Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu kimdir?
16 Haziran, 2014CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayı belirleme amacıyla bir süredir sürdürdüğü çalışmalarını sonuçlandırdı. Belirledikleri aday adayını MHP'ne sundu: Prof. Dr. Ekmeleddin İHSANOĞLU.
Çok taze bir haber olduğundan ve AKP'nin adayı resmen belli olmaması nedeniyle, seçim yorumu yapmayacağım. Bu değerlendirmeyi yapmayı önümüzdeki günlere bırakıyorum. Bu gün sadece Prof. Dr. Ekmeleddin İHSANOĞLU'nu tanıtmak istiyorum:
Ekmel Bey'in romanı, 1943 yılında Kahire'de başlar. Babası İhsan Efendi, Yozgat'ta başlayıp İstanbul'da devam ettiği tahsilini Ezher Üniversitesi'nde tamamlamak için, 1924 yılında Mısır'a gitmiş ve orada Rodoslu bir Türk ailesinin kızı olan Seniye Hanım'la evlenmiştir.
Rodos, yakınlığı dolayısıyla, asrın başlarında Mısırlı Türk aristokrasisi tarafından sayfiye olarak kullanılmaktadır. Seniye Hanım'ın teyzesi ve ablası yazları Rodos'a tatil için gelen Mısırlı Türk ailelerine gelin giderler. Bu güzel ada İtalyanlar'ın eline geçince, Seniye Hanım'ın ailesi, doğal olarak iki kızlarını gelin verdikleri Mısır'a sığınmayı tercih edecektir.
İhsan Efendi, Ezher'den mezun olduktan sonra, kraliyet sarayının Osmanlı Arşivleri Bölümü'nde görev alır. Bir yandan da Sultan Mahmud Medresesi'nde müderris ve yönetici olarak çalışmaktadır. 1951 yılında kurulan Ayn Şems Üniversitesi'nin Şarkiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü'nü de İhsan Efendi kurmuş ve ölümüne kadar (1961) burada görev yapmıştır.
Mısır'daki 1952 devriminden sonra, saraydaki görevinden ayrılarak Milli Kütüphane'nin Şarkiyat Bölümü'nde çalışmaya başlayan ve burada Türkistanlı Nasrullah Tırazi ile birlikte dört ciltlik Osmanlı Yazmaları Kataloğu'nu hazırlayan İhsan Efendi'ye, Demokrat Parti döneminde Menderes tarafından dolaylı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı teklif edildiği bilinir.
Ekmelleddin Bey verdiği bir röportajda, çocukluğunda Saatli Maarif Takvimi'nin çok önemli bir yeri olduğunu, takvim yapraklarının arkasındaki beyitleri, dörtlükleri, ata sözlerini, yemek tariflerini babasıyla birlikte okuyup Arapçaya çevirdiklerini, daha sonra bunu kendisinin tek başına yaptığını söyler.
Esasen evde hep Türkçe konuşulmaktadır. Bu bakımdan anadilini öğrenme konusunda hiç sıkıntı çekmeyen küçük Ekmel, zamanla Saatli Maarif Takvimi'nden babasının kütüphanesindeki kitaplara geçer. Hamid, Namık Kemal, Fikret, Akif, Rıza Tevfik, Yahya Kemal gibi birçok önemli Türk şair ve yazarlarını okur. Süleyman Şevket'in 'Güzel Yazılar' adlı antolojisindeki metinleri de adeta ezberlemiştir.
Ekmel Bey, Mısır'da yaşayan Türkler için çok zor geçtiğini söylediği 1950'li yılları, Hidiv İsmail Paşa tarafından kurulan ve Kahire'nin en iyi liselerinden biri sayılan Hidiviye Lisesi'nde yaşar. Başarılı bir öğrencidir ve geleceğe dair ümitleri vardır. Süper güçlerin uzay yarışını heyecan ve tecessüsle takip ederken fen bilimlerine büyük bir ilgi duymaya başlamıştır. Bunun için liseyi bitirince hiç tereddüt etmeden Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi'ne yazılır.
Ne var ki, aynı yıl, babasının ölümüyle derinden sarsılacak, üstelik ailenin bütün yükü omuzlarına binecektir. İhsan Efendi Mısır vatandaşlığına geçmediği için Seniye Hanım'a emekli maaşı bağlanamaz. Böylece çalışmak zorunda kalan Ekmeleddin, babasının da görev yaptığı Milli Kütüphane'de iş bularak Türkçe yazma ve basma kitapların kataloglanmasında Nasrullah Tırazı ile birlikte çalışmaya başlar (1962-1966). Bu çalışma sırasında Türk kültürünün temel kaynaklarını yakından tanıyan ve yazma, basma, binlerce eseri gözden geçiren genç Ekmel'in ilgili alanı sürekli genişlemiştir.
Hem okumak, hem çalışmak zorunda kalmasına rağmen, İngilizce öğretim yapan Fen Fakültesi'ni 1966'da pekiyi dereceyle bitiren Ekmel, bu iki yönlü çalışma sayesinde yeni bir disipline, bilim tarihine yönelir. Mezuniyetinden hemen sonra birçok iş teklifi alırsa da, o, fen bilimleri, bilim tarihi ve edebiyat çalışmalarını birlikte yürütmek niyetindedir. Bu arada Ezher Üniversitesi'nden gelen teklifi kabul eder ve mastırını asistan olarak girdiği bu üniversitede tamamlar. Ezher'deki görevi sırasında, mezun olduğu Ayn Şems Üniversitesi'nde de Türk Dili ve Edebiyatı okutmanı olarak görev almıştır.
O yıllarda Mısır'da yaşanan canlı fikir hayatına katkıda bulunmak için hummalı bir faaliyet içine giren Ekmel Bey'in, bir yandan bilim tarihiyle ilgili çalışmalar yaparken, diğer yandan da Türk kültürünü Araplara tanıtmak için Hamid, Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl gibi şairlerden birçok eseri Arapçaya tercüme ettiğini ve Türk edebiyatıyla ilgili etütler yayımladığını görüyoruz. Genç Ekmel'in bu faaliyeti, çok geçmeden büyükelçi Semih Günver'in dikkatini ve ilgisini çekecektir. Bir gün Nazım Hikmet'in Ferhat ile Şirin'ini Ekmel Bey'e veren Semih Günver, çok beğendiği bu eserin Arapçaya çevrilmesinde fayda gördüğünü söyler. Yıl 1968'dir. Ekmel Bey, kitabı okur, herhangi bir sakınca görmediği için çalışmaya başlar ve kısa sürede tamamlanan tercüme, önemli bir incelemeyle birlikte basılır.
1970 yılında, mastırını tamamlayan Ekmel Bey, artık Mısır'daki misyonunu tamamladığını düşünerek annesi Seniye Hanım'ı alıp, o güne kadar hiç görmediği anavatana gelir ve doktorasını yapacağı Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nde göreve başlar. İki yıl sonra da Prof. Dr. Emin Bilgiç'in eczacı kızı Füsun Hanım'la hayatını birleştirir.
Doçentliğini de aynı fakültede alan Ekmel Bey, 1984 yılında da İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne profesör atanacak ve Bilim Tarihi Anabilim Dalı'nı kuracaktır. Türkiye'nin ilk Bilim Tarihi Kurumu Ekmel Bey'in damgasını taşımaktadır.
Türkçeyi hafif Arap aksanıyla konuşan Ekmeleddin İhsanoğlu. İstanbul Üniversitesi'nde kurduğu Bilim Tarihi Bölümü'nün başkanı, İslam Konferansı Teşkilatı'na bağlı İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)'nin Genel Direktörü ve aynı teşkilata bağlı İslam Kültür Mirasını Koruma Komisyonu'nun sekreteri, Paris İlim Tarihi Akademisi ve Harvard Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Milletlerarası Danışma Kurulu üyesidir.
Prof. İhsanoğlu, BM'den sonra dünyadaki en büyük örgüt olan İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) genel sekreterliğini 1 Ocak 2005'ten bu yana sürdürdüğü görevini bu yılın başında devretti. Örgütün, seçimle göreve gelen ilk Genel Sekreteri ve ilk Türk Genel Sekreteridir.
İslâm ve Batı kültürüyle yakından teması olan Prof. İhsanoğlu, İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin genel direktörlüğünün yanı sıra İÜ Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü ile Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun başkanlığını ve İÜ Bilim Tarihi Müze ve Dokümantasyon Merkezi müdürlüğü görevlerinde bulundu. UNESCO ve Harvard Üniversitesi’ndeki görevlerinin yanı sıra millî ve uluslararası birçok bilim kurumunun üyesi olan İhsanoğlu, bilim ve eğitim tarihine katkı ve hizmetlerinden dolayı birçok ödül aldı. Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi olan İhsanoğlu evli ve 3 çocuk babası. Çok iyi derecede Arapça ve İngilizce bilmektedir.
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- 122 yıl sonra
- Can kaybı?
- Karabağlar İçin Güçlü Aday; Helil KINAY
- İzmir Büyükşehir Belediyesinin az bilinen hizmeti: Şehit Yakınları ve Gaziler Şube Müdürlüğü faaliyetleri
- Cumhuriyet son duraktır…
- Yepisyeni Hükümet, yersen…
- Tarihi İkinci Tur Seçiminin Kaybedenleri-II
- Tarihi İkinci Tur Seçiminin Kazananları, Kaybedenleri…
- Tarihi Seçim’in Kazananları, Kaybedenleri, İkinci Tur ve Ötesi…
- Ördek
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti
34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.