Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Suriyeliler!

27 Eylül, 2014

Sorun haline gelen zorunlu ‘MİSAFİRLİK!’

Barış ve Sevgi tüm insanlık için gerekli…

Ancak; Ani ve büyük göçler imparatorlukları dahi yıkacak ölümcül bir güce sahiptir. Örneğin pek çok tarihçi Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasının temel nedeni olarak dışarıdan gelen göçleri gösterirler. Ülkeye girecek olan yasadışı insanlarsa sorun daha da büyür.

Komşu ülkelerde yaşanan sosyal veya siyasal bir dalgalanmayla ülkeye yönelecek yüz binler büyük bir güvenlik riskidir. Kontrolsüz bir şekilde sınırımıza yığılacak kalabalıklar ister istemez ülkede sosyal, siyasal, askeri, adli, ekonomik ve ahlaki sorunların artmasına, geçmişte karşılaşmadığınız sorunların ortaya çıkmasına yol açar.

Komşu ülkelerden akın halinde gelen milyonların en büyük riski ise geldikleri yerlerdeki kavga/savaş nedenlerini gittikleri yeni ülkeye de taşımalarıdır.

Başka bir deyişe sorunlu misafirler kabul etmek kimi durumlarda büyük sorunları kendi ülkenize davet etmek anlamına gelebilir.

Davetsiz misafirlerce bölüşülmüş olan yaşam şartlarını bölüşmek istemezseniz. Çünkü artan suç oranları ve yasadışı faaliyetlerle daha fazla uğraşmak zorunda kalırsınız.

Tam bu noktada bir gün gelir haber başlıklarında; “Kars’ta eli sopalı kişilerin Suriyelilere saldırması ardından bu kez Urfa’nın Haliliye ilçesine bağlı Bağlarbaşı Mahallesi’nde Suriyeli gençlerin çocukları darp etmesi ürkütücü bir gerginliğe dönüştü.” haberlerini okursunuz.

Veya yaşadığınız kentte, Suriyelilerin/mültecilerin resmi yardımlarla insani ihtiyaçlarının karşılanmadığını, yanınıza gelerek sizden dilendiklerini görürsünüz.

Ve nahoş olaylar yaşamaya başlarsınız.

Tıpkı dün yaşadıklarım gibi…

İzmir’de alanlarda, caddelerde, sokaklarda dilencilik yapan Suriyeli mültecilerden halk rahatsız olmaya başladı.

Dün hem keyif,  hem de deniz havası almak için oturduğumuz Gündoğdu meydanındaki banklara, ellerinde “Ben Suriyeliyim. Bana yardım edin” yazılarıyla yanımıza yaklaştılar. Çete gibi dolaşan kadın ve erkek çocuklardan oluşan dilenci gurubu öğrendikleri Türkçe kelimelerle de ‘Para ver, ekmek ver, onu ver, bunu ver!’ diye ısrarcı şekilde yanımızdan ayrılmadılar.

Çocuklar istediklerini alamayınca, bize ‘veremli köpekler" diye birde hakaret ettiler.

Tam karşımızda deniz kenarında oturan 18-20 yaşlarında iki genç de bize hakaret eden gençlere bağırdı ve uzaklaştırdı.
Ortaya yüksek sesle; ‘Bunları döveceksin’ dedi.
‘Olur mu oğlum?’ dedim…
‘Olur abla!’ dedi.
‘Bunlar memleketi bozuyor, kendi ülkelerine gitsinler… İstemiyoruz onları!
Söz konusu Vatansa, gerisi teferruattır’ dedi ve kalktılar… ‘Dikkat edin’ diyerek uzaklaştılar.
‘Vay be… Vay be!’ dedim… Yaşasın gençliğimiz. İzmir farkıydı bu!

Hemen Polisi aradım! Olayları anlattım.

‘Sahil boyunca herkesin yanına gidip dilenen, hakaret eden bu çocuklara gereğini siz mi yapacaksınız? Yoksa başımızın çaresine mi bakalım’ dedim.

Polis ‘Hemen ekip gönderiyorum!’ dedi.

Arkadaşımla sözde “Denize doğru keyif” yapacaktık!

Gündoğdu’dan ayrıldım, arkadaşımın dükkânına uğradım.

Dönüşte, Sevinç Pastanesi’nin dışarıda oturan müşterilerinin başında dikilen, ‘para isteyen, aynı çocukları’ gördüm.

İnsanlara baskı yapıyorlardı.

İçeri girdim.

Sevinç Pastanesi sahibini uyardım.

Adam dolmuş resmen.

‘Daha bu bir şey değil Aydan Hanım, bizi tehdit ediyor, saldırıyor ve ciddi korkular yaratıyorlar!

Nasıl baş edeceğiz bilemiyorum!

