Dunning - Kruger Etkisi
14 Şubat, 2015Bu bir sendrom!
Siyasi yaşamda veya iş yaşamında onlara “ Kifayetsiz Muhterisler” diyenler de çıkar!
Türk sağduyusunun yüzyıllardır “Cahil cesareti” dediği şeydir aslında…
Türk tipi muhafazakarlığın yozlaşması vs vs…
Teoriye göre “cehalet, bireyin kendine olan güvenini daha çok arttırmaktır.”
ABD’nin ünlü siyaset adamı Thomas Jefferson’ın bana bir sözünü hatırlatmaktadır: “En iyi (çok) bilen kişi, ne az bildiğini en iyi bilen kişidir.”
Grek filozofu Sokrates’in bir sözünü hatıra getirmektedir: “Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir.”
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır” diyen Bertrand Russell bu ifadesini siyasilerin pek çoğunda gözlemek mümkün…
Dunning- Kruger sendromlu kişiler, ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemeyen, konuşmalarını ve oldukları kişiyi abartma eğiliminde olan, çok az şey bildikleri halde herkesten çok konuşan(!) aciz ve mutsuz insanlardır.
Dunning ve Kruger şöyle ifade ediyor: ‘’Niteliksiz insanların kendilerini abartma eğilimi kendilerini tanımadaki yetersizliklerinden, nitelikli insanların yanlışı ise başkaları ile ilgili değerlendirme hatalarından kaynaklanır’’. Bu, kariyer mesleklerinde, niteliksizlerin, kariyer basamaklarını, neden nitelikli çalışanlardan daha hızlı aştığı sorusunun da cevabı bir yönüyle... Ve bu etki bu etki, politik karar alıcılardan ebeveynlere, profesyonel çalışanlardan öğrencilere kadar hayatın her alanında karşımıza çıkıyor.
Dunning-Kruger etkisi aslında, psikolojide, ‘’illusory superiority (üstünlük vehmi)’’ denilen bir ruh halinden kaynaklanıyormuş.
Konfüçyus, ‘gerçek bilgi insanın cehaletini öğrenmesidir’ diyorsa, Şekspir, ‘ancak ahmaklar her şeyi bildiğini düşünür’ diye ifade ediyorsa ve Anadolu’nun bilge ozanı Yunus Emre de yüzyıllardır aynı şeyi söylüyorsa: İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır” diye aynı şeyi söylüyorsa…
Kendini bilmek erdemdir…
Dunning-Kruger etkisinin siyasette de geniş etkilerle gözlemlemek mümkün. Hatta siyasi partiler bu görüşün elle tutulur halidir. Siyasi gücü elinde bulunduran yetkin olmayan kişiler yine kendileri gibi veya daha da yeteneksiz kişileri alt kadrolarına alarak bir anlamda kendi hâkimiyetlerini garantiliyor ve rekabete mahal bırakmıyorlar. Demokrasi oyunu, yetkin ve bilgili kişilerin kürsüye çıkamamaları nedeniyle cahil cesareti ile konum sahibi olmuş kişiler tarafından kurallarına aykırı olarak oynanmaktadır.
Bir başkasını değiştirmek gücüne sahip haddini bilmeyen beden sınırlarını zorlayan ezici güç ego sahibi hadsizler. “kraldan fazla kralcılık” durumunun entelektüel sahayı terörize etmekte oluşturur.
Haklı “zafer sevinci” zaman içinde “zafer sarhoşluğu”na evrilir.
Hükümetin icraatlarına, programlarına ya da projelerine getirilecek en ufak bir eleştiri dahi, “Siz çok bilseydiniz, bu kadar oyu siz alırdınız” yaklaşımıyla karşılanmıştır.
Bu yaklaşım doğrudur…
Muhalefetin durumu belli! Görünen köy kılavuz istemiyor…
Çünkü kendini muhalif sananlar problemin hep dışarıdan kaynaklandığı inatlarından vazgeçmiyorlar!
Bilmiyorlar ki, içerideki problemi çözmeye başladıkça yok etmeye değil, yol almaya çalışacaklar!
Tüm bu kirliliğe karşın toplumun yetkin ve bilgili kişileri geri planda kalmakta ısrar etmektedir. Ve doğal olarak yeteneksiz kişilerin kendi hâkimiyetlerinin devamlılığını sağlamak için oynadığı demokrasi oyunu ortaya çıkar. Sonuçta yetersiz kişiler her zaman her yerde daha hızlı yükselecek ve daha yukarılara çıkacaklardır.
Cesaretleri varsa şayet!
Unutma ki;
Sen değişirsen dünya değişir!
Aşka Dair Gönülden Her Şeye Rağmen…
Sevmek eyleminin kişiselleştirilmiş ve ticarileştirilmiş egosuna karşın bir Kızılderili Hikâyesi paylaşmak istiyorum.
Bir Kızılderili kabilesinin gözleri görmeyen büyücüsü gençleri başına toplar onlara iki kartalın hikâyesini anlatırdı. Çadırların uzağında yanan ateşin iniltileri ve gecenin sessizliği dışında her şey ve herkes susardı, büyücü görmeyen gözlerini uzaklara gömüp, o heybetli sesiyle iki kartalın hikayesini anlatmaya başlardı.
Gökyüzünde gezen yalnız bir kartal varmış; dağların doruklarından havalandı mı, karanlık inene kadar, kanatları yorgun düşene kadar uçar sonra da yuvasına dönüp aşık olacağı bir kartalı hayal edermiş. Günlerden bir gün kartal yine bulutlarla raks edip, güneşin ışıklarıyla şarkılar söylerken çok güzel ve alımlı bir kartal gelmiş yanına bakışmışlar bir süre…
Sonra akşama kadar beraber kanat çırpıp koklaşmışlar. Çok mutlularmış. Birbirlerine ait olduklarına inanmışlar. Gel zaman git zaman kartallar uzaklara gidemedikleri ve artık özgür olamadıkları için üzülmeye başlamışlar. Gün boyu dağların ardındaki o özlem duydukları özgür günlerini düşünür dururmuşlar. Ve kartal dayanamayıp sevgilisine, güzeller güzeli kartala şöyle demiş ‘yıllarca birbirimizin hayalini kurduk. Birbirimizi istedik. Sen beni bulduğunda dünyanın en mutlu çifti olduğumuza inandık. Fakat bir şeyi unuttuk; artık özgür değildik.
Aşk özgürleştiriyorsa aşktır. Özgürlüğü öldüren aşk aşk değildir. İkimizin de aklı bulutların beyazında, dağların doruklarında ve gidilmemiş görülmemiş ovaların ve nehirlerin gizeminde. Beraberiz ama mutlu değiliz. Beraberiz ama kolumuz, kanadımız kökünden kırılmış gibi.
Aşk kanat çırparsa aşktır; kanadı kırık aşk kartala ölümdür. aşk dağların doruklarına konabiliyorsa aşktır; toprağa kök salmış aşk sevdiğini gömmektir ölmeden…’
Kartallar sarılmışlar birbirlerine, gece boyu ağlamışlar, sevişmişler…
Sevişmişler, ağlamışlar…
Gün ağarmadan birbirlerin, ölene kadar bu aşkı özgürlükleri kadar seveceklerine dair söz vermişler ve vedalaşmışlar.
Köleleştiren aşkın bir sahibi vardır o da ızdıraptır!
Kabilenin gençleri, artık bilirlermiş; aşk tenin tene, gözün göze, elin ele değmesi değilmiş, aşk tenin, gözün ve elin değmediğini sevebilmekmiş.
Aşk sevdiğini özgürlüğü ile sevebilmekmiş...
*****
AŞKLA, SEVGİYLE YÜREĞİNİZİN KANATLARIYLA UÇUN…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Sosyal medyada İmamoğlu’na destek yağdı: Elçin Sangu da profilini değiştirdi
Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabına Türkiye’den erişim engeli getirilmesinin ardından kamuoyunda büyük tepki oluştu; Mansur Yavaş, “Bu hesap artık İmamoğlu’nun sesi olacak” dedi, oyu...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Her gün tüketiyorsanız fark etmeden karaciğerinizi bitiriyorsunuz!
Protein tozu kullanımı son yıllarda gençler arasında büyük bir hızla yayılıyor. Ancak uzmanlar, bilinçsiz tüketimin karaciğer yetmezliğinden böbrek hasarına, hatta ölüme kadar varan ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.