Arızalı kafalara mitoloji dersi!

İzmir’de uzun zamandır “Çıplak Heykel” sendromu yaşanıyordu!..

 'Müzisyen' adlı mitolojik ahşap heykele saldırı üstüne saldırı yapılıyordu…

İzmir metro istasyonunda yer alan ahşap çıplak heykelin başına çıplaklığı ve müstehcenliği yüzünden gelmeyen kalmadı!..

Heykel müstehcen olduğu gerekçesiyle önce bezle örtülüp çıplak diye heykele kilit vuruldu ve en son da balyozla kırıldı!..

Arızalı kafalar “Sen sağ ben selamet!” dediler ve Müslümanlığı böylece kurtardılar!

Nietzsche’nin; “Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa bilin ki; en namussuzu o’dur” sözü bu vahim hikayenin özlü sözü oldu!...

Adamlar(!) “İzmirspor metro durağında yer alan çıplak heykel, alenen çocukların cinsel teşhire uğraması sonucunu doğurmakta ve vatandaşlarımızı rahatsız etmektedir” ifadeleri ile olacak ve olması istenilen olayların tahrik edici söz ve davranışında bulunmuştu!

Kur’an’da Musa peygamberin sözü olarak geçen bir ayet var: “İçimizdeki akılsızlar yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım?”

Bu olayı akılsız “arızalı bir kafanın/ kafaların” tepkisi olarak değerlendiriyorum.

Ancak arıza heykelde mi yoksa mitolojiyi/sanatı bilmeyen kafalarda mı?

 Adam/adamlar(!)  ne yapsınlar?

 Mitoloji bilmezler, sanattan anlamazlar!..

Mitolojik figürlerden belli ki hiç anlamıyorlar!..

Onların tek mit’i inandıkları dinleri!..

Nereden bilsinler ki mitolojinin bir din veya bir halkın kültüründe tanrılar, kahramanlar, evren ve insanın yaratılışına dair tüm sözlü ve yazılı efsane birikiminin ve bu efsanelerin doğuşlarını, anlamlarını yorumlayıp, inceleyen ve sınıflandıran çalışmalar bütünü olduğunu…

Nereden bilsinler ki mitolojinin efsanevi olayları ve doğaüstü varlıkları kendine konu olarak seçtiğini!

Nereden bilsinler ki mitolojinin daha çok; tanrıları, kahramanlıkları ve doğaüstü varlıkları kendilerine konu olarak seçtiğini…

Ve birçok Mitolojide konuların; bir ülkenin veya devletin kuruluşu ve açıklanması muhtemel olmayan doğa olaylarından kaynaklandığını…

Genel olarak bir şeyin nasıl yaratıldığı veya nasıl meydana geldiği gibi konuları içerdiğini nereden bilsin bu adam/adamlar!

Adam sanat eserinin ne demek olduğunu nereden bilsin! Sanatı/sanatçıyı hiç öğrenmemiş ki!..

Değer versin, anlasın, saygı duysun!..

Bu sanatsal çalışmaları “Sanatseverler” bilir, değer verir ve emeğe saygı duyar…

Mitolojide Kibele Tanrısı ( Akad Ana Tanrıçası İştar), aynı zamanda toprağın bereketini, verimliliğini temsil eder. Toprağın ürün vermesi, hayvanların yavrulaması, insanların doğurması hep onun sayesindedir.

Bu ülkenin önderlerinin, devlet büyüklerinin, sanatçılarının  heykellerini, büstlerini yakıp, yıkan, taşlayan, mezarlarına saldıran, parçalayan, kendinden olmayanı ucube gören zihniyetlerden Mitolojiyi bilmesini, sanata ve sanatçıya saygı duymasını bekleyemeyiz!..

Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda mitolojik figürler ve toplum ilişkisi karşımıza çıkıyor…

Toplumu oluşturan unsurlardan en önemlisi eğitim ise;

Kendi tarihimizi, kökenimizi, edebiyatımızı bilmezken, hayata olan bakış açılarımız ne ölçüde gelişir, genişler? Bakış açılarına bu yetkinlikteki eserlerle at gözlüğü giydirenler ne gibi bir sorumluluk üstlenebilir? Ülkemin ve toplumumun kaderini sadece yönetenlerin ufku ve kalitesi değil, yönetilenlerin kültür ve eğitim düzeyi de belirler…

Eğitim seviyesi, bir ülkenin her şeyini etkilerken kimse ses çıkarmadığı sürece farklı bir durum da beklenmemelidir. Vahameti olan durum ise toplumun bu çarpık düzen içerisinde yaşamaya artık alışmış olmasıdır.

Ve sanata, spora saygı duyulmadıkça sadece belli bir azınlığın hobisi olarak değil; hayatı güzelleştiren, ona çeki düzen veren hayatın ortasında olmadığımız müddetçe, hikmetli bilgiye ulaşamadığımız sürece gerilemeye devam edeceğiz.

Tıpkı Elmalılı M. Hamdi Yazır dediği gibi; “Hikmetli bilgi, tecrübe ile desteklenmiş ve uygulanabilir özellikler taşıyan ilimdir… Hikmet, ilim ile sanatın birleşmesidir.”

Yaşasın İlim, Sanat ve Sanatçı…

Yunan mitolojisinde Pan (Παν), Hermes'in Arkadya'lı bir periden (Penelopeia, Sose veya Thymbris) doğma oğlu olup çobanların, sürülerin, avcılığın, dağlık ve tenha arazilerin, pastoral müziğin tanrısıdır. Belden aşağısı keçi biçimindedir, ayrıca keçi gibi boynuzları ve kuyruğu vardır.