Yazıklar olsun size!

   Yaşantımızda ahde vefa duygusu çok önemlidir. Hele siyaset yapıyorsanız bu duygu bir kat daha fazla önem kazanır. Son zamanlarda siyaseti salt kendi çıkarına dayalı bir işlev olarak görenlerin olduğu bir dönemdeyiz. Bunun en tipik örneğini de İzmir Karabağlar’da yaşadık.

   İzmir’in en büyük projelerinden birisi olan Uzundere Rekreasyon Alanının açılışı dün konserler eşliğinde yapıldı. Açılışa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Meclis Üyeleri ve çok sayıda CHP’li katıldı. Ama bir tek emeği olanlar katılmadı, katılamadı.

   Bu projenin asıl sahibi olan eski Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm ve o dönemin Meclis Üyeleri kendi başlattıkları ve neredeyse bitim aşamasına getirdikleri açılışa ne yazık ki katılamadı.

   Neden mi?

   Çünkü Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu Sıtkı Kürüm’e normal bir protokol davetiyesi gönderiyor. Yani nezaketen de olsa bir telefon açma zahmetinde bile bulunmuyor.

   Tesadüfen eline geçen davetiye sonrasında Belediye sekretaryasını arayan Kürüm gerekli bilgileri aldıktan sonra, bari eski meclis üyelerimize de bir çağrı yapın diye hatırlatmada bulunuyor. Ancak bu da yapılmıyor. Bunun üzerine ne Kürüm ne de eski Meclis Üyeleri o açılışta yerini almıyor, alamıyor.

   Bir başka vefasızlık ise açılış sırasında yaşanıyor.

   Kürsüdeki konuşması sırasında Projenin dününü bugününü anlatan Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan bu projede asıl emeği geçenleri hasıraltı ediyor.

   Aziz Kocaoğlu’nun referansıyla hasbelkader biçimde Başkanlık koltuğuna oturan Muhittin Selvitopu da aynı vefasızlığı gösteriyor. Projeyi kendisine mal eden bir konuşma yapıyor. Geçmişte emeği geçenleri ise yok sayıyor.

   Tüm bu gelişmeleri eski Meclis Üyesi ve Karabağlar’da çok emeği olan Uğur Yelekli’nin paylaşımından öğreniyoruz. Yelekli bu duyarsızlığı haklı biçimde dile getirip sosyal medya sayfasında yazdı.

   Şimdi buradan Başkan olmuş ama vefa duygusundan nasibini alamamış olanlara bir iki kelam edelim.

   Bu davranış o an size bir fayda sağlamış olabilir ama gelecekte mutlaka bir biçimde karşınıza çıkacaktır. Çünkü siyasette bu türden etik dışı davranışların sonu hep hüsran olmuştur. Bugün bir biçimde üzerinde oturduğunuz o koltuklar yarın sizi taşıyamayacak duruma geldiğinde ve bir kağıt mendil gibi köşeye atıldığınızda işte o an “Vefa” diyeceksiniz ama fayda etmeyecek.

   Lakin Vefa’nın sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığı gerçeğiyle de yüzleşmiş olacaksınız.

   Tek kelime ile hem size hem de görgüsüz ve ilkesiz siyasetinize yazıklar olsun!