Eğitim, Din ve İdeoloji!
19 Eylül, 2014Çocuklarımız siyasi kavganın ideolojik deneme tahtası oldu!
Okulların açılmasıyla birlikte ortaya çıkan birçok olumsuz, hazırlıksız koşul ile karşılaştılar. Siyasal iktidar kendi ideolojik yaklaşımlarını, ritüellerini esas almayı sürdürerek ortaya çıkan sorunları görmezden gelmeye devam ediyor.
Bugün tüm dünyada eğitim süreçlerinin, otoriteden uzak tutulması, özgürleştirilmesi ve demokratikleştirilmesi tartışılırken, ülkemizde ise hiçbir bilimsel tartışma yürütmeden, bir oldubittiyle hayata geçirilen “torbacık yasaların” uygulamaları var…
“Torba yasaları” eskiden sokak köşelerinde harf çektiren tombalacıların torbasına benzetiyorum. El çabukluğu marifet, ne çıkarsa torbadan bahtına! Bir bakarsın oldu da bitti maşallah…
AKP Hükümeti en çok Milli Eğitim Bakanı değiştiren iktidar partisi olarak tarihe geçti. 11 yıl içinde 5 bakan değişti. Nabisini bulana kadar!
Laik ve bilimsel eğitime kindar darbeyle çocuklarımız ideolojik fanatizme kurban ediliyor.
Amaç; düşünmeyen, tartışmayan, sorgulamayan “taraftarlar” yetiştirmek. Ve yetiştirdikleri o taraftarlar üzerinde yönetim hakkı elde etmek. Din sömürüsünü, yeni nesiller üzerinde de uygulayabilmek!
Okulları imam hatibe dönüştürme çalışmaları hızla devam ediyor. Okullara ibadethane zorunluluğu getirildi. Ders programlarının namaz saatleri dikkate alınarak hazırlanması ve namaza gitmek isteyen öğrenciye izin verilmesi! Tam AHİM’lik mesele…
İdeolojiler bilimsel anlayıştan uzaklaşan düşünce ve fikirlerdir, genellikle baskıcıdır.
Daha önceleri, İmam Hatiplerin orta kısımlarını kapatanlara, dünün “mengene politikasını” uygulayanlara karşı olanlar, bugünün “TEOG” sistemiyle ideolojik “Din mengenesi politikalarını” uyguladıklarının farkında değil mi?
Ortaokullarda geçmişte “Din Eğitim derslerinin çocuğun öğreniminin ve gelişiminin aksayacağını” düşünenlere bugün karşı çıkan iktidar, “TEOG” sisteminde eğitimi hangi ‘akıl ve bilimsellik’ metoduyla uyguluyor?
“Din ihmal edilirse, bir boşluk doğar, o boşluğu adeta dinleşen saplantılar doldurur.” “Din kültürü bir tarafa bırakılırsa, ihmal edilirse; eğitimin gayesini gerçekleştirmek mümkün değildir” diyen “Din bilmişlerine” soruyorum;
Eğitimin gayesi nedir?
Din eğitimi, iktidarın işi midir?
Eğitimin tek gayesi “Din kültürünü” öğretmek midir?
Din eğitimi öncelik midir?
Din eğitimi genel öğrenim dersi midir?
Mesele “imam hatip hafız” yetiştirmek değilse, nedir?
Asıl mesele "İdeolojik" yaklaşımların ardında saklı!
Asıl mesele “Çocuklara bilgi yüklemek mi, öğrenmeyi öğretmek mi?”
Her aile inancını gelenek ve görenekleri doğrultusunda, kendi hanesinde özgürce yaşamak ister.
İktidarın elinin inanç ve din dayatmasıyla insanların özgürlüklerinde işi ne?
“Din bilinçaltı- varlığı” ise, Allaha şirk koşmak (Din adamlarıyla!), onu kurumsallaştırmak niye?
Eğitimin gayesi "kendi kendini (hür iradesiyle) eğitmeyi" öğretmektir; ahlaklı, şahsiyetli, bilgili, düşünen, hür ve ideal sahibi insanlar yetiştirmek olmalıdır.
İdeolojik düşünceleri zerk etmek değil; düşünmeyi öğretmektir...
İdeolojik devlet bilimden, ilerlemeden, özgürlükten uzak, anlamsız çeşitli çatışmaların, yolsuzlukların, iltimasların, despotlukların hüküm sürdüğü bir devlettir. Ne yazık ki bugüne kadar eğitim uygulamaları, ideoloji ve siyasal damarlarda beslenmiştir. Okullara özel önem vermeyen hiçbir toplum siyasal iktidar olmamıştır.
"İdeolojik"ten "bilimsel"liğe ve akabinde "eğitim felsefesi" diyebileceğimiz bir fikrî'liğe geçme ihtiyacındayız...
Umarım dayatma ideolojiler değil, aklıselim galip gelir.
Eğitim sistemi "eğitim düşünürü" yetiştiremediği sürece, "ideolojik engelleme uzmanları" ürettiği sürece, neyin öğretileceği veya öğretilemeyeceği çekişmesi içinde çocuklarımıza "geleceğiyle alakasız” diplomalar vermeye devam edecektir.
Willam Godwin “özgürlüğün eğitimin, eğitimin de özgürlüğün temeli” olduğunu belirtiyor. “Eğitimin nihai amacının, bireysel anlayışı geliştirmek ve çocukları özgür bir toplum yaratmaya ve zevk almaya hazırlamak” olduğunu açıklıyor.
“Ayrıca eğitim, uygun biçimde denetlenen, aktif öğrenmeye hazır bir zihin geliştirmedir. Bunu sağlamanın en iyi olu, belirli bir bilgiyi çocukların kafasına sokmak değil, onların gizli yeteneklerini açığa çıkarmak, zihinlerini uyandırmak ve onlara düşünme alışkanlığı kazandırmaktır.” Diyen Godwin yaşadığımız bu akıl tutulmasından hızlıca çıkmanın tarifini de verseydi keşke...
Demokratik süreçler işletilmeli, muhalefet üzerindeki baskı ve sindirme politikalarına son veren adımlar atılmalı, kin ve nefret söylemlerine son verilmelidir.
Bireyin özgürleşmesi açısından ise eğitim üzerindeki ideolojik hegemonya, bilgi araçları üzerindeki tahakkümcü yaklaşım terk edilmelidir.
Tüm bunlar özgürleşmenin ve demokratikleşmenin önündeki en önemli barikatlar olacak ve çocuklarımız üzerinden yapılan kavgalar, çatışmalar ve meydan okumalarla çocuklarımızın “kör geleceği” siyasi malzemenin çağdışı mesleği olacak.
AHİM zorunlu din dersi için frene basmışsa, çocuklarımızın iktidar baskısıyla “İmam Hatip Okullarına “ din eğitimi almaya zorlanmaları ve yönlendirilmeleri konusunda da AİHM’e başvurmak gerekmiyor mu?
Eğitimciler, Veliler #çocuklarınızısistemeteslimetmeyin
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Sosyal medyada İmamoğlu’na destek yağdı: Elçin Sangu da profilini değiştirdi
Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabına Türkiye’den erişim engeli getirilmesinin ardından kamuoyunda büyük tepki oluştu; Mansur Yavaş, “Bu hesap artık İmamoğlu’nun sesi olacak” dedi, oyu...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Her gün tüketiyorsanız fark etmeden karaciğerinizi bitiriyorsunuz!
Protein tozu kullanımı son yıllarda gençler arasında büyük bir hızla yayılıyor. Ancak uzmanlar, bilinçsiz tüketimin karaciğer yetmezliğinden böbrek hasarına, hatta ölüme kadar varan ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.