Kötülük Şeffaflaştı!
09 Nisan, 2016Çocuk istismarı!
Ülkemizde cinsel istismar suçları tavan yapmış durumda…
İstismar mı arttı, yoksa olaylar adalete yansımaya mı başladı?
İstatistiklerin en acı ve çarpıcı tarafı cinsel istismar olaylarının bugüne kadar çok azının adalete ve medyaya yansımış olmasıdır!
Türkiye tahmin edilen çocukluk çağı cinsel istismarında “3 kız çocuğundan biri, 5 erkek çocuğundan biri” şeklinde ürkütücü bir tabloya sahip.
Son 5 yılda ıslah evlerinden ve büyük cezaevlerinin sübyan koğuşlarından adliyeye yansıyan tecavüz vakalarının sayısı ise 250.
Bu ülkede çocuklarımızı her türlü pisliğe ve kötülüğe gömenlerin ortaya çıkması mesul kurumların denetim boşluğu zaafını ortaya çıkarmıştır.
Bu pis işler yapılırken “Koruyucu Devlet” nerede?
Oysaki çocuklarımızın söz konusu olduğu bir yerde akan sular durmalı!
Bizim sularımız nedense hiç durulmuyor…
Türkiye’nin, dünyada çocuk istismarı (özellikle cinsel istismar) sıralamasında üçüncü olması, sadece geçtiğimiz yıl Türkiye genelinde 18 bin çocuğun cinsel istismara uğradığının tespit edilmesi ve son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısının ise 250 bini bulmasıyla ortaya çıkan bu tablo insanın kanını donduruyor.
Son günlerde örnekleri basında daha sık yer bulan çocuk istismarı ve tecavüz konusunda, ilginçtir ki istismar olgularının sıklığı ve dağılımı ile ilgili herhangi bir gerçek veri de yok…
Çocukluk çağında yaşanan istismar ve ihmalin yaygınlığına ilişkin toplumsal tarama çalışmalarının da sayısı az. Olayın belirlenmesinin zorluğu, gizli tutulması ve verilerin kayıt altına alınmasındaki yetersizlikler ise kamuoyuna yansıyan sonuçların gerçeğin çok altında olduğunu gösteriyor.
Hayatının en travmatik olayını yaşamış bir çocuğun dünyasından olaya baktığımızda, empati yapabildiğimizde(!) sapık ruhlular için en ağır cezaları, yaptırımları ve ibretlik caydırıcı önlemleri alabildik mi?
Davranışı yok etmek için sıkı denetim standartlarına sahip miyiz?
Çocukları kötü amaçları için kullanan suçluların takibi cezaevinden çıktıktan sonra da yapılıyor mu?
Çocukları korumaktan sorumlu idari mercilere sahip miyiz?
Çocukların kolaylıkla ulaşabileceği başvuru mekanizmalarımız var mı?
Ebeveyn ve çocuk iletişimi konusunda okullarda eğitim veriyor muyuz?
Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."
Ve buna karşı Çocuk Hakları Sözleşmesiyle önlem alınır!
Alındığı sanılır…
Türk devleti tarafından 1990’da imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1995 yılında ise Bakanlar Kurulu'nca onaylanarak yürürlüğe girdi. 54 maddesi bulunan bu sözleşmenin 19. maddesi çocuğun şiddetten korunma hakkı ile ilgilidir…
T.C Anayasası ve Medeni kanun olmak üzere yasal düzenlemelerde çocuğun yüksek yararının gözetildiği görülmektedir. Anayasamızın 61.maddesinde çocukların korunması ile ilgili olarak, çocukların korunması anayasal bir hak olarak tanınmıştır!
Hak da Hukuk da uygulandığı sürece vardır…
Uygulama yoksa kağıt üzerindeki kurallar için Dünyada ve Türkiye'de çocuk istismarı ve ihmaline yanıt verme noktasında ulusal bir program geliştirilmediği sürece istismar ya da ihmale maruz kalmış/kalacak çocuk sayısı artacaktır.
Türkiye’de ki uygulamaların savcılık, adli tıp ve karakol takip üçgeninden çıkarak, çocuklara destek verici merkez modellerine dönüştürülmesi gerekiyor.
Uzmanlar, çocuk istismarı ve ihmalinin önlenebilmesi için doktor, hemşire, sosyal hizmet uzmanı ve psikolojik danışmanlardan oluşan ekiplerin oluşturulması; konuyla ilgili olan kurumlar arasında gerekli koordinasyon ve işbirliğinin sağlanması; kreş, çocuk bakımevi ve sosyal hizmet kurumlarının geliştirilmesi, kitle iletişim araçlarında konuya daha fazla yer verilerek anne, baba ve çocukların bilgilendirilmesi ve konunun gündemde tutulmasının acil bir gereksinim olduğuna dikkat çekiyor…
“Çocuk ihmal ve istismarındaki risk faktörlerinin, çocuk ihmal ve istismarının yaşanması durumunda yapılması gerekenlerin, uzman ekip ile çalışan merkezlerin, yasal zorunlulukların, önlemek için yapılması gerekenlerin” eğitim programıyla, merkezlerde ve merkeze bağlı köylerde yer alan anaokulu, anasınıfı ve ilkokul öğrencileri, velileri ve öğretmenlerine yönelik çocuk ihmal ve istismarı önleme konusunda farkındalık oluşturmak için gerekli çalışmaların yapılmasıdır.
Bizler gerçek hayatta her türlü insanla bilmeden beraber yaşıyoruz, aynı otobüse biniyor, aynı ortamda yemek yiyoruz.
Sokaktaki veya yakınımızdaki insanların pedafoli hastası mı, suça meyilli bir insan mı olup olmadığını bilmeden aynı ortamlarda bulunuyorsak ve amacımız çocuklarımızı korumaksa; cezaların seviyesini arttırmak ve çocuklarımıza kendilerini korumayı öğretmek zorundayız…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Popüler tedaviyi yaptıran fenomen hayatını kaybetti
34 yaşındaki sosyal medya fenomeni Katie May, boyun ağrıları nedeniyle başvurduğu son dönemlerin popüler yöntemi kayropraktik tedavi sırasında yapılan hatalı bir müdahale sonucu yaşamını ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.