
Onlarsız da yaşayabileceğiniz 7 organ
İnsan vücudu inanılmaz derecede esnektir. Yarım litre kan bağışı yaptığınızda, yaklaşık 3.5 trilyon kırmızı kan hücresi kaybedersiniz ancak vücudunuz hızlı bir şekilde yenilerini üretir. Yaşamsal organların büyük bölümünü kaybetseniz bile yaşayabilirsiniz
Örneğin, insanlar sadece yarım bir beyinle nispeten normal şekilde yaşayabilirler (Hatta beyninin yüzde 10’u ile yaşayan biri bile var! ). Diğer organlar da yaşamınızı çok fazla etkilemeden bütünüyle çıkarılabilirler. İşte, “hayati olmayan organlardan” bazıları.
Dalak
Bu organ, karnın sol tarafında, kaburgaların altında arkaya doğru duruyor. Çoğunlukla, zarar görmesi sonucunda alınıyor. Kaburgalara yakın durduğu için, karınsal travmaya eğilimli oluyor.
Etrafında kağıt benzeri bir doku kapsülü bulunuyor. Bu doku kolay şekilde yırtılıyor ve zarar görmüş dalaktan kan sızmasına yol açıyor. Eğer teşhis ve tedavi edilmezse, bu durum ölümle sonuçlanıyor.
Dalağın içine baktığınız zaman, dikkate değer iki tane renk bulunduğunu görüyorsunuz. Koyu kırmızı bir renk ve küçük beyaz keseler var. Bunlar organın işlevleriyle bağlantılı.
Kırmızı renk, kırmızı kan hücrelerini depolamak ve geri dönüştürmekle ilgiliyken, beyaz renk ise beyaz hücrelerin ve trombositlerin depolanmasıyla bağlantılı.
Dalağınız olmadan rahatça yaşayabilirsiniz. Bunun sebebi, karaciğerin kırmızı kan hücrelerini ve onların bileşenlerini geri dönüştürmede bir pay sahibi olmasıdır. Benzer şekilde, vücuttaki diğer lenfoid dokular, dalağın bağışıklık işlevine yardımcı oluyorlar.
Mide
Mide, dört temel işlevi yerine getiriyor: besini parçalamak amacıyla daralarak mekanik sindirim, besini kimsayal olarak ayrıştırmaya yardımcı olmak amacıyla asit salgılayarak kimyasal sindirim ve ardından emme ile salgılama.
Mide bazen, kanser veya travmanın bir sonucu olarak ameliyatla alınır. 2012 yılında İngiltereli bir kadın, içinde sıvı nitrojen bulunan bir kokteyli midesine indirdikten sonra midesini aldırmak zorunda kaldı.
Mide çıkarıldığı zaman, cerrahlar yemek borusunu doğrudan ince bağırsağa bağlıyorlar. İnsanlar iyi bir düzelmeyle birlikte, vitamin desteklerinin yanında normal şekilde beslenebiliyorlar.
Üreme organları
Erkek ve kadındaki temel üreme organları, sırasıyla testisler ve yumurtalıklardır. Bu yapılar iki eş parçadan oluşur ve sadece bir tanesi çalışsa bile insanlar hâlâ çocuk sahibi olabilirler.
Biri veya ikisi, genelde kanser sonucunda alınır. Ancak erkeklerde, genelde şiddet, spor veya trafik kazalarının sonucunda gerçekleşen bir travma sebebiyle alınabilir.
Kadınlarda, rahim (uterus) de alınabilir. Bu işlem (rahim ameliyatı) kadınların çocuk sahibi olmasını önler ve ayrıca menopoz öncesi kadınlarda regl döngüsünü durdurur.
Araştırmalar, yumurtalıkları alınan kadınların yaşam beklentisinin azalmadığını öne sürüyor. İlginç şekilde, bazı erkek popülasyonlarında her iki testisin de alınması, yaşam beklentisinde bir artışa yol açabiliyor.
Kalın bağırsak
Kalın bağırsak (veya kolon), yaklaşık 1.8 metre uzunluğunda olan ve dört kısma sahip bir tüptür: Bu kısımlar yükselen, enine, alçalan ve anat olarak isimlendirilir. Başlıca işlevleri, suyu yeniden emmek ve dışkıyı yoğunlaştırarak hazır hale getirmektir.
