İzmir ''Aziz'' Kalacak mı?

   Beklendiği gibi Aziz Kocaoğlu CHP nin İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı olarak resmen açıklandı.

   İzmir’in çantada keklik olarak görülmesinden mi yoksa Aziz Kocaoğlu’nun başarılı olduğunun kabul edilmesinden mi nedir, İstanbul ve Ankara gibi radikal bir tercih İzmir için yapılamadı.

   Malum Ankara da “MHP’den asla ayrılmam diyen Mansur Yavaş’ın CHP adayı olarak açıklandığı gibi, İstanbul da yolsuzluk suçlamasıyla partiden ihraç edilmiş bir adaya özel(!) af çıkartılarak, kurtarıcı olarak “denize düşen yılana sarılır misali” tekrar umut bağlandı.

   İzmir de partili partisiz birçok insanın rezerv koyduğu Aziz Kocaoğlu tekrar aday gösterilerek bir yerde eleştirilere kulak tıkanmış oldu.

   Parti kararı her şeyin üstündedir ancak, özellikle bu tercihte nelerin rol oynadığını kestirmek gerçekten güç!

   Öncelikle siyasette maskelerin inmesi lazım!

   Gerçek kimliği ve gerçeği ile siyasetçinin ortaya çıkması lazım.

   CHP parti merkezinin yaptırdığı söylenen anketleri mi, genel başkanın kişisel tercihi mi, hakkında devam eden davaların zorlamasından mı bilinmez ama şu bir gerçek ki, Aziz Kocaoğlu 30 Mart yerel seçimlerinde tekrar CHP’nin adayı olarak yarışacak!

   Ancak bu kez yarışın hiç de kolay geçmeyeceği aşikâr!

   Yarışın gidişatı Türkiye gündemin yolsuzluk operasyonu içinde eriyip gidecek mi?

   Bu etkileşimlerden Binali Yıldırım da! nasibini alacak mı, göreceğiz.

   İzmir de iki aday arasında seçimin kıran kırana geçeği dile getirilse de, 30 Marta kadar Türkiye’nin sosyolojisi bakalım hangi ezici üstünlüğe kendini teslim edecek!

   Binali Yıldırımın yarışa çok ciddi hazırlandığı İzmir seçmeninin sosyoantropolojik yapısını ortaya koymaya yönelik bilimsel çalışmalar yaptırdığı ilçe belediye başkan adaylarının tespiti konusunda ince eleyip sık dokuduğu İzmir için çok ciddi projeler hazırladığı gazetelere yansıyan bilgiler arasında.

   Aziz Kocaoğlunun ise, “nasıl olsa kazanırım” ön kabulüyle her hangi bir hazırlığının olmadığını görüyoruz… Varsa bile basına böyle hazırlığın yansımadığını söyleyebiliriz.

   Sanıyorum “yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” argümanını kullanmayı deneyecek.

   Binali Yıldırımın aday olması ile beraber Aziz Kocaoğlunun da yatırım ve hizmet odaklı Belediyecilik anlayışını ön plana çıkarmaya çalıştığını görüyoruz.

   Ancak İzmir Büyük Şehir Belediyesi gibi birçok bakanlıktan çok daha fazla bütçesi olan belediye için yapılabilecek şeylerin böylesine bir elin parmakları kadar az olması bu argümanın çok sağlam bir temele dayanmadığını gösteriyor.

   Artık bundan sonra seçim yarışında yerel seçimler için yapılması gereken tartışmaları izleme ve İzmir için kimin daha iyi hizmet edeceğini tartarak oy verme imkanına sahip olacağız.

   Buda yerel seçimleri gerçek zeminine oturtarak sağlıklı bir yarış ortaya çıkaracak.

   Sonuçta bu yarıştan İzmir galip çıkacak.

   Aziz Kocaoğlunun gerek Büyükşehirde gerekse ilçelerde kiminle çalışmak istediği ve kimleri tercih edeceği elbette kendi bileceği bir iş.

   Aziz Kocaoğlu ekibini kurması konusunda parti tercihi olarak veya kendi tercihini de yapıyor olabilir. Ancak, ilçe belediye başkanı tercih etme hakkını kullanırken tercih ettiği insan geniş mutabakat, %50 üzerinde kabul gören, beğeni alan olmalıdır.

   Parti tercihini kişisel tercihi ile eşleştirerek risk almayacak mı?

   Kimsenin parti düşüncesini bir kenara atarak gerekçesiz, kişisel tercihini belirleme hakkı yoktur.

   Ancak böyle bir yarışta belediyeciliği gerçek anlamı ile yapmayı başaracak ve popülizmden uzak adayları Sayın Kocaoğlu ve CHP Parti Meclisinden İzmir’i kazanmaları yolunda! tercih etmesini bekliyoruz.