Yukarı
109277

'İtiraf Ediyorum Beni Yoran İşler Var'

17 Eylül 2014 18:48

Röportaj-Semra ERTÜRK/ Ege'nin Sesi Sohbetleri'ne bu defa Hüseyin Mutlu Akpınar’ı konuk ettik. İlçesinde rekor bir oy oranıyla Belediye Başkanı seçilen deneyimli siyaset adamı Karşıyaka Belediye Başkanı Akpınar bize 'Mutlu Karşıyaka'yı anlattı sorularımıza tüm içtenliğiyle yanıtlar verdi.

İşte o Röportaj :

-Biz sizi yakından tanıyoruz ama adet yerini bulsun, bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz ?

3 Nisan 1969 doğumluyum. Koç burcuyum burçlarla pek ilgim yok ama bana hep söylerler burcunun özelliklerini taşıyorsun diye. Bu dönem Koç burcunun şanslı dönemiymiş. Gerçekten de dedikleri kadar varmış çünkü gittikçe hem başarı grafiğimiz yükseliyor hem de söyledikleri de çıkıyor. Evliyim eşim doktor, Zehra Akpınar. Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi'nde görevli. 2 çocuğumuz var, 17 yaşında Kenan bu sene üniversite sınavlarına hazırlanıyor diğeri 12 yaşında Elif Deniz ilköğretime yeni başlayacak. Yıllardan bu yana da siyasetin içinde yoğrulmuşluğum var. Hep halk için, her zaman bulunduğum kuruma makama katkı sunmak için çalıştım. Koltuktan güç alan değil koltuğa güç veren bir siyasi anlayışa sahip oldum. Uzun yıllar özel sektörde yöneticilik yaptım. Belediye başkanı oldum ama bunu 657'ye tabi devlet memuru zihniyetinde değil özel sektör zihniyetinde yapıyorum. Seçim döneminde de sanıyorum Türkiye'de tek ben ifade ettim, ‘belediyeleri resmi daire algısından çıkartıp o kentin en büyük sivil toplum örgütü algısına dönüştüreceğim’ diye. Bugün de halka o algıyı yansıtarak hizmet etmeye çalışıyorum.

‘Klavye Kahramanları…’

-% 71 oranında rekor oy alarak Başkan seçildiniz. Bu oyda katkınız var mı ? Bu oranın üzerinize ekstra bir sorumluluk yüklediğini hissediyor musunuz ?

 Kesinlikle çünkü halk size güvenip oy veriyor bugün sokakta 10 kişiden 7 kişi bizi tercih etmiş. Türkiye'nin geldiği koşullarda sosyal duyarlılığı en fazla olan ilçelerden bir tanesi de Karşıyaka. Karşıyaka halkının tercih nedenlerinden bir tanesi ülkenin tabi ki bugün ki yaşadığı durum.  Ancak bende CHP'yi temsilen kamuoyuna lanse edildikten sonra halkımızla bütünleştim ve bizi içlerine sindirdiler.  Gönül rahatlığıyla oy atabildiler. Bazı sosyal medya klavyecileri, klavye kahramanları kendilerince bir şeyler yazarken ' kendisinin oyu değil' diye bana eleştiri getiriyorlar ben hiçbir zaman '% 71 oy benim oyum' demedim. O bugün ülkenin gerçeğini gören ve sahip çıkan Cumhuriyet'in temel değerlerine sahip çıkan Karşıyakalı'nın oyu ve bugün ki sisteme karşı bir oydur. Bende temsilcisi olduğum için de tabi ki bu oyu sonuçta ben almış oldum. Bu oy da katkınız var mı derseniz de 'evet katkım var' Karşıyaka seçmeni her önüne gelene de rahatlıkla oy atan bir seçmen değil. Toplumsal refleksini çok çabuk gösteren bir seçmen yapısına sahibiz.

-Fazlaca irdeleyen ve sorgulayan bir seçmen kitleniz var dezavantaj ya da avantaj diyebiliriz, ne dersiniz ?

Kesinlikle. Karşıyaka da bir defa insanlar bir işi yaparken tabiri caizse ' sürü psikolojisi' içinde değil.  Ortak akılda oluşturuyor, irdeliyor ve partinin adayına da bakıyor. O aday ilçeyle örtüşmüş mü örtüşmemiş mi. O ideolojiyi temsil ediyor mu etmiyor mu ya da kendisine onu yakın hissediyor mu hissetmiyor mu? Biz bu seçim döneminde de gerçekten çok iyi bir çalışma performansı gerçekleştirdik. Ben tüm çalışma arkadaşlarıma da bir kez daha teşekkür ediyorum. Ciddi başarı elde ettik.

‘Sırtımı takımıma hiç dönmedim’

-Başarı takım işi sizin için öyle mi ?

Tabi, örgütünüz var çalışma arkadaşlarınız var. Hepsiyle birlikte başarı kazanılıyor. Ben her zaman takım oyunu oynamışımdır. Sporcuydum ben bireysel spor hiç yapmadım. Hep takım sporu yaptım ve futbol oynadığım dönemde de takımda kaleciydim sırtımı takımıma hiç bir zaman dönmedim. Her zaman takımımla taraftarla kucaklaştım sokaktaki insanla siyaset yaptım kucaklaştım ve halkla yürüdüm. Takım oyununda da herkesi dahil eden bir zihniyete sahibim. Ben yaparım anlayışında değil birlikte başarmanın çok daha anlamlı olduğuna inanan biriyim. Böyle düşününce de başarı kendiliğinden geliyor. Biz burada tarihi bir rekora imza attık. Cumhuriyet tarihinin en yüksek oy oranını aldık bu seçimde. İzmir'de ne yazık ki bazı ilçelerde oy oranımız düşerken de anlamlı bir şekilde yükselen ilçe Karşıyaka oldu. Ben tekrar Karşıyaka halkına teşekkür ediyorum b u onuru yaşattıkları için onlara layık olan bir belediye başkanı olarak çalışmaya devam edeceğim.