Kanser veya diğer hastalıklar sonucunda, kalın bağırsağın bir kısmının veya tamamının alınması gerekebilir.
Çoğu insan bu ameliyattan sonra tamamen iyileşir ancak bağırsak alışkanlıklarında bir değişim olduğunu farkederler. Başlangıçta iyileşme sürecine yardımcı olmak için, yumuşak besinlerden oluşan bir beslenme düzeni önerilir.
Safra kesesi
Safra kesesi, kaburgaların hemen altında, karnın üst sağ tarafındaki karaciğerin altında durur. Safra (veya öd) adı verilen bir şey depolar.
Safra, karaciğer tarafından yağları ayrıştırmaya yardımcı olmak için sürekli üretilir fakat sindirimde ihtiyaç duyulmadığı zaman safra kesesinde depolanır.
Bağırsaklar yağ tespit ettiği zaman, safra kesesinin daralmasına yol açan bir hormon salgılanır ve yağı sindirmeye yardımcı olmak için safrayı bağırsaklara gitmeye zorlar. Ancak, safradaki aşırı miktarda kolesterol, safra taşlarının oluşmasına yol açabilir ve bu taşlar, safrayı gezdiren küçük kanalları tıkayabilirler.
Bu durum gerçekleştiği zaman, insanların safra keselerinin alınması gerekebilir. Söz konusu ameliyat, kolesistektomi (safra kesesi ameliyatı) olarak bilinir. İngiltere’de her yıl yaklaşık 70.000 insana bu işlem uygulanmaktadır.
Pek çok insan, herhangi bir belirtiye sebep olmayan safra keselerine sahiptir ancak diğerleri bu kadar şanslı olmayabilir. 2015 yılında Hindistanlı bir kadından 12.000 tane safra kesesi taşı çıkarılmıştı; bu bir dünya rekoruydu.
Apandis
Apandis, kalın ve ince bağırsağın birleşme yerinde bulunan, tek tarafı kapalı, solucan benzeri küçük bir yapıdır.
Başlangıçta, işlevini kaybetmiş bir organ olduğu düşünülmüştü ancak şimdilerde, bağırsaklarda bulunan iyi bakteriler için “ güvenli bir yer ” olabileceğine ve bu bakterilerin ihtiyaç duyulduğu zaman yeniden üremelerine olanak sağladığına inanılıyor.
Apandisin tek tarafı kapalı yapısı sebebiyle, bağırsaklardan gelen şeyler içine girdiği zaman çıkmaları zor olabiliyor ve bu yüzden iltihaplanıyor.
Buna apandis iltihabı (veya apandisit) deniyor. Ağır vakalarda, apandisin ameliyat ile alınması gerekiyor.
Yine de bir uyarı: Apandisiniz alındı diye geri gelemez ve yeniden ağrıya sebep olamaz diye bir durum yok.
Küçük bir apandis parçasının tamamen alınamamış olabildiği bazı vakalar var. Bu durumda apandis yeniden iltihaplanabiliyor ve “kalıntı iltihabına” ( stumpis ) sebep olabiliyor. Apandisi alınan insanlar, hayatlarında hiçbir farklılık hissetmiyorlar.
Böbrekler
Çoğu insanın iki tane böbreği var ancak sadece bir tanesiyle hayatta kalabilirsiniz; hatta hiç olmasa da olur (diyaliz yardımıyla).
Böbreklerin yaptığı şey, su ve elektrolit dengesiyle birlikte asit-baz dengesini de korumak için kanı süzmektir.
Bunu yapmak için, vücudun ihtiyaç duyduğu proteinler, hücreler ve besinler gibi faydalı şeylere dayanarak çeşitli işlemler kullanır ve bir kalbur görevi görür. Daha önemlisi, ihtiyacımız olmayan pek çok şeyin kalburdan geçip böbrekleri idrar şeklinde terk etmesini sağlayarak onlardan kurtulur.
İnsanların bir (veya iki) böbreğini aldırmasının pek çok sebebi vardır: Kalıtımsal koşullar, ilaçlar veya alkolün verdiği zarar ve hatta enfeksiyon.
Eğer birisinin iki böbreği de iflas ederse, bu kişi diyalize bağlanır. Diyaliz iki şekilde olur: Kan süzdürümü (hemodiyaliz) veya karın zarı (periton) diyalizi.
