Yeni Dünya Düzeni…
04 Ağustos, 2016Bu kavram batılı liderlerin, dünyanın efendiliğine soyunan çokuluslu şirket yöneticilerinin, NATO liderlerinin, Birleşmiş Milletler genel sekreterlerinin, ağızlarından düşmüyor. Sık sık yeni dünya düzeninde yeni bir aşamada olduklarını beyan ediyor.
Nedir bu yeni dünya düzeni? Bu düzeni hedefleyenler kimler?
Yeni bir dünya düzeninde Türkiye’nin yeri nerede?
Yeni Dünya Düzeninde; gizli örgütler ve gizli hedefler ve onların planları çerçevesinde ezilen bizler ve emperyal hedeflerin geleceğinde oynanan “Küresel Oyunlar!”
****
Dünya çapında patlayıcı çelişkilerle yüklü, büyük toplumsal ve uluslararası çalkantılar, savaşlar, iç savaşlar ve devrimlerle karakterize olacak yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Bunun bütün işaretleri mevcut. Üstelik burjuvazi de bunun farkında. O nedenle tüm hazırlıklarını yapıyor.
Dünya bir bütün olarak, bir savaş öncesini andıran sinyaller vermektedir.
Kapitalizmin barbar doğası anlaşılması hiç de zor olmayan bir şeydir. Tarihte bütün büyük sorunlar, Hegel’in dediği gibi, savaşla çözülmüştür. Bütün egemen sınıflar temel çıkarları hayati bir tehditle karşı karşıya kaldığında kâğıt üzerindeki anlaşmalara, müzakerelere değil savaşa başvurmuşlardır. Kimileri buna ağlayıp sızlanacak olsa da, bu gerçeğin ta kendisidir.
Yeni Dünya Düzeni, monarşileri yıkmayı ve dini inançları yok etmeyi, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak totaliter bir tek dünya devleti kurmayı planladığı öne sürülen, faaliyeti ya da varlığı tartışılır fakat elde edilen bilgiler tam değerlilik kazanmamış olan bir teoridir…
ABD başkanı Bush, geleceği “Yeni Dünya Düzeni” olarak ifade etmişse de yeni dünya düzeninde, düzen değil düzensizlik hakim olmuştur. Sular durulmamıştır. Daha önce var olan Doğu ve Batı bloğu diye isimlendirilen kutupların oluşturduğu siyasî denge ve bu denge ile gelen soğuk savaş diye isimlendirilen temkinli gerilim, yerini baş döndürücü hızla değişen siyasî mücadele manevralarına ve karmaşaya terk etmiştir.
İşte bu karmaşa ortamında dünyadaki askerî ve ekonomik güç olan devletler çeşitli bölgelerde ve dünya çapında menfaatleri doğrultusunda çetin bir siyasî mücadeleye tutuşmuşlardır.
Devletlerarası siyasî mücadelenin bu bölgelerde yoğunlaşmasının sebebi, taşımakta oldukları stratejik vasıflardır. Bu vasıfları ise; üzerinde bulundukları stratejik maddeler, stratejik noktalar, geçit yerleri, ham madde kaynakları demografik yapılarından kaynaklanır.
İnsanoğluna ne oldu? Bir yükselen tren ve yükselen tehlike olarak karşımızda duran hedonizm insanlık yaşamı içinciddi tehlike boyutlarındadır. Milyonlarca insan sadece yeme-içme eğlence ve cinsel hazzı ön planda tutan, sadece bedensel haz doyumuna ulaşmayı temel yaşam prensibi olarak gören anlayış ve yaşam biçiminin içindedir.
İnsanlar hayata bakışlarının hedonizm/ zevk merkezli olmalarını sağlıyorlar. Böylece insanlar hayatı sadece zevklenmekten ibaret görüyorlar.
Sonra akıllarına değil de zevklerine hitap eden ve oradan onları yönlendiren telkinler ve reklamlar ile insanları birer tüketim çılgınları haline getiriyorlar.
Sonra da çılgınca tüketmek için çılgınca üretiyorlar.
Hedonistler daima zevk ve hazzın peşinde koşarlar ve bunun en iyi yaşama biçimi olduğuna inanırlar. Kişinin istek, zevk ve hazzını, diğer insanları önemsemeden yaşaması gerektiğini savunurlar. Hedonistlerin ortak özellikleri bencillik, büyüklenme, başkalarını kendi çıkarları için hiç acımadan kullanabilme, eleştiri kabul etmeme vb. özelliklerdir.
Tüketim de üretim de insanların ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade salt zevklerini tatmin için olmaktadır.