‘Eşim istesin yine gider Hatay’da otururum’

-Seçimin ertesinde Karşıyaka'da oturmuyor eleştirileriyle karşı karşıya kaldınız. Bir röportajınızda izledim 'bugün eşim istesin yine Hatay'a taşınırım' dediniz. O halde o şehirde yaşamak değil o şehri yaşamak mantığındasınız öyle diyebilir miyiz ?

Biz 'İzmir çukuru ' derler, İzmir çukurunda yaşıyoruz. İzmir'de gün içinde trafik rahat olduğunda Fahrettin Altay'dan Karşıyaka'ya 10 dakikada gelirsiniz. Menemen'e 15-20 dakikada gidersiniz. İzmir bir İstanbul değil. Nerede yaşadığınız değil kendinizi nerede hissettiğiniz, tanımladığınız önemlidir. Ben bu kentte bir il siyaseti yaptım bu dönemlerde benim için Kınık'da aynıydı Karaburun'da aynıydı. Kiraz'da Dikili'de aynıydı. Farklı değil. Karşıyaka farklı bir yer değil ki, ben kendimi Karşıyaka'ya ait hissediyorum. Önemli olan hissetmektir ve bugün belediye başkanı olarak ben bunu yaşıyorum. Ben 24 saatimde Karşıyaka ile yatıyorum kalkıyorum. Nasıl Karşıyaka'yı dünya markası yaparız, Türkiye'de örnek bir kent yaparız onunla uğraşıyorum. Nerede oturduğum çok önemli değil bugün Karşıyaka'da oturuyorum ikametgahım burada evim burada. Evim burada diye ben Konak, Bornova, Buca'yı, Gaziemir, Narlıdere Balçova'yı yaşamayacakmıyım. O gün söylediğim gibi bugün eşim 'hayatım zorlanıyorum, gidip gelmek gerçekten zor oluyor tekrar Hatay'a taşınalım' desin ben gider Hatay'a otururum. Hatay'da oturmak buraya hizmet etmeme, yaşamama, hissetmeme anlamına da gelmez. Bu çok kötü bir durum bunu tartışmamak konuşmamak bile gerekir. O zaman benim bildiğim çok yakın dostlarım var Karşıyakalı Foça'da, Çeşme'de, Güzelbahçe'de hatta ve hatta Profesörler Sitesi'nde villada oturan var ama Karşıyakalı. Kendini Karşıyaka'da hissediyor. Nerede yaşadığınız değil nereye ait hissettiğiniz önemlidir ben kendimi buraya ait hissediyorum.

- İşe bisikletle gelip gidiyordunuz bu hala devam ediyor mu ?

Evet ediyor, ben spor yapmayı çok seviyorum hatta bu sabah yürüyüş yaparken beni 2-3 gün göremeyen yurttaşlarımız 'Başkanım yoktun nerdeydin' diye sesleniyorlar. (Gülüyor )  Yürüyüş yapıyorum sabahları ve bazı günlerde bisikletle gelip gidiyorum ve hoş oluyor çünkü sosyalleşiyor insan.

-Bisikletle size eşlik eden oluyor mu yol arkadaşlarınız oluyor mu ?

Oluyor. Bir gün minibüs şoförü benimle beraber aynı hızda gidiyor ben onu yol arkadaşı olarak görmüşüm kendime hem benimle sohbet ediyor hem ilerliyoruz ama o uyanık yolcu almak için yapıyormuş onu (Gülüyor ) Bazı zaman Ege Üniversitesi'nde bir hocam var profesör doktor kendisi bir hanımefendi, o da kullanıyor bisikleti karşılaştığımız zamanlarda sohbet ediyoruz. Keyifli oluyor hem sağlık açısından hem tasarruf hem çevre açısında çünkü egzoz gazı üretmiyorsunuz. Sağlıklı yaşam açısından önemsiyoruz. Keşke kentler doğru planlanmış olsaydı bisiklet yollarımız olsaydı ve kentte herkes bisikletle gidip gelseydi. Karşıyaka da buna uygun bir kent. Bizimde yeni imar planı çalışmalarımızda kenti yeniden planlama noktasında da bütün detayları da düşünüyoruz.

 - 5 buçuk ayı geride bıraktık belediye başkanlığı nasıl gidiyor peki ?

Gayet güzel gidiyor. 5 buçuk ay içinde çok güzel işler yaptık. İlk yaptığımız işler var. Vatandaşın bekleyip de karşılık gördüğü hizmetler var. Bunu arttırarak devam edeceğiz. Önümüzdeki haftalarda yine bir ilki yapacağız Karşıyaka ve Türkiye'de.

-Nedir o. Hangi alanda olacak bu ilk ?

Şuanda çalışıyoruz. 'Nedir o' nun altını hazırlıyoruz. Sosyal sorumluluk projesi olacak ve yaptığımız gün sadece İzmir'e değil Türkiye'ye örnek bir iş olacak. Park yapılır, şelaleler yapılır, temizlik hizmetleri birgünde hallolur. Bu sene yazın sivri sinek çoktur kara sinek azdır rahatsız eder onlarında önümüzdeki sene önlemini alabilirsiniz ama bazı işler vardır ki kaçırdığınız zaman onu tekrar geriye getirmek çok zordur. İşte biz bunu Karşıyaka'da sağlayıp diğer ilçe ve illerde yaşatabilirsek o zaman önemli bir iş yapmış olacağız. Halkımız için çalışmaya devam ediyoruz.

‘İtiraf ediyorum beni yoran işler var’

-Sizi yoran işler var mı ?

Evet beni yoran işler var itiraf edeyim. Ben sabah 6'da kalkıyorum ve gece 12'ye kadar da tempom devam ediyor. Beni yoran iş cep telefonu trafiği. Çalışmak yormuyor, sokakta gezmek yormuyor, şuanda bulunduğunuz 6. kat yoruyor. Sürekli ziyaret, randevu ve cep telefonuyla görüşme talebi yoruyor. O zaman iş yapmayı kaçırıyoruz.

- Nedir sizden istenen talepler ?

Genelde iş. Ben seçim döneminde de kimseye bir söz vermemiştim çünkü yerel yönetimler hizmet üretme yeri. Tabi ki ihtiyaç anında elemanlar alınacak ama bunu alırken de yetenekli insanları tercih edeceksiniz. Buralar siyasi yerler, buralarda iş yapamaz insanlarla iş yapmaya kalktığınızda başarısız oluyorsunuz.  Karşıyaka Belediyesi'nde yeteri sayıda çalışan arkadaşımız var zaten memnun olduğumuz insanlar var ve çalışıyoruz memnun olmadıklarımızla yollarımızı ayırıyoruz. Biz Burada başarı grafiğini yükseltmek istiyoruz, bugün başkanlık görevi bana verildi yarın genç bir arkadaşıma verilecek. Çocuklarımız gelip burada kent yöneticiliği yapacak. Onlara sistemli bir çalışma ortamı ve belediyeye girdiği zaman tertemiz her şey yerli yerinde ve oturmuş bir belediye bırakalım istiyorum.

‘Herkes bilsin Stad’da kandırmaca var’

 - Gündemi meşgul eden stad Projesiyle ilgili son durum nedir. Sondaj çalışmaları noktasında talepte bulunulduğu yazıldı en son ?

Talepte bulunmuşlar ama onu bizden istemelerine gerek yok. İhalesi olmuş yerin sondajı yapılır birde ihalesi olmuş bitmiş. Projesi olmuş yerin sondajı yapılır proje var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Hiç kimseden bir proje görmedik. Stadyum yapılacak alanda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Karşıyaka Belediyesi'nin alanları var. Kamulaştırma yapılması gerekecek. Şunu da söyleyeyim orası 15 bin kişilik bir stadyum değil 10 bin ya da 11 bin kişilik bir stadyum olarak planlanıyor. Çünkü sığmıyor. Burada da bir kandırmaca var herkes bunu çok iyi bilsin 3 boyutlu çizdikleri  fotoğrafı plan olarak da proje olarak da oturtamıyorlar bile.

-Stad yapılmasına karşı mısınız ?

Ben stad yapımına karşı değilim bunu özellikle belirtiyorum. Hiçbir Karşıyaka sevdalısı benim stadyuma karşı olduğumu söyleyemez. Ben bu kente stadyum yapılmasını istiyorum. Hem de herkesten çok istiyorum.Bütün engellerin önüne geçebilecek çalışmayı yapmaya da hazırım. Ancak kent  yöneticilerinin görevi kenti doğru planlamaktır. Bugünü değil yarınları görebilmektir. Ben bugün Yalı'da yapılacak Karşıyaka Stadı'nın kente hiçbir değer katacağına inanmıyorum. Zaten yoğunluğu olan bölgeyi biz boğuyoruz. Arka tarafta orman fidanlığının yeri var.Orası yıllardan beri bir defa spor alanı.Oranın 1954 yılındaki fotoğrafını gördüm baktım etrafında hiç bir şey yok. Geçenlerde Barcelo'nın açılış maçına gitmiştim orada Nou Camp Stadı'nın aynı 1954 yılındaki fotoğrafına baktım  neredeyse aynı bomboş etrafta tek tük evler var. 1954'de başlayıp orada 1957'de bitirmişler o zaman orada kent yokmuş kent oraya doğru kaymış. Bu tür yatırımlarda kenti dağıtmak gerekir kentte yoğunluğun olduğu yere getirip kenti yönetmek kolay işlerdir. Orada apartmanlar yokken daha etrafı müsaitken yapılsaydı kimsenin sesi çıkmazdı.

-Oysa bir Ali Sami Yen Stadı örneği de var değil mi itiraz ettiğiniz konu üzerine ?

