Yukarı
     SON DAKİKA     

Karaburun’da yangın alarmı

1

Sinan Kara

Toplumsal Çöküntü

24 Mart, 2010

12 Eylül darbesinin ülkemiz halkına armağan ettiği, tartışmayan, tahammül gösteremeyen, demokrasiyi hazmedemeyen ve sınıf bilincini yitirmiş toplum modelinin en tipik örneklerini yaşıyor durumuna geldik, getirildik.
Önceki gün servis edilen ve bir çok gazetede, haber portalında çıkan bir habere takılı kaldım.
Haberde,
Başlarını Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın eşi Asiye Dilipak’ın çektiği “türban”lı grup, bir başkasının özgürlük alanına giriyor, yasaklanma getirilmesi talebini, yüksek sesle dile getiriyordu.
Eşcinselliğin bir tercih olarak gösterilmesine karşı çıkan bu grup, bu durumu “sapkınlık” başlığı altında ele alıp, bu tür durumlara müsamaha gösterilemeyeceği açıklamasını yapıyordu.
Oysa bunlar, İnsanların doğası itibariyle özgür yaratıldığını unutacak kadar antidemokratik bir istem içerisine girdiklerinin farkında bile değillerdi.
Bu arada,
Tırnak içerisinde özellikle “türbanlı” dedim.
Çünkü bu grup ve benzeri gruplar daha düne kadar İstanbul’un bu meydanı senin diğer meydanı benim diyerek “Türbana Özgürlük” çığlıkları atanlardan başkası değildi.
Tuhaf bir çelişki değil mi?
Kendisi için özgürlük isteyenler, başkasının özgürlük alanına ne kadar da rahat girebiliyor. Güya yasakların karşısında olduklarını belirtiyorlardı, ama söz konusu başkaları olunca nasıl da yasakçı gömleğini birdenbire üzerlerine giyiveriyorlar!
Yazının başlığını “Toplumsal Çöküntü” olarak yazdım.
Bu çöküntünün temeline dinamit koyanların muhafazakar ve sağ orijinli düşünceler olduğu gerçeğini unutmamak lazım. Ki, derin araştırmalara giriştiğimizde, bu tespiti “tarihi belgeler” zaten yeterince önümüze koyuyor.
12 Eylül darbesinin hemen ardından “özgürlük isteriz” çığlıklarıyla palazlanan ve bugün başkalarının özgürlüklerine yasaklar koyan bu düşünceleri, o günlerde bazılarımız demokrasi anlayışı çerçevesinde değerlendirdik.
Oysa bugün onlar bunu yapmıyor…
Bu saatten sonra bizim gibi düşünenler ne yapmalıdır diye kendi kendimize sorarsak, elbette ki  buna cevabım; inadına demokrasi, inadına özgürlük dayatması derim.
Çünkü başkalarıyla aynı noktaya gelmek, aslında senin de ondan farkının olmadığı gerçeğini ortaya koyar.
İşte “Irkçı”lık denilen illet, bu noktadan sonra başlar…
Ve güzel bir söz:
Hiç kimsenin benim haklarım ve özgürlüklerim üzerinde; benim de başkalarının özgürlükleri üzerinde hakkım yoktur. Richard Owerton
E-Posta : gazeteci@sinankara.com



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Işıl Reçber ile Rüştü Reçber'den 28. Yıl Pozu

Bir dönem futbol dünyasının en gözde çiftlerinden Işıl Reçber ile Rüştü Reçber, evliliklerinin 28'inci yıl dönümünü kutladı. Işıl Reçber, sosyal medyadan paylaştığı fotoğraflarla eşine aş...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Akciğer kanseri neden hâlâ bu kadar ölümcül?

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Cengiz Şen, akciğer kanserinin her yıl yaklaşık 2 milyon kişinin ölümüne yol açtığını belirterek erken teşhisin önemine dikkat çekti. Dr. Şen, özellikle sigara içenlerin düzenli akciğer kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini vurguladı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR