Kader kime şikâyet edeyim seni…

Filozof Euripides'in, “Orestes” tragedyasında şöyle bir bölüm var:

Bilgin ihtiyar:“Heyhat! Korkuyorum söyleyeceğim şeylerden.”

Öğrenme aşkıyla dolu Tanrı Oedipus şu yanıtı verir:“Ben de duyacağım şeylerden; ama duymak zorundayım. Kimileri, iflah olmaz kör ve sağır'dır. Bu nedenle kolay kandırılır ve kolay tahrik edilir...

****

Tuzağa düşmek ve düşürülmek!

Kandırıldık mı?

Hayır!..

Kandırılanlar kim?

Kim kör, kim sağır?

Kırılganlıkları, ekonomik krizi, çığ gibi artan işsizliği, halka kesilen ağır faturaların çığlıklarını görmezden ve duymazdan gelenler…

Bizi ziyadesiyle yordunuz!..

Bizi sonu belirsiz maceralara sürükleyerek, çözümsüz yeni sorunlarla baş başa bıraktınız

Hiçbir derdimize deva olmayacak fantezilerle oyaladınız…

Sizi sevebilme ihtimalimizi bile sevemedik!..

****

Biz her şeye rağmen sağduyuluyuz!

Ruh halimiz de yüreğimizdeki memleket sevdası buna müsaade etmez!

Tuzağa da düşmeyiz...

Ne büyük eşitsizlik ve adaletsizliktir ki, kazanarak kaybetmenin üzüntüsü ile anlamsız hale getirilen anları yaşıyoruz..

Biz "tek adam rejimi” istemedik.

Biz klasik politik anlayışın yıkılması için mücadele verdik.

Biz aslında kimseyi dinlemedik.

Çünkü biz boş laflara doymuştuk.

Biz iktisadi krizi aşamayan, terörü önleyemeyen ve otoriterlikte devam edenleri istemedik.

Biz yargı üzerinde gölge, iki dudak arasında kanun istemedik...

Biz Parti-Devlet anlayışını sevmedik!

Devletin işlerine şaibe karışsın istemedik!

Biz demokrasi mücadelesi için varız…

Biz yaratılan tahribatların ağır sonuçlarını çocuklarımız gelecekte yaşasın istemiyoruz.

Biz iç barış ve istikrardan yanayız.

Biz kimliklerimizi, inançlarımızı, mezheplerimizi, ideolojilerimizi kalbimize gömmek ve toplumun bütün kesimleriyle kardeşçe yaşamak istiyoruz.

Biz duygu birliğimizle beraber, özgürlüğün ve ortak aklın değerinde, herkes için yaşanabilir bir ülke haline gelmemizi umut ediyoruz.

%51’lik kıl payı fantezisinde(!) cennetin vaatleri, dini daha ne kadar siyasetin malzemesi yapar? Bilemiyorum!..

Ancak bildiğim artık atı alan Üsküdar’ı da geçemiyor!..

Kaybedilen İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e, Adana’ya, Diyarbakır’a, Mersin’e baktığımızda bizlerin bunca baskıya, tehdide, yalana, kitle iletişim bombardımana rağmen nasıl direndiğimizin ‘Hayırlı’ sonucudur…

Biz bu ülke için henüz son sözü de söylemedik!..

Biz kim miyiz?

Biz sağduyulu %49+’yız…

İhtirastan, egodan ve kibirden, tek kişiden! daha büyüğüz!..

Atatürk'ün ışığını söndürmeyen, bağımsızlık meşalesini taşıyan, daha güçlü, iki kişiden biriyiz!..

Biz büyük “Türkiye Cumhuriyeti’nin Vatandaşlarıyız!”