Türkiye'de Ali Sami Yen 1994 yılında yıkılıp yeniden yapılması gündeme geldiğinde o dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan buna izin vermiyor. Şimdi oraya ne yaptılar gökdelen yaptılar peşkeş çekildi o ayrı ama Karşıyaka'ya yapamazlar buradaki alan spor alanı.  Bir imar plan değişikliği gereklidir onun da yapamazlar. Orası stadyum yapılmazsa yine spor alanı olarak kalacak bir yer. Herkes bunu çok iyi bilsin. O alan yine alt yapımızın süper amatörde oynayan takımlarımızın, halkımızın spor yapacağı bir alan olarak düzenlenmeli. Kulübe kalıcı gelir elde etmek içinde orada kapalı spor salonu var oraya bir yüzme havuzu yapılmalı. Stadyumu ise daha ferah bir yere götürmek gerekir. Ulaşım, trafik örneğin bunların hepsi hallolur 20 maç oynayacağız diyor ayda 4 ya da 2 maç oynayacağız deniyor. Mesele trafiği çekmekte değil bir gün çekilir, dayanılır bu duruma fakat kentin dokusunu bozacak işler yapılmamalı. Özellikle stadyum gibi bir hizmet üretiyorsanız bunun lokasyonu çok önemli. Bizim önerdiğimiz yer Örnekköy'de otobandan çıkıp 2 dakika sonra stadyuma gidiyor. Otobandan çıkıyor Mavişehir, Çiğli, Bornova, Konak, Gaziemir'e havaalanına Çeyme'ye nereye gitmek istiyorsa Torbalı'ya ta Selçuk'a kadar gidiyor. Zaten yoğun ve sıkışık bir kentte yaşıyoruz, doğru planlama yapılmamış bir kentteyiz insanların sıkıntı yaşamasının önüne geçmek ve izin vermemek gerekiyor. Ortak akılda birleşen Karşıyaka halkının bir kaç fanatiğin dışında o bölgede stadyum yapılmasına izin vermeyeceklerini düşünüyorum ve doğru bir iş olduğunu da düşünmüyorum açıkçası.

‘Ak Parti sahiplensin ‘biz yaptık’ desin ‘

-Bazı taraftar guruplarıyla Yalı'ya stad yapımına karşı olduğunuz için aranızın açık olduğuna dair söylentiler var, düzelttiniz mi aranızı onlarla, ne diyeceksiniz ?

Hayır, benim hiçbir taraftar gurubuyla bu sebepten aram açık değil kimse aramızı açamaz. Yalı'da stad yapılsın isteyen bağıran hatta sosyal medyada yazan arkadaşlarımız var Çarşı'da karşılaşıyoruz 'Ya Başkan yapma' diyorlar. Ben onlara anlatıyorum 'Çocuklar doğrusu bu 'diyorum. 'O zaman olsun da nereye olursa olsun' diyorlar. Mevzu stadyum yapılması, bunu diyen gurup % 90'dır bu kentte. Orayı ısrarla isteyenler varsa birileri onları 'fişekliyor' diye düşünüyorum. Rantın peşinde onlarla oynuyor diye düşünüyorum. Onlar benim kardeşim arkadaşım yarın hükümet inat etti stadı yaptı diyelim yine gidip o kardeşlerimle maçı gidip seyredeceğiz biz. Yerel yönetici olarak ısrarım alanın doğru yatırım olmadığı, bir kişi gelsin baksın doğru yer desin başımla beraber ama değil. Halka hizmetin ve bu tür işlerin siyaseti olmaz, iktidarıyla muhalefetiyle el ele verip biz bunu yapacağız. Hangi partinin yaptığı da çok önemli değil Karşıyakalı ve Karşıyaka Spor faydalansın Ak Partililer sahiplensin 'Biz yaptık' desin. Ayrıca bir spor adası yaratmak gerekir sadece stadyum değil. Biz Karşıyaka spor kenti olacak demişiz.  Burada hem yelken, hem basketbol, hem yüzmenin diğer branşların kullanabileceği alan olmalı.

‘Sahada kıran kırana saha dışında dostuz’

-Bucaspor'un stadını kullanmak adına uzlaştınız ondan da biraz bahsedelim istiyorum ?

Karşıyaka'nın bir yerde maç yapması gerekiyordu. Düşündük nerede yapabiliriz maçlarımızı. Kulüp Başkanımız kendisi dedi ki 'Bunu yapsak yapsak Buca'da yaparız' Ekonomik boyut da bazı anlaşmazlıklarda vardı. Bunların hepsini aştık. Hiçbir karşılık beklemeden Bucaspor Kulübü'müzde bize kapılarını açtı. Orada geçici süreyle biz maçlarımızı yapacağız. Ben sizlerin aracılığınızla Bucaspor Kulübü Başkanı Hüsnü Kaya'ya ve Başkan Piriştina'ya tekrar teşekkür ediyorum. Zaten Hüsnü Başkan sevecen bir insan o sempatikliği üstünden hiç gitmediği için ikna da oluyor bakıyor 'Evet yani ne yapacak Karşıyaka sokakta mı maç yapacak, olmaz'  dedi. Bir türlü Buca'ya stad yapıldı iyi ki de yapılmış aslında çok uygun olmayan bir alan bile olsa. Şimdi darısı bizim başımıza. Biz Bucaspor ile sahada rakibiz kıran kırana mücadele ediyoruz ama saha dışında dostuz.

‘Babamdan mezarına gidip özür diledim’

-Babanızın uzun soluklu ve ciddi mücadelelerle geçen siyasi yaşamı ve evde babasız yalnız kalan eş ve çocuklar, siz böyle bir dönemde, o ailede yetişen biri olarak belediye başkanlığı görevine talip oldunuz ve çok yoğun bir tempo içindesiniz. Hayıflandığınız o zamanlar şimdi ailenizde söz konusu mu, nedir evde ki durum eşiniz çocuklar bu duruma nasıl bakıyorlar ?

Tabi zorluklar yaşıyoruz. Keşke babam sağ olsaydı yüzüne bir özür borcum var. Geçen gün mezarına gittim ve özür diledim. 'Sen haklıymışsın baba özür dilerim' diye. Bende sonuçta siyasetçi çocuğuydum, babam hep halk için yaşadı ve çalıştı. Bizi hiç ihmal etmedi şefkatini desteğini eksik etmedi ama hep ayrı ayrı büyüdük. Baba oğul değil de arkadaş gibiydik babamla. Gençlik yıllarımda hep şunu söylüyordum 'Bir gün evlenip baba olduğumda babamın yaptığını çocuğuma yapmayacağım' Siyasetin içine girdiğimde yine ayrıydık ama bu kadar değil. Fakat onlar hep destek oldular. 2011 genel seçimleri öncesi çocuklarımdan bir özür diledim. Çok küçük yaşlarda anlamayacaklardı bunu. Birgün 2005-2006 o zaman il yönetimindeyim kızım 2002 doğumlu oğlum 1997 doğumlu, eve gittim eşim 'Salona gir' dedi önce 'Hayırdır' dedim ' Gir sen' dedi. Bir girdim oğlum ve kızım ellerinde pankart, kartona yazmışlar kız tabi o zaman bıcırık çok küçük ' Baba lütfen bizim babamız ol' diye. Sarıldım tabi onlara beni ağlattılar her zaman olduğu gibi. O mutluluk gözyaşıydı çocuklarınla o duyguları yaşamak. O gün anlatamazdım onlara ama 2011'e geldiğimizde artık bazı şeyleri görmeye başlamışlardı.  Ben o gün neden siyaset yaptığımı çocuklarıma anlattım ve onlarda bana ciddi anlamda katkı sunuyorlar. Kızım özellikle haberleri takip edip bana özetini çıkarıyor. Bazı durumlar olduğunda bana müdahale edip 'Bak şöyle yapsan daha iyi olur ' diyor ( Gülüyor )

‘Oğlum kötü kaderimizden çok etkilendi’

-Ben oğlunuz siyasete yönelir diye düşünmüştüm ama kızınız daha ilgili sanırım ?

Yok yok. Biz babamla bir kaderi paylaştık. Kötü bir kaderdi. 1977 yılında babam 32 yaşındayken Ereğli'de belediye başkanı seçildi. 25 gün öncesinde dedem yaşamını yitirdi. Dedem göremedi. Ben aday oldum 14 Mart'da babamı kaybettim 30 Mart'da başkan oldum. Oğlum bu durumdan fazlaca etkilendi ve o biraz daha uzak duruyor siyasetten. Oğluma göre siyaset bir yaşam biçimi bir meslek değil. 'Bende başka iş yaparken siyasetin içinde olacağım ama bunu aday olarak ya da içinde olarak yapmayacağım' diyor. Farklı bir bakış açısı var. Saygı duyuyorum. Eşim zaten alışık benimle evlendiğimde 'Bile bile lades dedi' diyorum ( Gülüyor ) Ama en küçük bir fırsatta biz ailece her zaman beraberiz. Onlar benim en büyük destekçim. Ben eşimin hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Bana yıllardan bu yana ciddi destek olmuştur.

-Siyaset yapan bir adamın hayatında kadın çok önemli bir figür öyle değil mi ?

Açıkçası en önemli figür huzur ve mutluluk. Eğer evinizde huzur ve mutluluk yoksa kadın istediği kadar güçlü ve destek olan biri olsun hiç bir anlamı yok. Biz evimizde bu mutluluk ve huzuru yaşıyoruz, daha bir gün eşim bana 'Neden bunu yaptın, neden gittin, neredesin' diye sormamıştır. Eğer ben yoksam şunu söyler 'Hüseyin bugün yine insanlara faydalı bir iş yapmak için geç kaldı ya da gelmedi' der. Yaşamımızda bir sistem ve düzen var her zaman görüşür birbirimizi haberdar ederiz. Ailemin desteğini hiç bir şekilde inkar edemem. Bu destek bana halka daha fazla hizmet verme de şevk veriyor. Bunun yanında CHP örgütünün de bugünlere gelmemde çok katkısı var. Emeği var. Hepsi birleşince işte başarı geliyor. (Masasının üzerindeki aile fotoğrafını bize çeviriyor ve en büyük destekçilerini bize anlatıyor. Oğlunun çok iyi gitar çaldığını babasından duyuyoruz)

‘Siyasetçinin gözleri doğanın yeşilini görmeli, siyasetçinin gözleri doların yeşilini görmemeli’

-Babanızın siyaset yaptığı o dönem ile bu dönemde yapılan siyaseti karşılaştıracak olursak o dönemdeki dava arkadaşlıklarına, yol arkadaşlıklarına ve bu dönemde gelinen noktaya bakışınız ne olur ?

