Yukarı
     SON DAKİKA     

Devlet Bahçeli'den DEM Parti'ye taziye ziyareti

4

Aydan Tuncayengin

Bilim Adamı!

29 Kasım, 2014

Laiklik savaşçısı mı?

Dört ay hapis cezası aldı!

Suçu: Başörtülü genç kızların üniversitede eğitim hakkına ve özgürlüğüne engel olmak!

Aslında dört aylık bir hapis cezası CMK gereğince ertelemeye tabidir.

Ama siz bu suçu birkaç kez işlediyseniz o zaman erteleme yapılmadığı gibi eski cezalarınızı da size çektirirler.

Bu kızlar evlerinde kocamı beklesin?

Bu kızlara üniversite eğitimiyle düşüncelerinin değişebileceği fırsatı verilmesin mi?

Bu kızların farklı bakış açıları kazanmalarında “Bilim İnsanları” öncüsü olmasın mı?

Üniversitelerimiz “Bilim Yuvaları” ise, insanın değişimine ve gelişimine katkı sağlamak için vardır!

Değil mi?

O zaman; İnsanların kafasının dışı yerine içinin önemli olduğunu düşünmemiz gerekmiyor mu?

Yenidünya düzeninde insanoğlu özgürlüğünün evrensel rövanşının mücadelesini verirken, mesele sadece kıyafetler üzerinden, Laikliği ve Cumhuriyeti korumak mıdır?

İnsanın eğitim alma hakkının, önyargılarına takılan bir “Bilim İnsanı” tarafından engellenmesi demokrasimidir?

Demokrasi ve Eğitim dendiğinde;

Demokrasi, yönetim şekli, yaşam felsefesi ve yaşayış biçimi arasındaki etkileşimden oluşur. Demokratik yaşayış ve felsefenin temelinde, birey olarak insan haysiyetine saygı gösterme ve insan kişiliğinin değerine inanma vardır.

O zaman; Her bireye yeteneklerini geliştirme imkânı sağlamak,

Her bireyin toplumda güçleri ve ilgilerine uygun düşen işleri yapması için gerekli şartları hazırlamak,

Her bireyin tuttuğu işin karşılığını hakkaniyetle almasını imkânlı kılmak,

Her bireyin toplumsal uygulamayı kendi gücünde etkileyebilmesine fırsat verecek düzen oluşturmak demokratikleşme sürecinin önemli ilkeleridir.

Köylerinden, kentlerinden kalkıp gelmiş ve sizden kendisini eğitmenizi bekleyen genç kızlarımızı kucaklamak, kıyafetlerine bakmaksızın bilimin ışığı ile donatmak evrensel bakış açısı kazandırmak bir bilim insanının görevi değil midir?

Belki de siz bir dedektif gibi onların peşinde dolaşıp, fotoğraflarını çekip üniversite kapısından döndürmeseydiniz, demokratik ve barışçı bir ortam sunabilseydiniz, görüş ve düşüncelerinizi objektif olarak yansıtabilseydiniz belki onlar da sizin gibi düşünebilirdi!

Kazanmak için çaba gösterdiniz mi?

Onlara tercih hakkı verdiniz mi?

Demokrasinin, hukukun, insana saygının da gereği bu değil mi?

Bu yaklaşımları bilim insanından beklemeyeceğiz de bir çobandan mı bekleyeceğiz!

Küçük meselelerle “Laiklik mücahitleri” yaratmaya kalkışan bir kısım CHP’liler ve meslek örgütleri 12 yıldır iktidarın uygulamalarına karşı ne yaptı?

Profesör hakkında verilen bu karar ile “hukuk devletini, laiklik ve aydınlanmayı da mahkûm etmiş” diyenler tüm yargıçları da bu gericiliğin içine sokmuş olmuyor mu?

Nedense, işlerine geldiği zaman yargı kararlarını “işte hukuk devleti!” diye bayraklaştıranlar, işlerine gelmediği zamanda yerin dibine batırıyor.

Böyle bir anlayış olabilir mi?

Yargıyı sadece kendi siyasi ya da ideolojik görüşleri doğrultusunda karar verdiğinde olumlayıp aksi kararlar verdiğinde yerin dibine batırmak olsa olsa fırsatçı bir yaklaşımdır.

Artık parlamentoda, okullarda, adliyelerde, devlet dairelerinde örtülü – örtüsüz yan yana birlikte çalışıyor-okuyor ve yaşıyor.

Üniversitede aynı sınıfta birlikte okuyan başı açık/kapalı öğrenciler eğitim alma hakkını kullanmaktadır.

Başörtülü uygulamasıyla Laiklik elden gitmemiştir!

“Din ve Devlet işlerini” iç içe geçiren iktidarın bütün uygulamaları için mücadele etmek gerekmiyor mu?

Kişi, bilimsel araştırma, fikir ve teşebbüs hürriyetlerini, çeşitli alternatifler karşısında istediği şekilde kullanabilmelidir.

Demokrasilerde, kişi haklarına ve hukuka saygı temel prensiptir. Toplumsal her hareket, yasallığını hukuktan almaktadır. Fakat baskıcı ideolojinin hüküm sürdüğü toplumlarda durum farklıdır. Bu toplumlarda, insanın temel hak ve hürriyetleri yerine, insana rağmen, insan için ideoloji ve ideolojinin ilkeleri egemendir. Bu tür ideolojinin emrinde olan bilim de, bilimsellik yaftası giymiş bir mahkûm gibidir.

Toplum kalkınması, bir sistem bütünlüğü içinde gerçekleşmektedir. Bu olgunun en önemli faktörü, "insan"dır. İnsanın kalkınmada etkili ve yönlendirici bir unsur olması, onun "eğitim" sürecinde, iyi bir vasıf kazanmasına bağlıdır. İnsan, bir bütün olarak biyolojik ve ruhî yapısıyla toplumda yer alır. İnsanı bu özellikleriyle ele alan sistemlerin başarılı oldukları, fakat onu sadece maddeden ibaret sayan, ruhî ve ahlâkî yönünü görmezlikten gelen model ve ideolojilerin topluma telâfisi güç sıkıntılar verdiğini söylemek mümkün!

Eğitim kurumlarında insanın temel haklarını baskı altına alan ideolojilere yer verilmesi, demokratik gelişmeyi engelleyen bir faktör olarak ortaya çıkar!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Survivor yarışmacısı Almeda Baylan gözyaşlarına boğuldu

Survivor'da dört çalışana şiddet uyguladığı ortaya çıkan yarışmacı Almeda Baylan diskalifiye edildi. Mavi takımın yarışmacıları Almeda Baylan ve Batuhan Karacakaya'nın bir evden izinsiz ş...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Kırmızı besinlerdeki gizli güç

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatih Mehmet Uçar kırmızı renkli sebze-meyvelerde bulunan ve güçlü bir antioksidan olan likopenin özellikle kanser ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisiyle öne çıktığını belirtti. Likopen, sebze ve meyvelerde bulunan ve onlara kırmızı rengi veren, karoten familyasına ait doğal bir pigmenttir.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR