Şeytan Üçgeni ve Şu çılgın Türkler!

Asker - Siyaset -  Demokrasi
Hükümet hakkında kara propaganda yapılıyor! Dendi…
İktidar aleyhine haberler düzülüyor, dendi…

Liderleri yıpratmayı hedef alan gerçek dışı yayınlar yapılıyor, dendi…

Ve bunlar açılan kapatma davası iddianamesinde de kullanılıyor, dendi…

Dendi amma,  bu arada halkın dönemsel savaşlarına rağmen,  genel seçimlerin yüzde 47’sini engellenemeyen bir sonuçla AKP elde ediyor!

Bu süreçle bir Yargısal darbe girişimi de başlıyor!
Bu iki yıllık süreçte asker, perde arkasında hep başrollerdeydi, deniyor!

Ve birden tarihin akışı değişiyor,

“Artık askere siyasete müdahaleden vazgeçmeli” deniyor…

Türkiye’de bir anda Gazetecisi, Profesörü, Askeri, Kulüp Başkanı, Milletin vekili, Öğrencisi, Genel Kurmay Başkanı terör örgütü kuruyor” deniyor ve tutuklanıyor!

Ya da önüne geleni ortada terör eylemi olmadığı halde terör örgütü kurucusu veya üyesi olarak suçluyorlar.

Türkiye bir anda terörist yatağı haline geliyor.

Ülkenin uluslar arası alandaki görünümüne bakın…

Devletin istihbaratı çökmüş durumda ki birçok göz önündeki kişiler terörist çıkabiliyor!

Türkiye’de bölün ve yok edin anlayışı ile yürütülmeye çalışılan bütünleşmeden uzaklaşan bir şeytan üçgenine dayalı ideolojik sistem kurgulanıyor…

Şu çılgın Türkler bakın neler yapıyor!

Kendini dokunulmaz sananlar ve dokunulanlar! Var mı? Var!

Türkiye insanı 2 guruba ayrıştırılıyor!

Siyaset – Asker – Demokrasi üçlemesi içinde siyasete yakın olan - bazı asker rütbeliler!- nedense siyasi düşüncelerini dile getirmekten yana çılgınlık yapabiliyor!

Kimseden ses yok!

Gelelim İzmir’e,

Dün gece akşam trafiği kâbus gibi… Eve gelene kadar trafik beni ve sanıyorum tüm sürücüler de aynı fikirdedir hepimizi perişan etmeye yetti… İş çıkışı film seyretme sevdam akşam trafiği sayesinde yok oldu. Dün gece herkes yollara düşmüş olağan dışı bir kalabalık insan ve taşıt trafiği şeklinde garip bir durum vardı. Nedenini öğrenmek için Alsancak polis karakolunun önündeki nöbetçi polis memuruna araçtan seslendim. Ne yazık ki polis benden dertli “ bizde zor geldik!” cevabını verebildi.

Ekonomik sıkıntı falan yok dedim! Araç enflasyonu artmış durumda. Cuma akşamı herkes sokaklara, gecelere akmış durumda para harcayacak belli…

Tüketim gecesi mi desem, başka bir şey mi anlayamadım!

Araç trafiği sıkıntısı giderek artarken, yetkililer bu konuya hangi çözümlerle gelmeyi planlıyor?

Altı yıl önce evimin sokağında 3 – 5 araç park halinde iken şu an ben evimin 3 sokak gerisinde ancak park yeri bulabiliyorum. Ayrıca araçlar park etmek yerine sokağa bırakılır halde park ediliyor. Yayalara geçiş hakkı olmadığı gibi, sokaktan geçen araçlara bırakılan dar alanlardan geçmek için cambazlık gerekiyor.

Yarım günümü alan İNOVASYON SEMİNERİ’NDE İzmir için gelişim, değişim ve farklılıklar üzerine hedeflenen konuları, başarı hayat hikâyeleri içine sığdırmaya çalışılan dört  saat süresince, yenileşmenin zihinsel sürecinde İzmir’in ve İzmirlinin yerini sorgulamak zorunda kaldım.

“Bir Türk dünyaya bedel, iki Türk bir Japon etmezsiniz” seminerdeki bir  konuşmacının verdiği örnekten yola çıkarak, İzmirli yatırımcı ve işadamlarının bu cümleye yıllardır ne kadar iyi sadık kaldıklarını da anlamış bulunuyorum…