Sadece siyasette değil sosyal yaşamda da kıyasladığımız zaman arada bir uçurum var. 1980 öncesinde değerler hiyerarşisinde para 7. 8. sıradaydı. İnsan hakları, özgürlükler, demokrasi, dayanışma daha ön sıralardaydı. 1980 sonrası dengesizlik ve sosyal bozulmayla birlikte ters düz oldu değerler hiyerarşisi para ön sıraya geldi. O açıdan kıyaslayacak bir durum yok her şey ortada görünüyor. Fakat yaşam biçimini bizler gibi değiştirmeyen insanlar var. Gerçekten hala o değerler hiyerarşisine sahip çıkan insanlar var. Siyasetçinin görevi de ben kendimde öyle bir misyonu üstleniyorum, 80 öncesindeki değerleri toplumda yeniden kazandırmak için hizmet üretmek ve çalışmak. O süreçler zordu, yaşamak da zordu siyaset yapmakta. O süreci yaşayan içinde olan insanlar şimdi 'Ah Nerede' diyor ama bozan yine siyasetçiler. O sebepledir ki siyaset yapan ve toplumu temsil eden insanların doğru belirlenmesi gerekir. Siyaset yaşam biçimi ve bu yaşam biçimi içinde ahlaklı ve doğru siyasileri ortaya çıkartıp desteklemek gerekiyor. Siyasetçinin gözleri doğanın yeşilini görmeli, siyasetçinin gözleri doların yeşilini görmemeli. Biz CHP olarak bu hassasiyetlere çok değer veren bir partiyiz. Türkiye'de yerel yönetim, sosyal demokrat belediyecilik başarısı dediğiniz zaman bunların bir hikayesi vardır. Bugün yapılan işlerin projelendirilme sürecine bakın ta o 90'lı yıllar 70'li yıllardaki Ali Dinçerler örneğin Aytekin Kotil dönemine ait izler vardır. Bugün onlar yeni projelermiş gibi önümüze çıkarılıyor. Ben kendi adıma şunu söyleyebilirim 'Fazla modernize olamadım, bir eski adamlığım hep vardır' (Gülüyor )

‘Ben jokerim’

- Konak'dan aday adaylığınız vardı, Karşıyaka’dan aday oldunuz. Biraz hayal kuralım istiyorum, hangi ilçe teklif edilseydi Hüseyin Mutlu Akpınar için olamazdı ?

(Gülüyor) Ben Jokerim. Hangi ilçeye gitsem en iyi şekilde temsil ederdim. Kiraz bile olsa olurdu oradaki insanlar kabul ediyorsa beni ( Gülüyor) Biraz evvel de ifade ettim ben İzmir il siyaseti yaptım her ilçede dokunduğum ortak kaderi paylaştığım insanlar var. Bu kenti iyi tanıyorum ve okuduğunu anlayan bir insan olarak da ben her yerde hizmet ederdim. Benim için olmaz diye bir yer yoktu. Tabi ki siyasette insanın bazı işler vardır 'Aklına değil başına gelir' benim başıma geldi. Bu işi elimden geldiğince layıkıyla yapmaya çalışıyorum kaldı ki bu vatandaşla ve yaptığımız işle de görünüyor.

‘Dinlesinler özel yaşama müdahale etmeden yalnız’

-Geçtiğimiz günler makam odanızda 'Böcek' vakası yaşadınız ve onu itinayla muhafaza edeceğim dediniz. 'Böcek'i hala muhafaza ediyor musunuz ?

(Çekmecesinden 'böcek'i çıkarıyor, gösteriyor ve gülüyor) İşte. Bir şey yok bunda nereden çıktı kim koydu bilemiyorum. İl Emniyet Müdürü'müze de teşekkür ediyorum aradı 'geçmiş olsun gerekli işlemi yapalım parmak izi falan' dedi. 'Valla o kadar çok dokunduk ki bizim parmak izimiz vardır başka kimsenin yoktur' dedim. ( Gülüyor ) Koyabilirler, dinleyebilirler bu odada ihale pazarlığı yapılmıyor, bu odada evine ekmek götüremeyen bir babanın nasıl ekmek götüreceği konuşuluyor. Aş kaynatamayan ananın nasıl aş kaynatacağı konuşuluyor. Her şeyden önemlisi bu kentte yaşayan çocukların nasıl bir Karşıyaka'da yaşaması gerekiyor onlar konuşuluyor.

‘Nasıl adam gibi belediye başkanlığı yapılır öğrenirler’

Burada onların anlayacağı dilden bir şey konuşulmuyor. Bunu çok iyi bilsinler, dinlesinler özel yaşama müdahale etmeden yalnız.  Eşimle bile konuşurken çekiniyoruz artık. Burada sadece şunu öğrenirler nasıl adam gibi belediye başkanlığı yapılır, nasıl vergiler kamunun kaynakları doğru kullanılır onu öğrenip ders alırlar hiç olmazsa. Biz şeffafız ve denetime açığız. Denetimin bir baskı aracı olarak kullanılmasına karşıyız biz. Ben paylaşmayı seven bir insanım ben halkımla aynı kaderi paylaştım bende belediyelere geldim vergi ödedim, imar planı için gittim imarda kapı kapı gezdim, sosyal hizmetlerde derdime çare aradım oralarda da dolaştım.

-Size pinti denmesine karşılık 'Pinti' değilim ama tasarrufluyum diyorsunuz

Zaten benim bir noter onayım vardır resmi olmasa da. ( Gülüyor ) Pinti derler ama tasarruflu bir adamımdır. O tasarrufu evimde gösterdiğim gibi bu makamda da şu anda gösteriyorum. 'Senin paran mı ya ver gitsin diyenlere de kusura bakma kardeşim veremem vermem '  diyorum. Bu kentin çocuklarına sorumluluğum var onların rıskını kimseye peşkeş çekmem.

