PATLICAN VİRÜSÜ
30 Mart, 2020Son Korona virüs gelişmeleri büyük çoğunluğumuzu eve kapattı. Okullar kapandı, seyahatler iptal edildi, 65 yaş üstü vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları kısıtlandı ve tarihimizde belki de ilk defa olarak cemaatle namaz yasaklandı ve çözüm olmayınca Camilerin kapısına kilit vuruldu.
Alınan tüm bu önlemler yerindeydi, eksikti veya geç kalınmıştı diye ayrıca tartışılabilir fakat herkesin uyması gereken önlemlerdi.
Tüm bu önlemlere rağmen, Ankara Beştepe’deki Saray yerleşkesi içinde bulunan camide Diyanet İşleri Başkanı’nın imamlığını yaptığı bir gurup seçkin! ve seçilmiş insan Cuma namazı kılmışlar ve üstelik bunu TV’de naklen yayınlamışlar. Ne diyeyim? Umarım namazı kıldırırken imam Maun Suresi’ni okumuştur.
Büyük âlim, merhum Prof. Yaşar Nuri ÖZTÜRK’ün üstüne kitap (*) yazdığı bu surede yüce Yaratan mealen şöyle buyuruyor (**):
1. Gördün mü o, dini yalan sayanı?
2. İşte odur yetimi itip kakan;
3. Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
4. Vay haline o namaz kılanların/dua edenlerin ki,
5. Namazlarından/dualarından gaflet içindedir onlar!
6. Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
7. Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar.
x x x
Tüm Dünya ve ülkemiz Korona virüs ile uğraşırken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı “Kanal İstanbul” projesine start vererek ilk ihaleyi yaptı. Hem de yangından mal kaçırır gibi. İhale komisyonu yüzlerinde maskeleri, ellerinde eldivenleriyle tam da “La Casa De Papel” (***) oyuncularına benziyorlardı. Tek farkla, ne yazık ki rol yapmıyorlardı.
Sonrasında ne oldu tam bilmiyoruz fakat bir baktık ki, gece yarısı (saat 02.00) yayınlanan CB Kararnamesi ile Ulaştırma Bakanı görevden alınmış ve yerine başka bir Bakan atanmış. Hayırlı olsun!
Yeni atanan Bakan’ın ilk beyanatı da; “… bu görevi bana tevdi eden Cumhurbaşkanımızın güvenine layık olmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız” olmuş.
Böylece tam bakamayan Bakan bakakalmış, bundan sonra yerine daha iyi bakacak olan Bakan bakacakmış. Ne diyeyim, iyi bakmalar.
Bakanların devir teslim törenini izlerken nereden geldiyse aklıma patlıcan hikâyesi geldi:
Hikâye bu ya, Kral bir gün soytarısını çağırmış ve sarayında patlıcanlı yemekler yapılmasını istemiş. Soytarısı da tüm aşçıları toplamış ve patlıcanın nimetlerini sıralamaya başlamış: "Patlıcan şöyle sağlıklıdır, böyle lezzetlidir, böyle iyidir, böyle güzeldir, Kralımız bunun için sizden çok çeşit patlıcan yemeği yapmanızı istiyor."
Hakikaten de tüm aşçılar o günden sonra patlıcan ağırlıklı bir menüyle kralın yemeklerini hazırlamışlar. Bir zaman sonra, Kral soytarısını çağırarak patlıcan yemekten sıkıldığını, patlıcanın zaten bir işe yaramadığını, esasen lezzetli de olmadığını ve artık patlıcan yemek istemediğini buyurmuş.
Soytarı da durur mu? Hemen aşçıları yeniden karşısına çağırıp; bu defa da patlıcanın hiç de sağlıklı olmadığını, hiç de lezzetli olmadığını, bir işe yaramadığını sıralayıp, patlıcan pişirmeyi yasaklamış. Aşçıbaşı şaşırarak: "Ya adam, dün 'Ne kadar lezzetli, ne kadar sağlıklı' diyordun, bugün de, ‘Bu patlıcan ne sağlıklı, ne de lezzetli, bundan sonra patlıcanlı yemek yasak diyorsun, insaf ya hu" demiş.
Bunun üstüne Soytarı, "Arkadaşım kendine gel, ben patlıcanın soytarısı değilim, kralın soytarısıyım. Dolayısıyla, kral ne istiyorsa o çerçevede hareket ediyorum, siz de o doğrultuda hareket ederseniz iyi olur." demiş,
x x x
Korona19 denen bela ilk değil, insanlık tarihi salgın hastalıklarla dolu. Örneğin, yine bu yüzyılda yaşanan (1918-1920) ‘İspanyol Nezlesi’nden çoğunluğu genç ve sağlıklı bireyler olmak üzere Dünya üzerinde yaklaşık 50 (elli) milyon insan ölmüş. Şimdi neredeyse hatırlayanı yok.
O yüzden bugünün tıp bilimine bakarak diyorum ki bu korona denen arkadaş, korno gibi gelse de trampet gibi gitmesi yakındır. Bir süre sonra normal hayatımıza döner, bu günleri hatırlar güleriz. Yani, bu virüsten öyle ya da böyle yakında kurtuluruz kurtulmasına da, hayatımızın ve devletimizin her hücresine bulaşmış olan ve inandığımız tüm değerleri kemiren Patlıcan virüsünden ne zaman ve nasıl kurtuluruz? İşte onu bilemiyorum.
Sağlıkla kalın.
İZMİR, 29 Mart 2020.
(*): ÖZTÜRK Yaşar Nuri, MAUN SURESİ BÖYLE BUYURDU, Yeni Boyut Yayınları.
(**): http://www.kuran.gen.tr/?x=s_
(***): İspanya yapımı, çok seyredilen bir soygun ve suç dizisi.
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Can kaybı?
- Karabağlar İçin Güçlü Aday; Helil KINAY
- İzmir Büyükşehir Belediyesinin az bilinen hizmeti: Şehit Yakınları ve Gaziler Şube Müdürlüğü faaliyetleri
- Cumhuriyet son duraktır…
- Yepisyeni Hükümet, yersen…
- Tarihi İkinci Tur Seçiminin Kaybedenleri-II
- Tarihi İkinci Tur Seçiminin Kazananları, Kaybedenleri…
- Tarihi Seçim’in Kazananları, Kaybedenleri, İkinci Tur ve Ötesi…
- Ördek
- Çocuk
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Çelik: Bacak arama gösterdiğiniz ilgi enteresan
"Neredeyse 1 milyon izlenmiş... İTÜ'de yüksek lisans ve doktora yapmış, 500'den fazla şarkı yazmış ve sunmuş bir sanatçı olarak sanatıma değil bacak arama gösterdiğiniz bu ilgi çok entere...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Asıl büyük kriz eczanelerde patladı: Reçeteyle giden boş dönüyor
İlaç kuruna yapılan zam da işe yaramadı. Eczanelerde kriz derinleşti, depolarda ilaç bulunamıyor. Türkiye genelinde eczacılar, artan maliyetler ve bulunamayan ilaçlar nedeniyle zor günler geçiriyor. Reçetesiyle eczaneye giden vatandaş eli boş dönüyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.