Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Yüreği Daralan Kentler!

13 Aralık, 2014

Sahip olduğumuz topraklar göğe doğru yükseliyor!

Kentlerin boğazı sıkılıyor…

Yanlış kentleşme politikaları yüzünden tek çare göğe yükselen kuleler / gökdelenler arasında insanların yüksek egolarına hitap eden yaşam virüsü yaratıldı.

Bu yapılar “Medeniyet ölçeği mi?”.

Ellilerde Amerikalılar, hatayı fark etmişlerdi. İş işten geçtiğinde herkes kentli olma özlemiyle dikey yaşama tutsak olmuştu…

Şimdi ise eskiye dönüşe ve az katlı yaşama dönüşen projeler revaçta.

İnsanoğlu yaşamını kolaylaştırmak yerine, risklerini çoğaltıyor!

Deprem ve yaşamsal risklerimiz var...

Tıka basa doldurduğumuz kent içi yaşam, ulaşımda harcanan zamanımız, harcanan enerji bedellerini hesap ettiğimizde kaybettiğimiz çok şey var.

Sağlık, güvenlik, itfaiye gibi kentsel kanallar tıkandığı için sunulamayan her türlü aksayan hizmet maliyetinin yanında, aşırı yerleşim yoğunluğu yüzünden iflas eden altyapı hizmetlerinin sosyal ve çevresel faturasını da hesaba katmak gerek.

Kaderimiz mi?

Sineye çekmeli miyiz?

Her yanlışa kulaklarımızı tıkamalı mıyız?

Kaçış öykümüz mutlaka olmalı!

Ayağı toprağa basabilen,  başımızı kaldırdığımızda göklere doğru uzanmak varken, gökleri delmek peşindeyiz.

“Gökdelen” adı üstünde!

Otuz katlı bir travma!

Türkiye'de, 80 m ile 220 m arasında 120’yi aşkın gökdelene sahip olmakla ne kadar övünsek azdır.

İnsanlara satılan yaşamsal mutluluk yerine bir anahtardan ibaret olan vahşi cazibe de amaç Allaha yakın olmak mı?

Kuşlara tepeden bakmak mı, bulutların üzerinden küçük görmek mi?

Apartman kültürüne sahip olmakla, tek katlı evde oturmak arasında sıkışan insanın duygusu nasıl olabilir?

200 yıllık apartman kültürüne sahip Fransa'da 1963 yılında yapılan bir kamuoyu araştırmasında halkın %68'inin tek katlı evde oturmak istediğinin anlaşıldığını ve o tarihten beri iskân politikasının en çok iki katlı konutlar yönünde değiştirildiğini biliyor muyuz?

Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 1992 yılında Marmara Üniversitesine yaptırılan ankette 60.000 denek ile yapılan görüşme sonucunda Türk halkının %96'sının tek veya iki katlı evde oturmak istediğini biliyor muyuz?

Halka rağmen halk için yapılanlara baktığımızda, Demirel’in bir sözü gelir aklıma “Arsa vardı da biz mi içtik?" Arsa olsa dükkân senin! Türkiye'nin toplam alanı yaklaşık 800.000 km2 . Devletin elinde; tarımsal, dağlık bataklık ve elverişsiz alanlar dışında ortalama 400.000 km2 arazi vardı! Sosyal donatılar, yollar ve yeşil alanlar dahil, kişi başına 200 m2 hesabıyla herkes için tek katlı evde yaşama formülü tutuyor.

Ama sermaye o zaman beslenemeyecek! Arsanın değerini yükseltmek lazım…"Emsal" denilen enstrüman belediyelerin ve müteahhitlerin elinden alındığında, en tatlı karları kesilmiş olacak. Kim vazgeçer, çok katlı yapılardan ve değeri uzaya yükselen arsaların yarattığı en kolay zenginliklerden?

Asfalt korumasında doğa ile yaşamak zorunda bırakan kent plancıları insanları yüksek binaların arasına serpiştiriyor.

