Ben Nerede Yanlış Yaptım?

   Hadi desenize!

   “Har vurup harman savuruyoruz. Öyle bir yaşam biçimi geliştirdik ki, çocuklarımızın ve bu dünyada yaşayan tüm insanların geleceğini umursamadan yeryüzünün paha biçilmez ve yenilenmez kaynaklarını kurutuyoruz.” Diyen Margaret Mead’a katılmamak mümkün değil.

   Evet, siz har vurup harman savuranlar,“ben size demiştim, dememek isterdim” sözlerimle her seferinde giriş yapıyorum!

  “Biz nerde yanlış yaptık” sorusunu önce kendinize sormak ve seçim sonucunu muhasebeleştirmek özeleştiriye de adım atmaktır.

   Şayet o cesaretiniz varsa!

   “Ne yaptık/yapamadık, ne oldu veya neden olmadı”  diye sorun, halkın karşısında kendinize sorun, samimi olun!

   İlkokul sıralarında başlayan “çalışan kazanır, elması kızarır” tekerlemesindeki elmalar “kazanmış ve sararmış elmalar” olarak karşımıza çıktı.

   Nasıl mı oldu?

   Çok basit oldu!

   “Nasıl sarardı Türkiye böyle” diye hiç düşündünüz mü?

   İşte size formülü!

   Erdoğan İşçi sınıfı ve dindar kesimden aldığı sağlam temelli desteğe borçlu bu sonucu…

   Erdoğan yıllar önce basit ama kaçınılmaz iki gerçeği iyi hesap etti.

   Bu iki sınıf Türkiye'nin liberal ve laik elitinden sayıca fazlaydı.

   Bu geniş tabanla da iktidara tutundu.

   Bu kadar basit!

   Şimdi kızaran yüzler oldu mu?

   Dersine çalışmayan partileri bekleyen seçimi kaybetmenin yüz kızartıcı sonucunun içinde sahtekârlıklar olsun veya olmasın, demir tavında dövülecekti… “Neredeydiniz kardeşim” diye sorarlar adama! Neden suyun başını tutmadınız? Yolsuzluklarıyla, hırsızlıklarıyla dilinize doladığınız rakibiniz için neden sandıkları, tutanakları sağlama almadınız. Su akıp gitmiş, şimdide uğraş dur oy toplayacağım diye. Siz zaten bunları öngöremediyseniz yazıklar olsun size!

   Hani derler ya “Balık baştan kokar!” CHP uzun zamandır boş laflara ve boş işlere kendini teslim etmiştir. 2013 yılında yazdığım “CHP ne iş yapar?” başlıklı makalemde “eyyy CHP topla kendini” ışığını yaksam da her zamanki gibi görmezden gelmiştir. Yine kazanan da kaybeden de halk olmuştur!

   İzmir de şımarıkça dayatmaların sonucunda kaybetmiştir. Elindeki mevcudu bile koruyamayan İzmir’deki kayıp ilçelerin muhasebesinin hesabını kim verecek? “Kurmaylarımız”  kısır döngü içinde yaşadıkları zafer sarhoşluyla yağ gibi suyun üstüne çıkma maharetinden başka ne biliyorlar? “Biz nerede yanlış yaptık” diyemiyorlar… Samimi olamıyorlar!

   İzmir'de, CHP'nin 8 ilçeyi AK Parti ve MHP'ye kaptırmasıyla CHP’nin emekçi örgüt tabanından sesler yükselmeye başladı. “İzmir ve Türkiye için problem yaratanlar ve örgütü ayrıştıranların hesabı görülmelidir” diyorlar!

   Yerel Seçimler önemli bir Projeydi ve Projenin sağlıklı yürütülmesi ve başarısı için SWOT Analizi yapmak önemlidir.

   Swot analizi projenin; güçlü yanlarını uygun fırsatlarla eşleştirerek, zayıf ve tehdit edici yönleri azaltmayı  hedefleyen sistematik planlamayı (genel stratejiyi) geliştirmektir. Swot analizi; planlama yaparken, sorunların tanımlanmasında ve çözümlenmesinde, strateji oluştururken ve analitik kararlarda kullanılır.

   CHP’nin yerel seçim projesini Swot analiz sistematiğinde değerlendirdiğimde şu sonuca vardım. Seçim Projesi için öncelikle farklı gruplarla beyin fırtınası yapılmamış. Sorunlarını tanımlamada ve çözümlemede özeleştiriye açık olunmamış. Güçlü yanlarını sembollerin ve tarihin arkasına sığınmak olarak görmüş, değişime önem verilmemiş. Kişilerin dayatmaları ve tehditlerine teslim olunmuş.

   Gezi parkı ve 17 Aralık fırsatlarıyla zayıf yönlerini güçlendirememiş, dış tehditleri dikkate almayarak, seçim denetimini güvenli strateji planı içinde gerçekleştirememiştir. Elindeki mevcudu da bu sebeplerden dolayı koruyamamıştır.

   Geçmiş olsun!