İnsanların yaşantısına huzur, refah, sağlık, temizlik ve esenlik açısından çok katkıları da yoktur. Bilakis bu tüketim çılgınlığı ve üretim hırsı insan hayatını, sıkıntılı bir yaşama dönüştürüyor. İnsanları üretim ve tüketim dürtülerinin peşinde koşuşturarak stres, depresyon ve çeşitli hastalıkların kıskacında yaşamaktadırlar.
Diğer taraftan üretilen malların çoğunluğu çevreyi kirleten çöplerdir. Öyle ki yeryüzü insanlığın geleceğini tehdit eden çöplüğe dönüştü.
Bu gereksiz üretim çılgınlığı için gereksiz yere enerji tüketilmekte ve bu enerjilerin harcanması ile de çevrede yani atmosferde, toprakta, suda kirlenmeler olmaktadır. Bu kirlenmeler iklim değişikliklerine sebep olacak boyutlara ulaşmıştır.
-Hava kirlenmiştir.
-Toprak kirlenmiştir.
-Su kirlenmiştir.
-Gıda kirlenmiştir.
“Yaşamın özü kirlenmiştir!”
Önümüzdeki günlerin neler getireceğini bilmemiz mümkün değil, ancak tahminde bulunmak çok da zor değil.
Yer altı fosil zenginlikleri tükeniyor!
Fosil yakıtların artık sonuna gelindiğinin altını çizen uzmanlar fosil yakıtlarından enerji temin edemeyecek durumua geleceğiz suyla çalışan motor bulamaz isek!
Enerji darboğazındayız!
Dünya nüfusunun ve sanayinin enerji ihtiyacının artması, fosil yakıt kaynaklarının azalması neticesinde dünyanın bir enerji darboğazına girmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.
Orta doğu eksenli büyük bir savaş içindeyiz…
Yıllardır savaşın hiç eksik olmadığı orta doğu coğrafyasının bu savaş birikimini tüm dünyaya yayması çok zaman almayacak gibi. Şu an gerçekleşmekte olan olaylar bile savaşın ne kadar yakınımızda olduğunun habercisi gibi.
Beklenen depremler!
Rant uğruna kentsel dönüşümler, acil ulaşım yollarının İspark yapılması, toplanma alanlarına AVM yapılması dışında hazırlığımız var mı? Yok, ama beklemeye devam.
Nükleer felaketler!
Yakın geçmişte, Fukuşima ile bir örneğini yaşadığımız nükleer felaketlerin Çernobil benzerini yaşamamız çok da uzun sürecek gibi görünmüyor.
Kıtlık…
Dünya nüfusundaki hızlı artış, su kaynaklarındaki azalma, ekilebilir toprakların imara açılması, sanayileşmenin son sürat devam etmesi gibi faktörler yakın gelecekte insanoğlunun kıtlık felaketi ile karşı karşıya kalacağının habercisi gibi.
Küresel ısınma neticesinde buzulların tamamen erimesi…
Netice olarak deniz birkaç ülkeyi yutunca aklımız başımıza gelecek gibi görünüyor.
Sert iklim değişiklikleri!
Küresel ısınmanın bir başka sonucu da iklimlerdeki ani ve sert değişiklikler. Kışların kış, yazların yaz gibi geçmemesi, ara mevsimlerin ortadan kalkması, 50 dereceleri bulan sıcaklıklar, şehir merkezlerine yağan 50 cm karlar... Buzul çağının habercisi gibi.
Ekonomik krizler…
Yıllardır zaman zaman Amerika'da zaman zaman Avrupa'da zaman zaman da uzak doğu'da kendini gösteren ekonomik krizlerin, bir araya gelip tek bir kriz olarak dünyayı vurması. 1929 Amerikan buhranı gibi bir buhranı tüm dünyaya yaşatması gözlerimizin görebileceği bir olgu olmaktan uzak değil.
Yeni Dünya Düzeni tek bir Dünya devleti hedefli… Rockefeller “modern dünya ve daha mükemmel ve dengeli tek bir dünya devleti ile mümkündür” şeklinde yeni dünya düzenini ifade ediyor!
Bunu gerçekleştirebilmeleri içinde ülkelerin direnme göstermeyen derecede minimalize edilmesi, Milliyetçilikten uzaklaşması, manevi gücünü kaybetmesi, yeni dünya düzenine teslim olması gerekiyor.
Türkiye için var olma sebebimiz Cumhuriyetimizin; global dünyanın merkez ülkesi olma noktasında kalması ve “seküler, modern ve özgürlükçü bir Müslüman demokrasi” ile yoluna devam etmesi konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti kadrolarının bu temelleri daha da sağlamlaştırması gerekiyor.
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti
34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.