Demokrasi kılıfı!
07 Ocak, 2012Kimin demokrasisi bu?
Hem demokrat olmaya çalışan hem de -olamayan!- anlayacağınız kafası karışık ve giderek karışan bir toplum olma yolunda ilerliyoruz…
Yaşamımızın her aşamasında karşımıza çıkan, kafa karışıklıklarının bir devlet politikası olarak benimsendiği yıllarda post-modern darbesi dönemi kimleri etkilemedi, kafaları karıştırmadı ki…
Kafa karışıklıkları hala giderek artıyor!
Herkesin yargı önünde hesap verdiği günlerin gelmesine sevinirken – milletvekili dokunulmazlıklarına hala nedense dokunmamış olsalar da-, süper demokratik bir ülke olma yolunda ilerlemenin sinyallerimiydi bunlar?
Yoksa aba altından sopa göstermeye çalışmak mı?
Yoksa bu tutuklamalar tehdidvari bir yaklaşımın sinyalleri mi?
Türkiye’de Demokrasi çığırtkanlığı yapanlara sormak gerekmiyor mu?
Hala, ifade özgürlüğünün sınırları, tutuklamalar ve operasyonlarla, kaba veya ince yöntemlerle sınırlandırılmıyor mu?
Hala, itiraz edenin, muhalefet yapanın, farklı görüşte olanın üzerine abanılmıyor mu?
Hala, Kürt sorunun çözümü güvenlik politikalarına dayatılmıyor mu?
Hala, iddianameler bölük, pörçük ve savunmalar ansiklopedik kitap haline dönüştürülmüyor mu?
Hala, insanlar “başıma bir iş gelir mi?” korkusu ile sessizleşmiyor mu?
Özgürlük ve demokrasinin toplum üzerindeki etkisi; rahatlama, huzur ve eşitlik duygusuna ulaşabildi mi?
Gözdağı vermek, herkesin tutuklanabiliyor olması ve daha neler neler!
“Gelin artık mücadeleyi bırakın, kuzu kuzu teslim olun” demek değil mi?
Türkiye’de demokrasi kime göre işliyor, biçimleniyor?
Eeee, nerde bunun demokrasi kılıfı?
Emre Kongar hocamızın ifade ettiği gibi; “Demokrasilerin, özellikle de “gelişmekte” olan demokrasilerin önünde hem kültürel hem de siyasal ve ideolojik iki tuzak vardır:
Birinci tuzak, "temel hak ve özgürlüklere saygılı olması gereken", yani "azınlıkta kalan düşüncelerin de bir gün çoğunluk haline gelebilmelerine olanak sağlayan, çoğunluk iradesinin" bu özelliğinin göz ardı edilmesi ve dolayısıyla rejimin bir "çoğunluk diktatörlüğüne" dönüşmesi tehlikesidir. Demokrasi kültürünün gelişmediği toplumlarda özellikle temel hak ve özgürlüklerin ihmal edilmesi sonucunda ortaya çıkan ve örnekleri “devlet terörü” uygulamalarında görülebilen olaylardır.
İkinci tuzak ise, demokrasinin temel öğelerinden biri olan "çoğunluk iradesinin" yerine, bir "azınlık iradesinin" konulması isteğinin ve dolayısıyla, "bilim adına", ya da "Allah adına" "doğruları savunduklarını öne süren bir azınlığın" diktatörlüğünü savunan görüşlerin ağırlık kazanmasıdır. Bu tehlikenin örnekleri de genellikle "terörist" nitelik taşıyan eylemlerin ortaya çıkmasında görülür.
Türkiye Cumhuriyeti, endüstrileşme sürecini kaçırmış olan bir imparatorluğun, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı olarak, endüstrileşme süreci sonucunda değil de, yenilmiş ve yıkılarak işgal edilmiş bir devletin topraklarında verilmiş bir "Bağımsızlık Savaşı" yoluyla kurulmuş olduğu için, bu her iki tuzağa da yakalanmış bir "demokrasi kültürü tarihine" sahiptir.” Der.
Demokrasinin önündeki çoğunluk ve azınlık tehditleri demokrasinin bilinç düzeyini etkileyen faktörlerdir. Gelişmekte olan demokrasileri tehdit eden ekonomik yağma sorunu iktidarların iktisat politikaları ve siyaset taraflarını yansıtır. Halkla bütünleşmiş gibi görünerek, toplumsal zenginliklerin yağmalanması yolu hem liderler hem de ulusal ve yerel siyasal kadrolar için siyasetin yozlaşmasına neden oldu. Ve bu durumda “demokrasi kültürünü” etkiledi. Türkiye’de demokrasi kültürü, siyasal yollarla toplumsal ve tarihsel zenginliklerin yağmalanması anlamını kazandı.
Sonuç olarak; Recep Tayyip Erdoğan 2002'de milletvekili dokunamazlığını kaldıracağı sözüyle hükümeti kurdu. Yıllar geçti… Kime dokundu, kime dokunmadı! İşte bu duruma kılıf uydurmaya çalışanlar için “demokrasinin dayanılmaz hafifliği” derim…
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Hayal Köseoğlu meslektaşlarına seslendi: Seks kasediniz varsa...
'Hudutsuz Sevda' isimli dizide 'Damla' karakterini canlandıran oyuncu Hayal Köseoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası yaşananlara sessiz kalan meslektaşlarına seslendi...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Yemekle mutlu oluyorsanız dikkat!
Yeme bağımlılığının fiziksel ve psikolojik etkileri hakkında bilinçli olunması gerektiğine işaret eden Diyetisyen Şevval Işıklı, “Yeme bağımlılığı, tıpkı diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi kişinin hem fiziksel sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabilir hem de bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Profesyonel yardım gerektirebilir” dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.