Uçkur Tanrıları!

Hayatı belden aşağı düşürüp, uçkura endeksleyen bir medeniyet!

Tanrı rolü oynayan ayraççılar!

Tanrı rolü oynamaya çalışan parantezci, imancı işgüzarlarla Kur’an sık sık anlatım bütünlüğünden saptırılmaya çalışılıyor.

Kur’anın özünü değiştirmek pahasına diledikleri yerleri, sanki Kur’ana bağlarmış gibi inananlara yutturma çabasındalar.

ABD’nin gizli bayrağı “türban’ı içimize kadar sokarak, kadınlarımızın başlarına geçirten çiftlik ağaları! “Türban damgasıyla” kadını sokağa salıyor.

Neden mi?

Kim benden, kim değil” bilsin diye…

Allahın kitabına, sözüne inananlar, Allahın yanlış eksik vs… gibi hata yaptığını ima edercesine Kur’an da olmayan, orijinalinde bulunmayan birçok kelimeyi getirip ayetin içine montajlayarak Tanrının olduğuna iddia ediyorlar.

Tanrı bu anlatılanları ifade etmeyi bilmiyor muydu?

Bu pervasızlık neden?

Bu Kur’anın özüne ihanet değil mi?

Yorumlanırken değişikliğe uğrayan veya uğratılan Kur’anı özellikle Arapçadan çevirenlerin kendi fikirlerini, anladıklarını ekleme yoluyla ilave ettiklerini farklı yorumlardan çıkarabiliriz.

Sorun kadının dekoltesi değil, erkeğin uçkurunda…

Bütün mesele kadınları ikinci sınıf insan yapmak…

Kadınları ikinci sınıf yapma yetkilerini nereden ve nasıl almışlar?

Özellikle Kur’andan yanlı yorumlarla meseleleri çarpıtanlar çok…

Gelenekçi anlayışın ayete başka anlamlar ekleyerek, olmayan şeyleri farz oldurması, olmayan bir farz için de insanların mağdur oluşudur.

Bu mağduriyeti körükleyenlerde kendini “Müslüman sanan erkekler!”

Nedense bu erkekler Sinekkaydı traşlı!

Nedense bu erkekler nasıl oluyor da başörtüsünü Allah’ın en öncelikli farzıymış gibi kadınlara dayatıyor.

Nedense bu erkekler mealcilerin ve kendi ön kabullerinin ve hayal güçlerinin bir uzantısını sürekli kadınlar üzerinden yapıyor.

Neden bu erkekler kadınların örtüsü üzerinden rejimle hesaplaşma gayretinde.

Ezilen kim, ezen aktörler kim?

Çıkarlar üzerinden saptırılan mealler/anlamlar terminolojiyi de çökertir/çökertti de…

Amaçları Kur’anı anlamak mı, yoksa söylediklerine, iddialarına delil göstermek mi?

Kur’an hiç, hür kadın başını örtsün, cariyeler başını açsın der mi? Diyebilir mi?

Amaç dinlerin ayakta kalması mı yoksa dinlerin uçkur tanrılarının üretime sokmaya çalışması mı?

Yoksa bütün bunlar dinlerinin ayakta kalmalarını sağlayacak en kolay kapı olmasından kaynaklanıyor olmasın.

Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi “Okunacak en büyük kitap insandır. “ İnsanı insan yapan en önemli özellik akıl sahibi olmasıdır.”

Kadınların evlerinden çıkmasının felakete yol açacağına inanan bazı erkekler, kadınların, sanayi devrimi ve Aydınlanma'dan sonra küresel düzeyde sömürüye mağruz kaldığını da düşünüyor.

Kendi mahallesinde muhafazakâr burjuvazinin kurduğu lüks gettolarda gözlerden uzak çok eşli yaşayan zengin muhafazakârların kadınlara yaptığı küresel düzeyde sömürü değil mi?

Erkeklerin “ehlileştiremedikleri” uçkurları yüzünden kadınlar bu duruma düşürülüyor.

Kadınlar, erkeklerin uçkur davası uğruna hibe ediliyor.

Öncelikle erkeklerden medet uman kadınların olaylara bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor.

Kadına sapıkça bakanı kapatmak daha güvenli olmaz mı?

Toplumu yaşanılır kılan kadının varlığına ve özgürlüğüne verilen değerlerdir.

Kadın arka plana itildiğinde toplum pimini de çekmiştir.

Kendi geleceğinin mimarı yine kadın olacaktır, yeter ki “uçkur tanrılarından” kurtulsun!