Kentsel yoğunlukların arttırıldığı, çimlere tepeden bakan, dalından bir şeyler koparamadığı ağacın, dibine su veremediği çiçeğe uzak bir yaşamda insanoğlu nefes almaya çalışacak… Aidiyetimizi hissetmediğimiz benimsemediğimiz doğaya nasıl sahip çıkacağız?

Yüreği daralan kent insanı nefes alamadığı binanın içinde bina ile birlikte eskiyecektir.

Radon gazına dikkat eden müteahhitler var mı? Radyoaktif gazın, en çok betonla birlikte yapıya taşındığını biliyor musunuz ve peki ya akciğer kanserine yol açtığını? Nükleer Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı ölçümlere ve ahşap evle beton ev arasında yüz katına ulaşan farklı bekarel değerlerine bir göz atınız! Bina içi rutubet radon gazı salımını çoğalttığında depremde çökme tehlikesi yükselir.

Manyetik alanlar,  kombi cehennemleri ile yaratılan kişisel doğal gaz bağımlılığı,  doğal esintilerin yönünün ve gücünü etkileyen doğaüstü yükseltiler, bina yüzeyi boyunca düşey hareket eğilimi gösteren rüzgârın, gökdelenin dibindeki insanları rahatsız edecek kuvvette türbülanslar yaratmasına neden olur ve en önemlisi güneşimizi engeller. Yüksek binalar, rüzgâr için mükemmel bir kapan görevi görür.

Müstakil evde oturanla 18.kattan aşağı bakanın psikolojisi aynı mıdır?

Sosyal sorunlarla birleşen meteorolojik sorunlar!

Yüksek binalar tüm kentin rüzgâr rejimini engeller. Yüksek yapılar engeline çarpacağı ve kent içi hava akımlarının yönünü de etkiler. Yapay çevrede yaşamaya ikna edilen, yüksek binalarda kabuğuna çekilen insanlar olduk! Çarpık, dikine komün yaşamlarla sosyal ilişkilerinden uzaklaştık. Çevre ile bir türlü aidiyet ilişkisi kuramadıkları gibi, yepyeni bir sosyal yalnızlığın tek tip hücrelerinde mutluluk beklemenin hapishanede ortamından farkı var mıdır?

İki katlı olmak üzere en fazla dört katlı yerleşkeler insanın da, doğanın da kimyasına uygundur. Amaç; İnsani ve sosyal gereksinimlere daha kolay hizmet vermek ve almak ise, kentsel yoğunluklarla ve TOKİ benzeri yaygın kötü uygulama alışkanlıklarıyla doğayı kendi kotuna taşıyan örneklerle birbirine iklimsel gölgeler yaratmamaktır

Sabun kalıbı gibi kütleler arasına sıkışmak yerine, yatay ağırlıklı yerleşime sahip kentsel planlama ile evimizin tanımlanabilir ölçekli olması ve özdeşleşeceğimiz insani bir yaşam ortamına taşınması yine bizim yönetimlere dayatacağımız sağlıklı yaşam tercihlerimiz olmalıdır.

"Enerji ve ekolojinin" önemini ve ayrılmaz bir bütün olduğunu unutmadan "başka bir dünyanın da olmadığını" sık sık hatırlamak zorundayız!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Gülseren Budayıcıoğlu'ndan 'Kral Kaybederse' itirafı

Star TV’nin çok izlenen dizisi Kral Kaybederse, ikinci sezon onayını alarak yoluna devam etmeye hazırlanırken, dizinin uyarlandığı kitabın yazarı Gülseren Budayıcıoğlu’ndan çarpıcı bir aç...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Her 5 çocuktan biri büyüyemiyor!

Türk Pediatri Kongresi, bu yıl 60. kez pediatri camiasını bir araya getirdi. 2 binden fazla çocuk hekiminin katıldığı kongrede, farklı başlıklardaki oturumlarda 300’ün üzerinde konuşmacı ve başkan görev alarak kongreye doğrudan destek verdi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR