Yukarı
424502

Bakırhan: “Öcalan’ın çağrısından bu yana 40 gün geçti, madem kırkı devirdik bizler artık yeni şeyler duymak istiyoruz”

08 Nisan 2025 15:31

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, terör örgütü PKK Lideri Abdullah Öcalan’In 27 Şubat’taki çağrısının üzerinden 40 gün geçtiğine dikkati çekerek ''Resmi anlamda 40 gündür barışı konuşuyoruz. Madem kırkı devirdik bu konuda bizler artık yeni şeyler duymak, yeni şeyler konuşmak istiyoruz” dedi. Yürütme erkinin topluma güven verecek herhangi bir duruş sergilemediğini söyleyen Bakırhan, ''Barışı konuşmaktan uzak durdukça, erteledikçe yetmezmiş gibi İstanbul'da olduğu gibi antidemokratik uygulamalar arttıkça nasıl güven tesis edilecek? Nasıl inanacak Kürtler ve emekçiler. Lütfen iktidardan bir kişi çıkıp biraz önce sorduğumuz sorulara cevap versin'' diye konuştu.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakırhan, Silivri Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan  İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ilişkin “19 Mart’tan bu yana Türkiye’de yeni ve önemli gelişmeler oldu. Çok önemli gündemleri hep beraber izledik. Geniş bir gözaltı darbesi vardı. İBB Başkanı Ekrem imamoğlu ve Mahir Polatla belediye başkanları, yöneticiler, sanatçılar, toplumun çeşitli sınıflarından insanlar gözaltına alınıp tutuklandılar” dedi.

Bakırhan’ın grup toplantısında yaptığı konuşmada öne çıkan başlıklar ise şöyle:

''Daha sonra bu duruma tepki gösterenler başta Saraçhane olmak üzere Türkiye’ni dört bir yanında itirazlarını yükselttiler. Son operasyonla birlikte 2 bine yakın insan gözaltına alındı. 300’e yakın insan tutuklandı geri kalan insanlar hakkında şartlı salıverilmeyle tutuksuz bir şekilde yargılanıyorlar. Bugüne kadar eleştirdiğimiz işkence görüntülerine maruz kaldık. Avukatlar rahatlıkla savunma görevlerini yerlerine getiremediler. Öğrencilere karşı zaten çok ağır saldırılar uygulanıldı. Kimi medya ve yargı organlarını da zaten anlatmaya gerek yok. En başından meseleyi manipüle etme, çarpıtmaya dönük bir çaba içerisine girdiller. Kadın arkadaşlara dönük çıplak arama meselesi de gündeme geldi. En son Ankara ve İstanbul baroları da eleştirdiler. Baroların eleştirilerine katılıyoruz. Bu bir işkencedir evet sadece bir işkence değil tacizdir. Geçmişten günümüze kadar vardı ama bu meseleyle ilgili olan Bakana anlatamıyoruz. Bu işkenceden ve tacizden vazgeçilmelidir. Kadın arkadaşların yanında olduğumuzu, takipçisi olduğumuzu ve bu meselenin arkasını bırakmayacağız. 

''ESP’li yoldaşlarımız cezaevinde açlık grevi yapıyor''

İnsanlar artık keyfiyet palinden, kayırmacılık ve geleceksizlikten bıktı. iktidar artık bir şeyi net bir şekilde görmeli. Evet haksız hukuksuzluk ama insanlar geleceksizlikten dolayı tepkililer. çünkü insanların geleceği çalındı. Türkiye’nin dört bir yanında yapılan protestolarda insanlar üzerinde ortaklaştığı bir slogan atıldı, insanlar 'geleceğimizi çaldınız' dedi. İşte tam da bu noktada iktidar ve hükümeti bu sloganı dikkate almaya çağırıyorum. Öğrenciler yasaklı, sanatçılar konuşunca yasaklı, dizi çekiyor bir şey yok haksızlığa  itiraz edince bir anda işinden kovuluyor. Avukat yasaklı, gazeteciler yasaklı. Yasaklı deyince şu anda ESP’li yoldaşlarımız cezaevinde açlık grevi yapıyor. Onlara da selam olsun. 

''Kurumlar aleni bir şekilde halkı tehdit etmekten vazgeçmelidir''

Bütün yaşananlar karşısında DEM Parti’nin tutumu bellidir. Biz haksızlıkların karşısındayız. Bunun için diyoruz ki tutuklu öğrenciler ve diğer tutuklular serbest bırakılmalıdır.  Özellikle öğrenciler serbest bırakılmalı ki çünkü vize dönemi başladı. Zaten ‘Geleceğimizi çaldınız’ diye sokaktalar, şimdi vize döneminde öğrencilerin tutukluluğunu devam ettirmek bir yıl daha geleceklerini çalmak demektir. Bu gözaltı ağından Türkiye artık çıkmalıdır. Bir sabah uyanıyoruz toplumun bir kesimi bir şey gerekçe yapılarak gözaltılar devam ediliyor. Bundan vazgeçilmelidir. İnsanlar protesto edebilir, bu bir haktır.  Kurumlar aleni bir şekilde halkı tehdit etmekten vazgeçmelidir. 

''Sayıştay’ı özerk hale getirelim''

Buradan Meclis Başkanı’na ve parlamentoda grubu bulunan siyasi partilere de çağrıda bulunuyoruz. Bir an önce siyasi etik yasasını çıkaralım diyoruz. Kamu ihale kanununu yeniden hazırlayalım. Nasıl bir ihale kanunu varsa Türkiye’de ünlü beşli dışında kimse ihale alamıyor. Bunu değiştirelim artık, hak eden alsın, toplum yararına alsın. Sayıştay’ı özerk hale getirelim. Ben de belediye eş başkanlığı yaptım. Emin olun biz kendi personelimizden çok Sayıştaş personelini görüyorduk. Niye çünkü iktidar belediyelerine gitmek ve bir açığını çıkarmak çok zor, Sayıştay özerk hale gelsin parti ayırmadan kurum ayırmadan orada bir hukuksuz varsa ortaya çıkarsın. 85 milyonun  olan her şey en kuruşuna kadar en bir santimetresine kadar denetlenmelidir ve buna uygun bir an önce yasaların çıkarılması gerekiyor. Çağrımız açıktır. Artık siyaset birileri için ekonomik kazancın kapısı olmaktan çıkarılmalıdır diyoruz.

''Beklenen adımlar konusunda bir rehavet var, bir rahatlık var''

Sayın Öcalan 27 Şubat’ta bir çağrı yaptı üzerinden 40 gün geçti. Resmi anlamda 40 gündür barışı konuşuyoruz. Sizlere umut verdik. Oradaki emekçiler halklar sayın Öcalan'ın  barış ve demokratik toplum çağrısını desteklediklerini dile getirdiler. Destek verdiler. Ses verdiler. Dünyanın gözü kulağı artık devlette, iktidarda ve onların atacağı adımlarda. Fakat beklenen adımlar konusunda bir rehavet var, bir rahatlık var. Bir bekleme durumu söz konusudur. Ya Türkiye'nin en temel meselesi tartışılıyor ama bir bekleme durumu var. Bekleyerek dünyanın neresine barış gelmiş bilen var mı acaba? Bunun bir örneği varsa söylesinler. Biz de rahat rahat evimizde oturalım. Nasıl olsa barış gelecek diyelim. Madem kırkı devirdik bu konuda bizler artık yeni şeyler duymak, yeni şeyler konuşmak istiyoruz. Bu sadece DEM Parti'nin talebi değil, bütün toplumun talebidir. Tekrardan söylüyoruz. Biz en baştan beri ‘demokrasi korkulacak bir şey değil, sahiplenecek, bir değerdir, bir onurdur’ dedik. ‘Korku değil cesaret zamanı’ dedik. ‘Gerilim değil, demokratik uzlaşı ve barıştan yanayız’ dedik demeye devam edeceğiz.

''Sürecin selameti ve sağlığı açısından herhangi bir adım atılmadı''

Fakat sürecin selameti ve sağlığı açısından herhangi bir adım atılmadı. Yürütme erki tarafından topluma güven ya da güvence verecek herhangi bir duruş sergilenmiyor. Biz de doğal olarak, ‘Barış korkulacak bir şey midir? Barış utanılacak bir şey midir? Barış yenme yenilme ikilemin bile küçük, dar siyasi hesaplara kurban edilecek bir şey midir diyoruz. Barış beklenerek, zamana yayarak, kendi kendine gelen bir olgu mudur? Yoksa büyük çaba ve emek işidir’ sorusunu sizin huzurunuzda başta iktidar olmak üzere yönetenlere soruyoruz. Barışı konuşmaktan uzak durdukça, erteledikçe yetmezmiş gibi İstanbul'da olduğu gibi antidemokratik uygulamalar arttıkça nasıl güven tesis edilecek? Nasıl inanacak Kürtler ve emekçiler. Lütfen iktidardan bir kişi çıkıp biraz önce sorduğumuz sorulara cevap versin. Siz de merak etmiyor musunuz? Barış bekleyerek, durarak, isteyerek geliyorsa bizi ikna etsinler. Bu sessizliğe artık son verilsin diyoruz.

''Tecrit hala devam ediyor''

Bayramda sayın Öcalan ve yanındaki arkadaşlarını ailelerini ziyaret etti. Moralleri yerindeymiş. Bu görüşmelerde ortaya çıkan bir gerçek var. Tecrit hala devam ediyor. Her şeyden bağımsız cumhuriyetin en önemli meselesi tartışılacak ama bu meselenin en önemli aktörünün tecriti devam edecek. Böyle bir şey olabilir mi? Barış için önemli adım tecritin kaldırılmasıdır. Sağlıkları moralleri yerindeymiş. Herkese aileler aracılığıyla selam, sevgilerini göndermişlerdi. Bu görüşmede ailelerle yaptığımız görüşmelerde ortaya çıkan bir gerçeklik var. Tecrit hala devam ediyor. Silahları susmasının konuşulduğu, cumhuriyet tarihinin en büyük olayını tartıştığımız bu günlerde ne yazık ki tecrit devam ediyor. Gerçekten her şeyden bağımsız, bütün siyasi kimliğimden bağımsız, bütün samimiyetimle söylüyorum. Ya cumhuriyetin en önemli meselesi tartışılacak, konuşulacak. Ama bu mesele aktörü hala tecrit altında olacak. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Anlam vermekte insan zorlanıyor. Barış isteniyorsa tecrit niye sürüyor? Bunu nasıl açıklayabiliyorsun? Onun için bir an önce  barış için ilk adım olarak tecritin kaldırılması, son bulması gerektiğini belirtmek istiyorum. Barış ve demokratikleşme süreci bir tutarlılık, bir samimiyet ister. Bak bizim yaptığımız gibi bir yandan barış ve çözüm denilirken diğer taraftan da bu süreç yokmuş gibi davranmak, tecriti sürdürmek kabul edilmez. Sayın Öcalan kalıcı çözüm için çalışırken bu kadar çaba sarf ederken bu çabalara karşı duyarsızlık başta Kürt halkı olmak üzere çözüme inanan herkes de kaygıları artırıyor. İktidarın bu hassasiyeti anlaması buna göre davranmasını bekliyoruz. Sayın Öcalan'ın çalışma  ve iletişim özgürlüğü güvence artına alınmalı. Toplumsal bakışın önündeki engeller somut, güven verici, resul adımlarla artık ortadan kaldırılmalıdır.

''TBMM Başkanı tüm partilerle görüşerek uzlaşım metini hazırlayabilir''

Şimdi müsaadenizle bu konuda da birkaç somut öneride bunu konuşmamı bitirmek istiyorum. Eşit ve özgür yurttaşlık ilkesi hem söylem hem de uygulamada somut yasalarla güvence altına alınabilir. Meclis acil gündemle toplanıp demokratik dönüşüm ve barış teklifi hazırlayabilir. TBMM Başkanı tüm partilerle görüşerek uzlaşım metini hazırlayabilir. Tüm siyasi partilerin katılımıyla sürecin siyaset zemininde sahiplenmesi ve barışın toplumsallaştırılması için özel kanunla kurulmuş tam yetkilendirilmiş bir özel komisyon kurulabilir. Silahsızlandırma süreci özel bir yasayı gerekli kılmaktadır. Bu konuda acilen bir şeyler yapılmalıdır. Silah bıraktıktan sonra ne olacak? Sorularına şimdiden çalışmak ve cevabını vermek gerekiyor. Kayyım uygulamalar kaldırılarak kalıcı değişiklikler yapılabilir. Bu vesileyle seçilmiş ve şu anda cezaevinde olan belediye eş başkanları tutuksuz yargılanabilir ve görevlerinin başına iade edinmeleri sağlanabilir. Hasta tutsakların salıverilmesi ve şartlı tahliye zamanı geldiği halde infazları yakılan siyasi tutsaklara  dönük bu hukuksuzluklara son verilebilir. Bu siyasi tutsaklar meselesi Türkiye'nin temel gündemi oldu. Neredeyse her gün bir cenaze ortaya çıkıyor. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Devlet olmak, devlet yönetmek öyle bir şey değil.

''Herkesin başına bela olmuş bu Terörle Mücadele Kanunu artık değişmeli''

Değerli arkadaşlar, umut hakkının gündeme alınması önemlidir. Sayın Öcalan tarihte eşi görülmemiş bir sorumluluk alarak büyük bir yükün altına girmiştir. Sayın Öcalan'ın özgür çalışma şartları hayati olup düzenlenme düzenlenebilir. Siyasi görüşler suç kapsamından artık çıkarılmalı. Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılabilir. Herkesin başına bela olmuş bu Terörle Mücadele Kanunu artık değişmeli bu toplumun temel talepleri haline gelmiş bir meseledir. Bu konuda acil Meclis adım atabilir. Tüm bunların başında Anayasa 90/5 fıkrası uyarınca bir an önce AİHM ve  Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu gerçeğinden hareketle uygulanmasını öneriyoruz.'' ANKA



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

''İktidar, yargıyı bir kez daha araçsallaştırmakta''

DEM Parti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik ikinci dalga gözaltı operasyona ilişkin olarak, "İktidar, yargıyı bir kez daha araçsallaştırmakta" açıklamasını yaptı. DEM Parti, ikin...

İş insanı Osman Boyner son yolculuğuna uğurlandı

99 yaşında hayata gözlerini yuman Boyner Grubu'nun Onursal Başkanı Ali Osman Boyner, son yolculuğuna uğurlandı. Boyner Holding ile Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneğinin (TÜSİAD) ku...


Dervişoğlu, Eren Bülbül ve Volkan Konak’ın mezarını ziyaret etti

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Trabzon Maçka’da 2017 yılında şehit olan Eren Bülbül’ün mezarını ziyaret etti. Dervişoğlu, Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül’e “Acını tazelemey...

"Yargıyı bir sopa gibi kullanıp sizin iradenizi gasp ettiler"

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, partisinin Mersin’de düzenlediği ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitingde konuştu. Seçer, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. O mil...


Avukat Günel gözaltına alınan Murat Ongun'un eşi ile görüştürülmüyor

Tutuklanan İBB Medya A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun'un eşi Gözdem Ongun da bugün yapılan İBB operasyonuyla gözaltına alındı. Murat Ongun'un avukatı Günel Gözdem Ongun ile görüştür...

DEM Parti heyeti, Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile görüştü

 Kürt Ulusal Konferansına katılmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan DEM Parti heyeti, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi ile bir araya geldi. Görüşmede, ''hem Suriye’...


Özgür Çelik: "Bu kadim kenti size yağmalatmayacağız"

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, bu sabah İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik gerçekleştirilen operasyona ilişkin, "İstanbul’a ihanet projesi olan Kanal İstanbul için hare...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İlim Yayma Cemiyeti gönül hareketidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İlim Yayma Cemiyeti'nin kimliğinin omuzlarımıza yüklediği yükü her zaman layıkıyla taşımaya gayret ettik. İlim yayma hikayesi Türkiye'nin hikayesidir....


Arınç'tan CHP'li Gülizar Biçer Karaca’ya 'Can Atalay' Tebriği

TBMM’de seçilmiş TİP Milletvekili Can Atalay hakkında AYM’nin vermiş olduğu ‘vekilliğin düşürülmesinin yok hükmünde’ olduğu kararını okutan TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’ya Bülen...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Demet Şener'den İbrahim Kutluay-Tuba Büyüküstün iddiasına olay yorum

Tuba Büyüküstün ve İbrahim Kutluay arasındaki aşk iddiası 8 yıl önce çok konuşulmuştu. O dönem eşi Demet Şener ile boşanma aşamasında olan İbrahim Kutluay bu dedikoduları yalanlamıştı.

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Sosyal medya bizi hipnotize ediyor

Sosyal medyanın genç yaşlı demeden hemen herkesi saatlerce esir aldığına dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz ’’Alışkanlık ötesi bir durum yaşıyoruz. Bu yeni çağın dijital hipnozu’’ diyor. Günümüz insanı akıllı telefonla yatıp, akıllı telefonla güne başlıyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR