Kimlik bunalımı!
02 Mart, 2013Yüzyıldır ‘Türk’ kimliğini anlamak, pekiştirmek isteyen bir ülkede ancak hala daha neyin parçası olduğunu sorgulayanlar var…
Ben kimim?
Her şeyi bilmemiz mümkün mü?
Bilgisiz yaşamak ve ölmek… İstemiyoruz!
Günümüzde ekonomik, sosyal, siyasal, bilimsel ve teknoloji gibi birçok alan da hızlı değişimler ve etkileşimler yaşanmaktadır. Bu değişim ve etkileşimler dünyada adına zaman ve mekânın daralması denilen küreselleşme olgusunu daha belirgin bir hale getirmektedir. Küreselleşmenin her alana olduğu gibi ulus-devlet ve buna bağlı olarak ulusal kimlik olgularının da üzerinde etkileri söz konusudur. Bazı kuramcılar küreselleşmenin ulus-devlet ve ulusal kimlikleri yok edeceğini savunurken bazıları da küreselleşmenin ulus-devlet ve ulusal kimlikleri daha çok tetikleyeceğini iddia etmektedirler.
“Kimlik” tartışmaları Türkiye’de su yüzüne vurduğu düşünülen ve hakkında gitgide daha sık konuşulan” kimlik bunalımı” haline dönüştü. Türkiye Batı ile Doğu arasında eşsiz bir köprü. Ancak bu bir ayrıcalıksa, bu ayrıcalığın bir “bedeli” olduğunu da unutmamak lâzım…
Uygarlıklar arasında ayrıcalıklı konuma sahip olmanın her zaman ve her yerde kaçınılmaz bir bedeli vardır.
Türkiye için bu durum farklı olabilir…
Son zamanlarda herkes bir bunalımdan bahseder oldu; o kadar ki bu sözcük, “bunalım”ın varlığından dem vuran her iddia sahibinin o an içinde bulunduğu yaşam kesitinin özgüllüğünü hatta eşsizliğini kanıtlamasının başlıca aracı haline gelmiş gibi.
“Türk” kimliğini sorgulamak, bu sözcüğün kullanım miktarı ve biçiminin bazı çok “hakiki” sonuçları olduğu muhakkak…
Bunalım’ı konuştukça, var olan bunalımı derinleştirmek, hatta yoktan bir bunalım var etmek işten bile değil. Diğer taraftan, çok fazla konuşulan bir bunalımın, gerçekte ne kadar şiddetli olursa olsun, algılanışında bulanmalar meydana gelmesi de mümkün.
Eğer bir ülkede herkes her an bir bunalım olduğuna inanmaya ve bunu savunmaya başlarsa, o ülkede aslında bunalım falan olmadığı kuşkusunun doğması veya bunalımın düpedüz kanıksanması da herhalde kaçınılmaz. Türkiye’deki durum da bu sanırım. Bazı şeyler konuşuldukça yoktan var ediliyor.
Başka şeyler de sürekli konuşularak görünmez, algılanmaz bir hale geliyor. Ama burada problem, bunların konuşulması değil, belirli konuşma kalıpları içinde, çabucak klişelere dönüşmesi, “ağızlarda sakız” olması. Arabeske varan “kimlik arayışlarının” bunalımı bu olsa gerek!
Kimlik sorunları kaygan zeminde günü kurtarıcısı oldu. Toplumsal kimlik ve bunalım konularının Türkiye’nin “köprü” konumunun başlıca tarihî sonuçlarından biridir.
21.yüzyılda nasıl bir Türk kimliği?
Homojen bir Türkiye 21.yüzyılda kimlik sorunlarını dönüştüğü inancı bir efsane mi?
Bu süreç Türkiye toplumunu tekdüze bir ulus-devlet yapısının cenderesinde iyice sıkıştırılmış olarak daha da karmaşık bir hale getirdi. Bu ülke belki her zamankinden daha da girift bir mozaik durumda…
21.yüzyıl toplumumuzu belirleyen, bizi başkalarından ayıran unsurlar ve millet olarak (veya başka bir yapıda) toplumumuza ve insanlığa sunacağımız değerler ve hizmetler konusunda düşünmektir.
Sonuç olarak: Türkiye’de “kimlik” alanına giren konularda ciddi sıkıntılar, saplantılar, sıkışmalar mevcut. Bütün bunların üst üste yığıldığı bu süreci “kimlik bunalımı” olarak nitelemek yanlıştır. Küreselleşme iki yanı keskin bir kılıçtır: Bir yanda ekonomik büyümenin artışını, yeni teknolojilerin yayılmasını ve fakir zengin ülkelerdeki hayat standartlarının yükseltilmesini ifade ederken; öbür yanda milli egemenliği zayıflatan, yerel kültür ve gelenekleri törpüleyen, ekonomik ve sosyal istikrarı tehdit eden dinamikleri güçlendirmektedir.” Robert J. Samuelson
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Gülseren Budayıcıoğlu'ndan 'Kral Kaybederse' itirafı
Star TV’nin çok izlenen dizisi Kral Kaybederse, ikinci sezon onayını alarak yoluna devam etmeye hazırlanırken, dizinin uyarlandığı kitabın yazarı Gülseren Budayıcıoğlu’ndan çarpıcı bir aç...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Her 5 çocuktan biri büyüyemiyor!
Türk Pediatri Kongresi, bu yıl 60. kez pediatri camiasını bir araya getirdi. 2 binden fazla çocuk hekiminin katıldığı kongrede, farklı başlıklardaki oturumlarda 300’ün üzerinde konuşmacı ve başkan görev alarak kongreye doğrudan destek verdi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.