Ham Hum Şaralop!

El çabukluğu marifet…

Kiminin elinde, kiminin dilinde maharet!

Tüketim günleri başladı-devam ediyor!

Suni gündemin bol malzemeli haberleri burada koş vatandaş…

Gel gel gel anında eriyen habere gel…

Kürtajla başlayan mesai, idama, Gazzeye, Suriyeye kadar uzandı…

Kılık- kıyafette reform dediler, Muhteşem Yüzyılı üstüne bindirdiler.

Ham hum şarolop, el çabukluğu marifetle işi bitirdiler…

Sağ gösterirken, sol vurdular abandone oldu ümmet…

Afyon meselesi soğumadan geçiştirdiler silivridekinin son yolculuğunu!

Kimseler akıl erdiremedi!

Alavere-dalavere, el çabukluğu marifet budur işte…

Hangi mesele önemli bilemedik!

Hangi dakikada son söz – son dakika haberi önemli çözemedik…

Çiğne at sakız misali sanal gündemi habire yedik!

Çocuklarımız üzerinden siyaset yapan muhteremleri öylece dinledik…

“Yeni sistemin yeni ürünü; muhafazakâr ve dindar gençlik”

“Hedef 2023” üzerine yazılan politikalarda mini mini çocuklarımız üzerinden işler bakın nasıl dönüyor;

4+4+4 eğitim sistemi artçıları önce öğretmeni – veliyi ve öğrenciyi şiddetle salladı!

Karşı koyanlar geri zekâlı oldu!

Öğrencilerin okuyacakları 100 Temel Eser içinde yer alan hikâyeler ideoloji ve inançlarını yansıtan İslami söylemlerle yeniden düzeltildi.

Eğitim dinselleşmeye başladı…

Din kitaplarında ruhani varlıklar resmedilerek, Melek – Cin ve Şeytanın resmi ile çocukların görsel hafızasına korku yerleştirilmeye çalışılıyor.

“Bizler görmesek de onların var olduğuna inanırız” derler… Görmediğiniz bir varlığı nasıl resmedebilirsiniz?

Diyanet İşleri Başkanlığının ilköğretim ve Lise öğrencileri için Milli Eğitim Bakanlığına yarıyıl tatilinde 10 günlük ‘ümre gezisi’ yapılması ile ilgili yazı 81 ildeki bütün okullara gönderiliyor. Henüz kendi iradesiyle karar veremeyecek olan küçücük çocukları böyle bir yönlendirme eğitimin dinselleştiğinin açık bir kanıtı. Çocuklar arasında din üzerinden manevi çatışmayı da başlatmanın başka bir yöntemi. Ben hacıyım! Sen değilsin! Gibi…

ALO 147: Öğretmeni ihbar hattı ve öğretmen performans sistemi ile öğretmenler kuşatılmak isteniyor. Hangi ülkede öğretmenle- öğrencisini birbirine yabancılaştıran bir sistem var…

Öğretmen İnançtır, İlkedir, Cumhuriyettir!

Öğretmen şimdi, öğrenci ve veli tarafından denetlenecek!

Performans uygulaması ise ayrı bir baskı aracı...

Okulda kıyafet serbestliği ile türbanın yolu açılıyor.

Kıyafet serbestliği; Kamuoyu araştırmalarına dayalı olarak atılan bir adımmış!

Öğrencinin kimliğini ve aidiyetini yok etmektir.

Tertip – düzen – intizamı bozmaktır…

Oysaki biz;

Hiyerarşik bir toplum isek,

Sosyal adaletin sağlanamadığı bir ülkede yaşıyor isek,

Türkiye gelir adaletinin olmadığı bir ülke ise,

Okullarda çok farklı gelir gurubundan öğrenci bir arada bulunuyor ise,

Okul üniforması zenginliği veya fakirliği bir nebze saklıyor ise,

Arı kovanına çomak sokmak niye?

İstenen “Ben yaptım, oldu” demek ise!

Kimin diktatör olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor…

Eğitim niteliksiz hale geliyor, bilimsel ve laik sistem yıpratılarak, itaatkâr bir toplum-nesil yaratılmaya çalışılıyor.

Eğitim sistemi allak bullak edilerek, öğretmen ve öğrenciler otoriter rejimin kölesi haline getiriliyor.

Eğitim-Sen 125 bin eğitim emekçisi öğretmenin sendikası olarak tepki gösteriyor ve diyor ki;

“Eşofmanla Okuldayız! 5 Aralık sivil itaatsizlik günüdür…”

Aklıma Yılmaz Güneyin bir sözü geliyor; “Herkesin yüreğine insanca yaşamın ateşi düşecektir bir gün. İşte o zaman yangın büyüyecek, önü alınmaz olacaktır.”

İnsanca, demokratik ve laik bir yaşam için yanalım…