Bunlardan ilkinde, kanı temizlemek için dekstroz (üzüm şekeri) çözeltisi içeren bir makine kullanılırken, diğerinde ise dekstroz çözeltisinin el ile içeri ve dışarı alınmasına olanak sağlamak amacıyla, karna takılan özel bir sonda kullanılır.
Eğer kişi diyalize bağlanırsa, yaşam beklentisi pek çok şeye bağlıdır. Bunların arasında diyaliz türü, cinsiyet, kişinin sahip olabileceği diğer hastalıklar ve yaşı yer alır.
Geçenlerde yapılan araştırmada , 20 yaşında diyalize bağlanan birinin 16-18 yıl yaşaması beklenebilirken, 60’lı yaşlardaki birinin sadece beş yıl yaşayabileceği gösterilmiştir.
The Conversation/popular science
(Gerçekgündem)
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Gençsin ama risk altındasın, bu belirtiye dikkat!
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Onur Yıldırım, hipertansiyonun yalnızca yaşlıları değil, genç bireyleri de tehdit ettiğini vurguladı. 40 yaş altındaki bireylerde hipertansiyon oranının yüzde 9 ila...
Hep yorgun, kızarık gözleriniz mi var?
Kuru göz hastalığı, gözde batma, yanma, kızarıklık ve bulanık görme gibi belirtilerle yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yaygın bir sağlık sorunudur. Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Uğur Tunç...
Sıcak havalarda gazlı içecek tüketmek susuzluğu artırıyor
Sıcak havalarda özellikle bilinçsiz gazlı içecek tüketmenin sağlığı tehlikeye attığını belirten Diyetisyen Mısra Beste Köleoğlu, “Gazlı içeceklerdeki kafein idrar söktürücü etki yapar, bu...
Kemik Erimesi: Kırılgan Yaşlılık
Her 3 kadından 1’i, her 5 erkekten 1’i yaşamı boyunca osteoporoz kaynaklı kırık riskiyle karşı karşıya. Kemikler, yaşla birlikte kütle ve yoğunluk kaybeder. Kalça kırığı sonrası ilk 1 yıl...
Yaz aylarında vücut ısısındaki ani yükseliş ölümcül olabilir
İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Esra Demir, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalıkları olan bireylerin güneş çarpmalarına karşı risk altında olduğunu ve vücut ısısının ani ve kon...
Uyurken ortaya çıkan 2 belirti löseminin ilk sinyali olabilir!
Uykuda yaşanan bazı belirtiler, yalnızca bir yorgunluk ya da geçici rahatsızlık olarak görülse de, bazen ciddi hastalıkların ilk uyarısı olabilir. Uzmanlara göre özellikle yoğun gece terl...
Alzheimer hastalığının ilk belirtisi tatilde ortaya çıkıyor
Tatil genellikle dinlenme, eğlenme ve yenilenme ile ilişkilendirilir. Ancak uzmanlara göre, özellikle Alzheimer ve demansın erken belirtileri tatil dönemlerinde kendini gösterebilir. Alzh...
Her gün acı yiyenler dikkat: Bilimsel olarak kanıtlandı
Acı yiyeceklerin kilo verme üzerindeki potansiyel etkisi, uzmanların ve araştırmacıların dikkatini çekmeye devam ediyor. Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden doktora sonrası araştırmacı D...
Maden suyunu sakın bardağa dökmeyin!
Maden suyunun tüketimi ile ilgili uzmanlardan kritik uyarı geldi. Bardağa dökerek içenler mineralleri yok ediyor. Yemek sonrası sindirime yardımcı olduğu düşünülen maden suyu, yanlış tüke...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Yapım şirketi Kıvanç Tatlıtuğ'la ilgili bombayı patlattı
En son Aile' dizisinde yer alan Kıvanç Tatlıtuğ'un televizyona ne zaman döneceği merak ediliyordu. Tatlıtuğ'un televizyon dizisi projelerine sıcak bakmadığı bilinirken yapım şirketi OGM P...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Gençsin ama risk altındasın, bu belirtiye dikkat!
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Onur Yıldırım, hipertansiyonun yalnızca yaşlıları değil, genç bireyleri de tehdit ettiğini vurguladı. 40 yaş altındaki bireylerde hipertansiyon oranının yüzde 9 ila 22 arasında değiştiğini belirtti. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Onur Yıldırım, hipertansiyon ile ilgili açıklamada bulundu.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.