'Bu örgütün içinde hiç mi adam yetişmeyecek de kardeşim belediye başkanlığı yapmayacak'

- 7 İl başkanıyla çalışmış CHP'nin en alt kademesinden en üst kademesine kadar görev almış birisiniz. Size Adnan Keskin'in adayı denmesi acımasızlık değil mi? O halde bu parti de  'emekçi' olmak belediye başkanı olmaya yetmiyor mu?

Onu başkasına yakıştırsınlar ben kimsenin adamı olmadım şimdiye kadar. Adnan Keskin beni desteklemiştir ve bu partinin yetiştirdiği çok değerli siyaset adamlarından bir tanesidir. Adnan keskin bana o desteği verdiyse bu benim için büyük bir onur bunu mezara kadar bir onur madalyası olarak da taşırım. Ben belediye başkanı aday adayıyken Adnan Keskin örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcısıydı. Kendisinin örgütün içinde yetişmiş insanlara desteği sonsuz olmuştur. 1995 yılında ben gençlik kolları il başkanıyken Adnan Keskin bu partinin genel sekreteriydi. O dönemden beri de beni takip eder. Adnan keskin'in böyle bir huyu vardır bilmeyenlere de duyururum yeteneksizleri yetenekli yapmak için uğraşmaz yeteneksizse desteklemez. Bende bir şey görmemiş olsaydı Adnan Keskin beni desteklemezdi. Benim adaylığım değişme noktasına veya da başka noktalara gittiğinde Adnan Keskin sadece şunu demiştir ' Bu örgütün içinde hiç mi adam yetişmeyecek de kardeşim belediye başkanlığı yapmayacak'.  Kötü mü demiş hiç mi yetişmeyecek eee yetişmiş! ben yıllarımı verdim. Ben tepeden inmedim babamın adıyla da gelmedim buraya. Öyle olsaydı Konya'nın Ereğli ilçesinde başkan olurdum. Ben buraya kimsenin torpiliyle gelmedim tırnaklarımla kazıya kazıya alın terimle geldim.

‘ Tek adam benim ‘

( Masaya yumruğunu vuruyor ) Bu kentte yaşayan tüm insanların katkısı vardır bu anlamda üzerimde. Adnan Keskin bunu taçlandırmıştır, teşekkür ediyorum. Örgütte teşekkür ediyor ona örgütte hiç yapılmamış işler yapıldı. Bugün rol modeliz. Partinin gençlik kollarından gelip de her kademesinde çalışıp belediye başkanı olan tek adam benim. İkincisini göstersinler. İlçe gençlik kolunda çalış, il gençlik kolunda çalış başkanlığını yap, ilçe il yönetiminde çalış, kurultay delegelikleri yap..Daha ne yapacağım. ( Elini masaya vuruyor )Bana işin ne diye soranlar var biliyor musunuz o klavyeciler. Benim işim gücüm bu halka hizmet etmek oldu kardeşim. Ben sosyal demokrasi ideolojisiyle yoğrulmuş bir adamım. Bana hiç kimse çıkıp da 'buna açıktan bu maaşı verdik' diyemez, 'hırsızlık yaptı' da diyemez.

‘O işler benim onur madalyamdır’

Şimdi 'o ne iş yapıyor bir sorun' diyenlere soruyorum bende azcık bari utansaydınız da kapımızı çalsaydınız 'sen ne iş yapıyorsun kardeşim' diye, hiç kimse sormadı hiç kimseye ben de diz çökmedim. Oturdum yoğurtlu bakla yedik aylarca ama çıktım sokakta yine mücadeleyi verdim. Benim onur madalyamdır o işler. Sumaklı soğanı da yedim ben ekmeğin arasına koyup yumurtayı haşlayıp yedim. Onları görmezsin sen o sebeple bu makamlar gelip geçicidir. O günleri yaşayıp bu makamlara gelirsen o zaman anlamlı olur. Ben o soğan ekmek yiyen insanların belediye başkanıyım.

-Karşıyaka Belediye eski Başkanı Cevat Durak ile aranızda bir gerginlik var mı ? 

Hayır yok Cevap Durak benim siyaset arkadaşım CHP'ye girdiğimden beri tanıyıp bildiğim biri. O da yıllarca il ve ilçe örgütlerinde mücadele vermiş 2004 yılında da bunu taçlandırmış bir insan. 2 dönem  Karşıyakamıza hizmet vermiş bir belediye başkanımız. Bu dönem tercih edilmedi siyasette bunlar olağan şeyler. Yarın aynı şey benim başıma da gelecek önemli olan saygınlığı yitirmemektir.Sahip çıkma duygusunu her zaman ortaya koymalıyız. Benim kimseyle sorunum olamaz bunu kaşımaya çalışanlar varsa da boşa kürek çekerler. Ben Cevat Durak'ın da aynı şeyi düşündüğünü biliyorum.

-Kadronuzu çeşitli transferlerle oluşturdunuz. Tamamladınız sanıyorum kadronuzu ?

Ben geldim 3. haftada bir kadro değişikliği yaptım sonra da zaten gündemimden düştü bir kaç rutuş daha yaptım ve çalışmamıza devam ediyoruz.