Karakola gittim, yüzlerce Suriyelinin polis kaydını alıyor o kadar!’dedi.

Bizim insanımız muhtaçken, aç aç sokakta dilenirken, gençlerimiz işsizken, hala diyorsun ki “ekonomi tıkırında” haaaaaa!

Yok canım!

Toplum Polisi hakkını arayanlara, nedense her türlü silahla müdahale etmesini biliyor!

Bir haftada apartmanımıza 4 kez hırsız giriyorsa, bir çok insan hırsızlık olaylarının arttığından yakınıyorsa, artık çivisi çıkmış bir düzende güvenlik kuvvetleri işe yaramıyor, demektir.
Sayın İzmir İl Emniyet Müdürü ve Sayın Vali! ‘Can ve Mal’ güvenliğimizi sağlamanız konusunda lütfen gereğini yapınız!

Suriyelilere yapılacak resmi yardımları ve kent güvenliğini sağlayıcı önlemleri Valiliğin ve Emniyetin koordineli olarak yürütmesi gerekmiyor mu?

Ve işte tam o noktada Türk Hükümeti tarafından oluşturulan geçici koruma rejiminin, sınırı geçen mültecilerle ilgilenmekte kullanılan uluslararası standartların işlemediğini fark edersiniz.

Türkiye’de Suriyeli mültecilere tahammülsüzlük yayılıyor…

Türkiye, Suriyeli mülteciler nedeniyle son yılların en ağır sosyal sorunlarını yaşıyor ve yaşayacak, henüz farkında değil.

Türkiye’de Geçici Koruma rejimi kapsamında, kamplara yerleştirilen Suriyelilerin kontrol mekanizmasından çıktığını, mevcut halkı rahatsız etmeye başladığını anlarsınız.

Nasıl mı? Metropollerde dilenciliğe, evsizliğe, ağır çalışma koşullarına mahkûm edilen bu insanlar başka bir çatışmalı ortamdan kaçarak, yerlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda bırakıldı.

Kamplar dışında yaşayan yüz binlerce Suriyeli İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi metropollerde işsizlik ve barınacak yer ihtiyacı nedeniyle dilenciliğe başladı. Birçokları otobüs duraklarında, parklarda ve metruk binalarda yaşamaya çalışıyor. İş bulabilecek kadar şanslı olanlar ise çok düşük ücretlere inşaat, tekstil, makine gibi sektörlerde güvencesiz olarak ve yarı yevmiyeye çalıştırılıyor.

Dünya genelinde sayıları 4 milyona yaklaşan Suriyeli mültecilerin yaklaşık üçte biri Türkiye’ye sığınmış durumda.

Gelecek yıl Türkiye'deki Suriyeli mülteci sayısının 1,5 milyonu bulacağı ifade ediliyor. Ve Türkiye’nin harcadığı miktar 3,5 milyar dolar!

Uzmanlar, Türkiye'nin sığınmacı ihtiyaçlarını daha fazla kamp kurarak halletmesinin mümkün olmadığını belirterek, Suriye krizinin daha da uzayacağı ve sığınmacıların geri dönüş ihtimallerinin azalacağı öngörüsünde.

Bugün Türkiye sokaklarında dolaşan her 2 kişiden biri Suriyeli ise, gelenin gitmediğini düşünecek olursak, Türkiye’nin nur topu gibi bir azınlığı daha oldu.

Suriyeliler “geçici sığınma” statüsünde ağırlanıyorsa, insani haklar açısından bu durumunda uygun olmadığı gibi, Türkiye’nin mevcut kaynakları bakımından gelen mültecilerin ancak beşte birini kamplarda barındırabilmesi ve geriye kalanlar temel ihtiyaçlarını giderebilmek için metropol kentlere akın ederek, ciddi sorunlara yol açması da hiç insani değildir.

Maalesef günümüzde İslam hasta ruhların sığınağı yapılmış ve onlar tarafından kirletilmektedir. Gerçek Müslümanlığın olmazsa olmazı barış ve sevgidir.

Barış ve Sevgi ortamı, bir başka insanın huzurunu bozarak da sağlanmaz…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Hadise: Bu aralar üzerime çok geliniyor

Şarkıcı Hadise, dansını ve sahne kıyafetlerini eleştirenlere cevap verdi. Özel hayatı, dansları ve kıyafetleriyle adından sık sık söz ettiren şarkıcı Hadise bir süredir 'Esas Oğlan' dizis...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Her gün tüketiyorsanız fark etmeden karaciğerinizi bitiriyorsunuz!

Protein tozu kullanımı son yıllarda gençler arasında büyük bir hızla yayılıyor. Ancak uzmanlar, bilinçsiz tüketimin karaciğer yetmezliğinden böbrek hasarına, hatta ölüme kadar varan ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR