Hadi Gel Barışalım!

AKP tipi, F tipine karşı…

Bir haller oldu bize!

Yıldızların altında düşlerimizi, gündoğumunda kuşlara seslenişimizi, aydınlık günlerimize şükredişlerimizi, kaybettik!

Mazlumdan çıkma mağrurlar yarattırdık.

Can aldılar, can yaktılar...

Ahları yüreklere çivilediler!

Aheste aheste çıkıyor…

Herkes ektiğini biçiyor!

Sıradaki geliyor ve birbirlerini yiyorlar…

Bir zamanlar; Türk Ordusunu darmadağın edenler, aydınları, bilim adamlarını yıllarca hapiste çürütenler bu tertipleri birlikte yapmadılar mı?

Cemaati "taşeron" olarak kullanan "İktidar" içinde beslediği ve beslendiği bu güçlü ortaklıktan yıllarca faydalanmadı mı?

Her iş hükümetin verdiği talimatla yapılmadı mı?

Ne değişti?

Oysaki Başbakan ne demişti “ne istedilerse verdim!”

O zaman kim kimin kuyruğuna bastı ya da kim verilenlere doymadı?

Bülent Arınç’ın 22 Temmuzda yapılan cemaate yönelik operasyonla ilgili yorumu bana çok ilginç geldi! Farklı beklentilerin sinyalini veriyor sanki…

Diyor ki;"Gelişmeler barışın söz konusu olmadığını gösteriyor. Belli yerlerde yuvalanmış insanların artık bu işlerden vazgeçmesi lazım. Bir de tabi 'biz bunları yaptık ama kusura bakmayın bizi affedin' demeleri lazım. Bunlar yapılmadığı sürece hiçbir devlet paralel yapıyı kabul etmez. Onlar nedamet getirirlerse, yargı görevini bir an önce yaparsa, barışçıl bir süreç olur."

 Arınç gibi hukuk devletine biraz olsun inanmış bir siyasetçi, yargı önüne götürülen zanlılar için "tövbe ederlerse af ederiz" derse, bu vahim açıklama AKP ile cemaat arasındaki kavganın sadece bir “gözdağı” sürecinden ibaret olduğunu gösterir.

“Bir de tabi 'biz bunları yaptık ama kusura bakmayın bizi affedin' demeleri lazım. Bunlar yapılmadığı sürece hiçbir devlet paralel yapıyı kabul etmez.” Diyen Bülent Arıncın cümlesinden, “Her Devlete paralel yapı gereklidir! Sonucuna varıyorum.

Ya siz?

“Hadi gel barışalım” demek değil mi?

“Birbirimize ihtiyacımız var” demek değil mi?

“Paralel yapısız, devlet olmaz” demek değil mi?

Çatışmalar Türkiye’nin yararına gibi görünse de güç kaybetmeye niyetleri yok. Bu çatışmalar devam ederse önümüze kim bilir daha ne kirli çamaşırları serilecek.

Gerçi, gerçekler ortaya çıkıyor da ne oluyor?

F tipi tarafından kandırıldık diye sıyırtmaya çalışanlar, suçlu cemaattir diyerek kamuoyunu da inandırmaya çalışıyorlar.

“İşimize engel olacak herkesi götüreceğim!” mesajıyla ilerliyorlar.

Bazı kalemşorlara!  şaşırıyorum. Bugün cemaati aslanların önüne atanlar, daha düne kadar birlikte horon tepiyordu!

Kim yoğurdum ekşi dediyse, onun işi bitti!

Din, Siyaset ve Ticaret! Şeytan üçgeni gibi...

Bu ülkenin aydın ve yurtseverlerine yapılanlardan F Tipi ve AKP birlikte sorumludur.

Ergenekon ve Balyoz tutuklamalarında F Tipiyle birlikte çalışan iktidar bugün hedef saptırarak, işbirlikçilerini 17 Aralık bedelini ödeten bir uçurumun önüne 22 Temmuz da sürmüşlerdir.

Gerçek; istihbaratla her şeyi kontrol altında tutarak "Paralel yapıyla mücadele" ediyor-muş gibi yaparak Başbakan kafasındaki rejimin ana hatlarını çiziyor.

Ergenekon ve Balyoz mağdurları,  mağduriyetlerinin tek sorumlusu “cemaat” miş! gibi de açıklamada bulunuyorlar! Enteresan!

Kendini hem savcı, hem hâkim, hem avukat, hem de polis yerine koyan Erdoğan’ın böylesi bir kafayla Türkiye’yle yap-boz oyuncağı gibi oynadığını söyleyebiliriz.

 “Etme-Bulma Dünyasının” ilk yarısında "paralel yapıdan intikam" bölümünü izliyoruz, ikinci yarı da "Mazlumların Ahı" ile finali yapacağız, hayırlısı!

“Vicdanlı, cesur, mert ve insani bir ses" BEKLİYORUM!

 Ve akacak tek gözyaşı damlamız kalmadığı zaman insanlıktan öleceğiz!