‘Dışarıdan müdahalelere kapalı bir adamım’

- Kadronuzu oluştururken bir belediye başkanı yakınının görev yerinde değişikliğine gittiniz,konuşuldu haberler yapıldı.Neydi yapmak istediğiniz ağzınızdan duyalım istiyoruz ne  söyleyeceksiniz ?

Bunu doğru algılamayan varsa kendi bileceği iş, sonuçta ben belediye başkanıyım çalışma arkadaşlarımı belirleme gibi bir hakkım da var. Ben hayatımda hiç yönetilmedim. Hep yönettim dışarıdan müdahalelere kapalı bir adamımdır. Herkes çok iyi bilsin kimsede bu konuda bana müdahale edemez. İzin de vermem hiç umurum değil. Ben çalışacağım sonuçta günahıyla sevabıyla bütün sorumlulukları bana aittir. Çalışmayan olursa çalışmayanla ben de çalışmam. Çalışan, emek veren, ahlaklı kim olursa olsun bana karşı olsun hatta ben çalışırım yeter ki bulunduğu kuruma ve kente faydası olsun. Alınan varsa da kendi hüsnü kuruntusu. Buna da yasalar çerçevesinde yapıyorsunuz durup dururken yapmıyorsunuz.

-'Siyasette iz bırakacağım' dediniz, son olarak nedir peki Karşıyaka hayaliniz ?

‘Siyasette is değil iz bırakacağım’ dedim. Daha konforlu, yaşanabilir, insanların sokakta daha rahat yürüyebildiği bir Karşıyaka hayalim var. Kültür, sanat, turizm ve spor kenti Karşıyaka hayalim var. Bu işte markalaşma hayalim var. İlk akla gelen şehir Karşıyaka dedirtebileceğimiz işleri yapmak istiyorum. Dünya markası bir Karşıyaka olmak istiyorum ve bunu halkımızın desteği ile başaracağımıza da inanıyorum. 

İşte O Röportaj



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Erçetin ile Soyman arasında selfie krizi

Safiye Soyman, geçtiğimiz günlerde Atatürk Havalimanı’nda Candan Erçetin’le karşılaştı. İkilinin arasında tatsız bir olay yaşandı. Ünlü şarkıcı, bu olayı ertesi gün şöyle anlattı:

O oyuncu köye yerleşti

Ünlü oyuncu Aslı Tandoğan, İstanbul'un stresinden uzaklaşmak için İstanbul'a yakın ama dingin bir köy yaşamını seçti. Aslı Tandoğan, All dergisinin ağustos sayısı için objektif karşısına ...


Bakın plajda kim varmış!

Yıllar gelip geçiyor ama o hala bikini giymeye devam ediyor... 58 yaşındaki Sharon Stone, önceki gün bir arkadaşıyla birlikte gittiği plajda tüm dikkatleri üzerinde topladı. Leopar desenl...

İrem Derici gibi olmayın

Şu sıralar hem şarkılarıyla, hem de Selami Şahin’in oğlu Lider Şahin’le yaşadığı aşkla gündemden düşmeyen İrem Derici, kendisini ti’ye alan bir paylaşım yaptı. Geçtiğimiz yıl ‘3 Adam’ adl...


O eski halinden eser yok şimdi!

Ünlü Şarkıcı Hadise, kendisi ve ailesinin işletmecisi olduğu Bodrum'daki plajda bayram eğlenceleri dolu dolu geçerken haftasonu da hız kesmedi. İzlediği şovda Rober Hatemo sahne alırken ü...

Gülşen: Kadınlık onuruma saldırdılar

GÜLŞEN ‘Dan Dan’ şarkısının klibi için RTÜK’ün kanallara verdiği ceza için dün sert bir yanıt kaleme aldı. GÜLŞEN ‘Dan Dan’ şarkısının klibi için RTÜK’ün kanallara verdiği ceza için dün s...


Çocukları Levent Kırca'nın mirasını reddetti

Geçtiğimiz sene vefat eden Levent Kırca’nın Oya Başar’dan olan oğlu Umut Kırca ile kızı Ayşe Kırca, babalarının mirasını reddetmek için dava açtı. Kardeşlerin talebini kabul eden mahkeme,...

Nihat Doğan'dan Özgecan'ın ailesine ziyaret

Özgecan'ın vefatından sonra attığı tweetle dikkat çeken Nihat Doğan, Aslan ailesini ziyaret etti. Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın evine gitmek üzere bindiği minibüsün şoförü tarafın...


Tatilciler Demir Demirkan ile coştu

Demirkan'a konserinde gitarist Levent Candaş da eşlik etti. BODRUM'da bir barda sahne alan rockçı Demir Demirkan, sevilen parçalarıyla hayranlarını coşturdu. Rock müzik şarkıcı ve besteci...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İpek Bilgin'in Kızı da Ünlü Bir Oyuncuymuş!

"Kar Çiçekleri" dizisiyle ekranlara geri dönmeye hazırlanan usta oyuncu İpek Bilgin'in kızı gündem oldu. Bilgin'in, annesi, babası ve halası gibi ünlü bir oyuncu olduğu öğrenilen kızı sos...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Meğer tam bir C vitamini deposuymuş

Harvard Üniversitesi, portakal gibi meyveler yerine daha fazla C vitamini içeren yeşil sebzeleri tüketmesinin faydalı olduğunu savunurken ıspanağın portakaldan daha fazla C vitamini taşıdığını ve bağışıklık sistemi için güçlü bir müttefik olduğunu vurguluyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR