8 Mart anma günüdür!

   Bugün bir yas günüdür, anmadır!

   İş cinayetinde can veren 129 emekçi kadının ayak sesleridir bugün…

   Hüzün günü, farkındalık günüdür!

   Emeğin katledildiği gündür.

   Mücadele günüdür!

   Emekçi ve ezilen kadınlara toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin uygulandığı bir gündür.

   Kocaman yürek taşıyan cesur, mücadeleci, devrimci, emekçi kadınlar için anmadır… 

   8 Mart 1857 yılında 129 kadın işçinin fabrikaya kilitlenerek yakıldığı gündür!

   8 Mart’lar, emekçi kadınların haklarını elde etmek uğruna can verdikleri bir mücadeleyi simgeler.  

   8 Mart’lar kadınların sorunlarını, çözüm önerilerini dile getirme, ayrımcılığa, şiddete karşı çıkma günüdür.

   Türkiye'de  ise, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlanmıştır.

   8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, emek veren, hayatta kalmak için mücadele eden, büyüten, besleyen, üreten kadınların değerini tek güne indirgemek olmamalıdır.

   Bu farkındalık gününde Hürriyet öncülüğünde “Kadın Düşmanı” kelimeleri dilimizden, hayatımızdan kovuyoruz! Düşünce ve diline yansıyan tüm cinsiyetçi kullanımları ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.

   Kadın cinayetlerinin, şiddet ve istismarın her geçen gün arttığı ülkemizde, her gün kadına verilen değer, gösterilen tutum ve davranışlara yönelik toplum  bilinçlendirilmelidir.

   Son yıllarda ne yazık ki şiddet ve karmaşanın git gide arttığı talihsiz bir dönemden geçiyoruz.

   Toplumsal dayatmalara, cinsiyet rollerindeki uçurumlaşan farklılıklara, zorbalıklara, haksızlıklara ve eşitsizliklere çözüm üretemeyen bir sistem var.

   Oysaki kadınlar "Bütün bu yüzyıllar boyunca, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı.

   Toplumum kadın hakları bakımından günümüzde çok iç karartıcı bir noktaya geldiğini görüyor ve yaşıyoruz. Ataerkil gelenekler, masallar, medya, siyaset kadının karşısında rol alarak sürekli şiddet  üretiyor.

   Son zamanlarda artan kadına baskı, istismar, şiddet ve cinayetlere karşı, hem kadınlar hem erkekler olarak dik durmaya, güçlü olmaya, farklılıklarımızla özgürce korkmadan yaşayabilmek adına ses çıkarmaya birlikte durmaya ihtiyacımız var. 

   Bizden sürekli aynı roller bekleniyor. İyi bir anne olmak, iyi bir eş olmak, iyi bir öğrenci olmak. Bunları yapmazsan asi kadın oluyorsun. Kadın olarak işimiz gerçekten çok zor. Bir noktadan sonra erkekleşecek miyiz diye düşünüyorsun.

   Kadın olmanın gücünü, yapıcılığını, yaratıcılığını, şefkatini ve enerjisini tüm hücrelerimizde hissedelim.
   İyi ki kadınız! 
   Sahip olduğumuz kadınlık değerlerine şükredelim.
   8 Martlar bizi daha güçlü bir araya getirsin.
   Haklarımızı savunmak üzere, seslerimizi yükseltelim.
   Kadın gücüne, dayanışmasına sonuna kadar inanalım ve SESSİZ KALMAYALIM!

   Çünkü yaşanan şiddete, tecavüze, tacize, uygulanan psikolojik baskıya sessiz kalmak da şiddettir. Kadına zarar vereni korumak, görmezden gelmek hatta yok saymak da şiddettir.

   Kadınların toplumsal yaşamdaki güçlü seslerini duyuracak, ilham veren hikâyelerimizi daha geniş kitlelere ulaştıracağız ve biz meselemizi güçlü kadınlar ve erkekler el ele, omuz omuza vererek çözeceğiz. Buna mecburuz…

   Kadın yaşarsa insanlık vardır!