Eski – Yeni Bit Pazarı Dünyası

Dünya düzeni bitpazarı alışkanlığından kurtulamadı!  

Bu dünya sana da, bana da kalmamış!

Jeopolitiğin evrimi döngüseldir.

Büyük güçler doğar, yükselir, düşer ve yok olur.

Yanlış ellere geçen “Yeni Türkiye” doğum sancıları çekiyor.

Bu dünya imparatorlukları, uygarlıkları, Anadolu medeniyetlerini silmiş süpürmüş.

Tarihin sürekli değiştiği zamanın akışında yaşarken, geriye dönüp baktığımızda “kimler geldi kimler geçecek” demek en doğru söz olur.

İnsanoğlu asırlar boyunca kendi geleceğini inşa ederken, sonunu da getirmiş.

“Yeni” dünya düzeni ezberletilmiş tarih üzerinden dizayn ediliyor…

Ne demiş ünlü şairimiz Mehmet Akif ERSOY; 

Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? 

“Tarih’i” “tekerrür” diye tarif ediyorlar; 

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Bütün olan bitene tarihi perspektiften bakılınca bütün olan bitenin aslında “eski” dünya düzeninin devamı olduğu görülüyor. Çünkü hiç ibret almamışız!

Bugünün hadiselerine bakıp da tarihteki devletler mücadelesinin seyrini bilmeden atılacak adımlar ve yapılacak değerlendirmeler yanlış olacaktır.

Eski dünya düzeni güçsüzü ezerdi. Sömürgecilik vardı. Savaşlar vardı. Yenidünya düzeninde de var!

Emperyalistler gayelerine ulaşmak için, o dönemde de imparatorluk içinde etnik ve mezhepsel ayrıştırmaya gitmişler, bugünde. Kürtler, Ermeniler ve Rumlar o dönemde de kullanılmışlar, bugünde kullanılmaya devam ediliyorlar.

Yenidünyanın eskisinden en büyük farkı, her alanda bilgiye ulaşabilen kitlelerin devreye girmiş olması…

Yenidünyada “eskinin oyunlarını” oynamaya devam!
Uzun lafın kısası; yenidünya düzeni, ne Ortadoğu’nun bölünüp ABD çıkarlarına uygun bir şekilde yeniden çizilmesi ne de büyük devletlerin siyasal baskılarla her istediklerini diğer devletlere kabul ettirmesidir.

Yenidünya düzeni, paranın hükümranlığını ilan ettiği, sermayenin devletlerle de dahil her şeyden üstün olduğu ve bir avuç çok uluslu şirketin at koşturduğu, oyuncağı haline gelmiş bir mecradır. Başka da bir şey değildir.

Yeni kelimesi, düzenin değil zamanın yeniliğinden dolayı anlam kazanıyor.

Yoksa aynı tas aynı hamam!

Dünya asırlardır aynı, sadece ara sıra kuklacıları değişiyor. Kürenin en tepesine oturan kuklacılar kuklalarını parmak hareketleriyle istediği gibi oynatıp duruyor!

Sınırların ve millet kavramının ortadan kalktığı, kültürlerin ve dinlerin benzeşerek tek bir hal aldığı; kendisine doğru inanılmaz hızla ilerlediğimiz kapitalist orijinli düzenin adı “Yeni Dünya Düzenidir.”

“Yeni Türkiye” benzetmesinde yenilerken, bozan; hınçlı ve umutsuz insan kitlesi yaratarak, tüm devlet içi uzantılarını yok ederek, kendi protokolünü yaratmaya çalışan zat-ı muhterem devletlûm(!) sayesinde dün bu coğrafyada nefes alınabilecek tek vaha Türkiye iken çürüyen bir rejim, hukuksuz, baskıcı bir ülke konumuna ulaşmıştır.

Yeni Türkiye’nin amacı; iane kültürü içinde fakir ve yardıma muhtaç bir toplum yaratarak, AKP’nin oy tabanı olacak muhafazakâr tabanı genişletmektir.

Hoşgörülü ve yardımsever kimyası yok edilen Türk halkı olarak, şikâyetten vazgeçip, BİRLİK olamadığımız sürece ‘Eski günlerimizi’ mum(!) bulursak çoook arıyor olacağız…