Koca bir yılın ardından…

Koskoca bir yıl daha geçti. Bugün 2021 yılının son günü ve gecesi, diğer bir deyişle yarın 2022 yılının ilk günü.

Umarım kişisel olarak iyi ve sağlıklı bir yıl geçirmişsinizdir. Ülkemiz nasıl bir yıl geçirdi derseniz valla “rüzgâr gibi geçti” derim.

2021 acayip bir yıl oldu. Yıl, Üniversite sınavında genellikle ilk 500’e giren en zeki gençlerin bulunduğu Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına, öğrenciler girmesin diye kelepçe takılmasıyla başladı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kapısının milletvekilleri ve Ana Muhalefet Partisi Başkanı girmesin diye zincirlenmesiyle bitiyor. Dedim ya, acayip bir yıl oldu.

 Bu acayip yıl yepyeni kavramlar soktu hayatımıza; Kovid, maske, sosyal mesafe, N95, aşı, aşı karşıtlığı, pandemi, kapanma, yarı kapanma, tam kapanma, kapanmama, Türk usulü ‘işsizler, yaşlılar, gençler evde, çalışanlar dışarda’ kapanması, ‘Bize para gönderin, işte IBAN’, yardım etmeden yardım etme uygulamaları…

Tam bunlarla beraber kör-topal da olsa yaşamaya alışıyorken, Merkez Bankası’nın kimin faizi olduğunu anlamadığımız politika faizini düşürmesiyle tepe taklak olan hayatımız.

Aşıyı, salgını, sosyal mesafeyi birden unutarak dolar, euro, sterlin, leva, kambiyo, devalüasyon, zamlar, benzin konuşmaya başladık.

Dövizin yükselmesini; Yeni Çin Modeli, yok hayır Güney Kore Modeli ve Avrupa’nın üretim üssü oluyoruz diyerek alkışladık. Böyle bir şey yoktu tabii, sadece raydan çıkan bir ekonomi vardı. 1, 2 ve 8 rakamlarını yan yana 128 şeklinde kullanmak bile yasaklandı bu ülkede de, halkı kandırmak bir türlü yasaklanmadı.

Meğerse onlar iyi günlerimizmiş. Dövizin bir gecede düşmesiyle birlikte küçük yatırımcı, yani üç beş kuruşunu dövize altına yatıran sıradan vatandaşlar perişan oldu.

20 Aralık 2021 gecesinden sonra fakir daha da fakir, zengin daha da zengin oldu. Bu arada ‘işte asrın liderinin feraseti’ diyerek halay çekenler oldu. Gerçi, ellerindeki son parayı da kaybettiklerini ve o gece bankada parası olanlara hazineden yani halaycıların cebinden faiz ödeneceğini öğrenen halaycılardan bir daha haber alınamadı ama Allah’tan umut kesilmez.

Ülkemizde iyi şeyler de oldu bu arada. Örneğin; “Döviz’in bu kadar hızlı düşmesini ben de anlayamadım ama gözümdeki ışığa iyi bakın” diyen bir Hazine ve Maliye Bakanımız var, ne mutlu bize.

Hazine ve Maliye Bakanı deyince aklıma nedense Bekri Mustafa geldi.

Bekri Mustafa kim mi?

Devir içkinin değil içilmesinin adının bile yasak olduğu IV. Murat zamanı. Aynı devirde Sultanahmet’te civarında yaşayan Bekri Mustafa adında bir zat varmış.  Bekri Mustafa rivayete göre işte bu devrinde sabah akşam çakırkeyf gezen, yasakları takmayan, fıkralarıyla ve sarhoşluğu ile ünlü bir halk kahramanı. Hatta kendisine ‘Sarhoşların Şahı’ ismi takılmış.

Efendim, hikâye şöyle:

Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede, Küçük Ayasofya Camii'nin önünden geçmektedir.

O sırada musalla taşında bir tabut vardır,

Fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur.

Cemaatin, beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu, sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı Hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler.

“Yok, ben hoca değilim” dese de, dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.

Cemaat, onun ölüye ne söylediğini merak eder.

Bekri Mustafa gülerek cevaplar:

“Bu mevtaya dedim ki: Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin. Onlar durumu anlar.”

Ben de geçip giden 2021’e diyorum ki; “Öbür tarafta, senden ülkenin ve ekonomisini halini soran olursa, ‘hep beraber bitkisel (nebati) hayata girdiler’ dersin, onlar anlar.”

Yeni yılda sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle, umudunuzu asla kaybetmeyin,

HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK.

İZMİR, 31 Aralık 2021