Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Denetçi Vatandaş

12 Mart, 2016

Ben, Sen, O!

“Bizler…”

Hepimiz birer vatandaşız…

Ve bizler; “vatandaşlarının hayatlarını iyileştirmek ve daha iyi bir “Türkiye ve Kentler” yaratmak için çalışan devlet ve yerel yönetimler istiyoruz/istemeliyiz!

Ancak şehirler büyüdükçe, şehir  yönetimi karmaşıklaşmakta, parçalanmakta ve yönetime katılım gibi sosyalleştirici ve vatandaşı geliştirici ortamları tehdit etmektedirler.

Vatandaşın görev ve sorumluluklarını aktifleştirmek, kent yaşamına katkı sağlaması yönünden önemlidir.

Ancak;

Vatandaş yaşadığı kentte değer sahibi mi?

Vatandaş kentinin bir parçası mı?

Vatandaş yaşadığı kenti temsil edebiliyor mu?

Bütün bu sorulara hem vatandaşın yaşadığı kent içindeki davranışları hem de yerel yönetimlerin vatandaşa yönelik hizmet kalitesi yanıt verecektir.

Eğer vatandaş, varlığını kendinden hareketle tanımlayabilen, değer sahibi, politik toplumun gerçek ya da potansiyel üyesi olarak, kişi-bireyi temsil ederse, modern devletin parçası şehir de böylesi bir kişiliğin coğrafi mekânını simgeler.

İnsanın doğasından gelen zaruri ihtiyaç nedeniyle toplu halde yaşıyoruz. Toplu halde yaşamanın bir sonucu olarak zaman içinde işbölümü ve uzmanlaşmanın gerçekleşmesi gerekiyor.

Bireylerin toplu halde yaşamlarını sürdürebilmelerinin yolu birbirileriyle sürekli iletişim halinde bulunmalarından geçmektedir.

Bir diğer ifadeyle topluluk hayatının bireylere huzur verecek biçimde devam edebilmesi sağlıklı iletişim kanallarının oluşturulması yoluyla sağlanabilecektir. Sağlıklı işleyen bir iletişim kanalı vasıtasıyla iletişime katılanlar birbirlerinin ne istediklerini ve ne tür beklentiler içinde olduklarını, bir başka ifadeyle birbirilerinin duygu ve düşüncelerini daha rahat algıladıklarından bunlara uygun davranışlar sergilemeleri de mümkün olacaktır. 
Toplumsal huzur önemlidir. Huzurun tesis edilmesi için de iletişimsel etkinliğin sağlanmasının yanı sıra, vatandaşın da yaşadığı yere katkısı önemlidir.

Kenti yönetenlerden/yönetim sistemlerinden sürekli şikâyet ediyoruz!

Peki, bizler “Vatandaş olarak” yaşadığımız Kentimize/İlçemize/Mahallemize/Sokağımıza/Apartman kapımızın önüne sahip çıkıyor muyuz?

Evimizden sokağa adımlarımızı attığımız andan itibaren vatandaşlık görevlerimizi duyarlılık ve sorumlulukla yerine getiriyor muyuz?

İnsan eliyle bozulan/kirletilen çevrenin sorumlusu sadece devlet ve yerel yönetimler değildir!

Sorumsuz davranışlarınızla yaşadığınız kente zarar verirken, çocuklarınızın da geleceğini düşünmediğinizin sonucuna varıyorum!

“Eeee napalım yani” demek yerine, DENETÇİ VATANDAŞLAR olunuz!

Her hizmeti kurumlardan beklemeyeniz.

 Kurumlar her vatandaşın başına bekçi atayamayacağına göre, önce kendi kendimizin bekçisi/denetçisi olalım.

Yakın çevremizi hoşgörülü yaklaşımlarımızla denetleyebiliriz.

Aldous Huxley: “Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.”der…

Haydi başlayalım!

“DENETÇİ VATANDAŞLAR” olalım…
Hataları, çirkinlikleri, kıyıda köşede kalmış, görülmeyen "İZMİR KENTİNİN SORUNLARINI";
Görelim,
Konulara dikkat çekelim,
Harekete geçelim/geçirelim, 
Hiç bir şahsı, siyasi oluşum ve örgütü hedef almadan, hiçbir kurum, grup veya örgütle duygusal, fikirsel ya da fiziksel ilişki kurmadan, "İZMİR KENTİMİZ" için çaba gösterelim.

İzmir'i seven, yaşadığı yeri yaşanabilir hale getirmek isteyenlerle birlikte denetleyelim.

Yaşanılabilir bir kent için çaba sarf edelim, uğraş verelim.
Sorunların ve çarpıklıkların önüne geçmeleri için ilgili kurumları bilgilendirerek, çözüm bulmalarına ön ayak olalım. Çözüm bulanlara teşekkür/tebrik edelim.

Kentin sorunlarına karşı birer vatandaş olarak duyarlılığımızı arttıralım.
İzmir kentini yönetenlerin kentin sorunları görmelerini fotoğraf ve kaynağı doğru olan bilgi paylaşımlarımızla sağlayalım.
“DENETÇİ VATANDAŞLAR” olarak biz de onlarının sorunlara olan yaklaşımlarını denetlemiş olalım.

Vatandaşı belli ölçüde tatmin eden ve katılıma teşvik eden sürecin esiri olmayalım… Yerel nitelikli mal ve hizmetlere olan pasif bağımlı konumumuzdan çıkarak, vatandaşı aktif katılıma teşvik ederek, yerel mekanizmaların çalışmalarını denetleyerek takip edelim.

Vatandaşlık görevlerimiz; Yasaların getirmiş olduğu kuralları kabul etmek ve bu kurallara uymak, Hak ve sorumluluklar bilinerek ona göre hareket etmek, Vergi vermek, Askere gitme görevini yerine getirmek, Seçme ve seçilme hakkını kullanmak, Kanun ve toplum kurallarını benimsemek ve bu kurallara saygı duymak, Demokrasi, özgürlük ve eşitlik gibi kavramları benimsemek ve bu kavramlara saygı duymak, Her zaman için şiddetten uzak durmak ve toplumda barışı sağlamak, Çıkarcılığa ve ayrımcılığa karşı çıkmak, Diğer bireylere saygı ve sevgiyle yaklaşmak gibi bireyin yerine getirmesi gereken maddelerden ibaret değildir…

Vatandaşlık; “Toplumun düzen içinde devamını sağlayan kuralları uygulamak ve uygulanmasını da sağlatmaktır.”

 *****

https://www.facebook.com/groups/1011089862287612/?fref=ts linkinden, İzmir Kentinin sorunlarının çözümünde çorbada tuzunuz olsun istiyorsanız “Denetçi Vatandaş Grubuna” üye olarak, hemen şimdi başlayınız!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe'nin ardından bir ayrılık iddiası daha

'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakterini canlandıran Sibel Taşçıoğlu'nun diziden ayrılmasıyla büyük üzüntü yaşayan seyirciye bir şok haberi daha... 'Kızılcık Şerbeti'nde 'Pembe' karakter...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Dünyanın en sağlıklı besini seçildi!

Dünya Sağlık Örgütü dünyanın en sağlıklı besini diyerek duyurdu. 100 gramında yalnızca 21 kalori bulunan bu sebze tere. Pestisit gibi toksik maddelerin yaygın kullanımı, sağlığa zarar vermeyen meyve ve sebze bulmayı zorlaştırsa da lif açısından zengin besinlerin tüketimi hala önemini koruyor. Peki, doğru seçim nasıl yapılır?

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR