDE. KAÇIRMAYIN!"

(Bu filmin, 10 Ağustos'ta vizyona girecek birinci filminde yönetmen koltuğunda olmak istiyorsanız, OY KULLANIN.)

Not: Tüm Dostlarımın ve benimle paralel olan arkadaşlarımın Ramazan Bayramı'nı kutluyorum. Nice Bayramlara sağlıkla, adaletle.