Körleşme…

Bir toplumda suçu işleyenler kadar, olanlara seyirci kalanlar da suçludur. Hatta suça seyirci kalanlar, suçu işleyenleri teşvik etmiş olarak daha suçlu sayılabilirler. Dünyada yapılan bütün haksızlıkların temelinde körleşme vardır. İnsanın nasıl gördüğünü bile görmeyip, bilincini kapatmasıdır körleşmek… Leonardo da Vinci,”Orta bir insanın görmeden baktığını, işitmeden dinlediğini, hissetmeden dokunduğunu, tad almadan yediğini, fiziki şuura erişmeden hareket ettiğini ve düşünmeden konuştuğunu,”  söyler. 

“Silme su dolu bir çukur. İnsanlar bu çukur içindeler. Elleri arkalarından bağlanmış sadece kafaları çeneleri hizasından dışarıda duruyor ve bütün vücutları suyun içinde öyle bekliyorlar. Bir küçük dalgalanma olsa su ağızlara dolacak durumdalar. Çukurun başına bir iyi niyetli, merhametli adam gelip; “Ben atlayayım da sizi bu çukur içinde çektiğiniz eziyetten kurtarayım” demiş. Hepsi bir ağızdan bağırmış. Sakın ha… Bizi seviyorsan atlama. Dalga olur. İstikrarı bozma.” Fıkra gibi hayatımız!

Körleşiyoruz…

İpotek altındaki hayat kazandı…

Alaca karanlık kuşağı başlıyor!

Yaprak dökümü zamanı…

 Kafaları faşist olanın gazetecisi de özgür olmaz…

Özgürlük ve hakları gasp edilen "Yeni Türkiye" selam olsun sana!

Teee 20.12.2012 tarihinde yazdığım "CHP NE İŞ YAPAR" başlıklı yazım şimdi konuşanlara kapak olsun! Akıl hırsın önünde…

Bu ülkede dönek liboşların da katkısıyla hilafetin rövanşını almak üzere olanlar var! CHP yönetimi, tabanı, örgütleri, delegeleri uyanın!

Seçim başarısızlığının üstüne yatan CHP'nin faşist kafalı kadroları ülkeyi bataklığa sürükleyenler olarak daha ne bekliyorsunuz?

Ortada büyük bir hezimet var. Hâlâ susmak ve 'Başarılıyız' demek yakışmıyor. Durumu kabullenemeyiz, vs demek için geç kalmadınız mı?

 Kılıçdaroğlunun istifasını istemek normaldir Bütün yaptıklarına rağmen Baykal’ı milletvekili yapmak, ahkâm kesmesine müsaade etmek anormaldir

Artık YALANCI PEHLİVANLARIN şansı kalmamıştır. Yenilgiye doymayan pişkinliklerden yeteneksiz hiyerarşinin onurlu istifalarını CHP’den bekliyoruz.

Deniz Baykal; Kimsenin kaygıya kapılmasına gerek yoktur. Su akar yatağını bulur" gün kurtarır ifadeleriyle, cıvık ve yapışkan siyaset manevralarına devam ederken, sayesinde “su aktı, yatağına da Erdoğan’ı yerleştirdi!”

Seçimlere katılım oranı %75 civarında olduğu, sandığa gitmeyen umutsuzlarla, rehavet içinde olanlara sormak lazım, kimin kaybı yüksek?

Cehaletin matematiksel teorisinde; İnsanlık değeri olmayan, siyasal görüşten uzak mücadele ruhunu yitirmiş kaba bir pragmatizm (faydacılık) vardır.

CHP'yi "iktidar yapma" kompleksi ile Atatürk'ün bize emanetine ve vasiyetine supap bile olamadınız. Siyasette bu kadar, Erkek kirliliğinden sonra!

Kadınlar nerede?

Milletimiz, ağaçlarını kesen, sularını kiralayan, Cumhuriyet tarihinde kazanılmış bütün varlıklarını ipotek eden, milli güvenliğimizin iletişimini, ordusunu, eğitimini, sağlığını, gıdasını, tarımını, sanayini dışa bağımlı hale getirerek geleceğini karartan bu günkü yönetim tarzından kurtulmak için; Siyasal hayatta uzlaşı kültürü istiyorum.

Demokrasi ve özgürlükleri yaşam biçimi olarak görenleri istiyorum. İnsani bir sıçrayış bekliyorum.

Masumiyetini yitiren bir çağın karanlığından çıkıp, aydınlığa kavuşmak için,  her şeyin değişmez bir art niyetten, kitleyi açık ya da sinsi bir biçimde yok etmeye yönelik kasıtlı bir niyetten uzaklaştıran zamanın ruhunu doğru kavramalıyız.

Unutmayalım; Sislenmiş gerçeklere takılan kör inançlar yanılsamalı bir saplantılardır.