PKK’ya karşı çıkmak AKP’ye destek olmak demek değildir…

   AKP’liler son günlerde kurnazca bir dil üzerinden algı yaratmaya çalışıyor. Olayı “PKK’ya karşı çıkıyorsan AKP’nin yanındasın” demeye doğru çekmeye çalışıyorlar. Sanki PKK ile mücadele eden tek parti onlarmış gibi bir sürecin içerisine girdiler. Oysa öyle değil. Tam aksine besleyip büyüten ve ittifak yapan da AKP’nin ta kendisidir.

   Evet PKK acımasızca terör eylemleri yapıyor. Kadın, çoluk çocuk demeden Masum insanların içerisinde bomba patlatıyor. Bu cinayetlerin sorumlusu kendileri olduğu gibi bir o kadar da AKP’dir. Bunu ben söylemiyorum, Oslo’dan Dolmabahçe’ye yakın geçmişte bire bir tanık olduğumuz olayları unutmadık.

   Öküz öldü ortaklık bozuldu sürecinin “Seni Başkan yaptırmayacağız!” sloganı ile başladığını da hiç kimse unutmasın.

   AKP’liler şimdi farklı bir hastalığa yakalandı. Kendileri gibi düşünmeyenleri ya “Hain” veya “Terörist” ilan etme hastalığı. Bunun en taze örneklerini İzmir’de yaşıyoruz.

   İl Başkanı Bülent Delican şu aralar DİSK’e takmış durumda. DİSK’e bağlı İZELMAN şirketi güya PKK’lıların yuvası haline gelmiş.

   Sanki bu ülke de güvenlik veya yargı yokmuş gibi Delican hem polisçilik hem de savcılık rolüne soyunmuş. Hepimiz de çok iyi biliyoruz ki bu şirketlere alınan insanların sabıka kaydı verme gibi bir zorunlulukları olduğunu.

   Ama asıl amaç bu değil.

   Delican bir konuşmasında aynen şöyle diyor; “DİSK Sadece PKK ve uzantılarına ev sahipliği yapmakla kalmamış, toplantılarda, etkinliklerde Cumhurbaşkanımızı, bakanlarımızı yuhalamıştır.”

   İşte asıl karın ağrısı bu!

   DİSK’in bağımsız ve özgürlükçü değil, kendilerine biat edebileceği bir sendika olmasını istiyorlar.

   Yukarıda da kısmen vurguladığım o noktaya yine geliyoruz. Hatırlıyorsanız HDP ile AKP arasındaki çatlak ve sonrasında başlayan çatışmalar “Seni Başkan Yaptırmayacağız!” çıkışıyla başladı. AKP’li bir bakan da aynı Delican’ın yaptığını yaparak “Bunlar Cumhurbaşkanımız için seni Başkan yaptırmayacağız dediler ve barış havasını bozdular” demişti.

   Yani bu anlayışa göre mesele PKK veya bir başka terör örgütü değil, muhalefet ettiğiniz ve karşı çıktığınız sürece Hain veya Teröristsinizdir. Çünkü onlara göre en kolay yol ve yöntem budur. Hedef göster ve yok et yöntemi…

   Bülent Delican’a tavsiyem bu tür ucuz ve klasikleşen ayak oyunlarından kaçınıp, partisi için ciddi ve elle tutulur hizmetlere yönelmesidir. Çok sevdikleri Cumhurbaşkanları için üç beş kişiyi bile bir araya getirip organizasyon yapamayan bir İl Başkanı, önce kendi partisi içerisinde neden sevilmediğinin çaresine bakmalı diye düşünüyorum.

   Sözün özü

   AKP’nin PKK’yı bir basamak olarak kullanıp muhalif düşünceyi yok etme çabası, tek adam ve tek parti rejiminin bir parçasıdır. Böyle bir oyuna muhalifler gelmemeli. Bir taraftan PKK’ya karşı çıkarken, diğer taraftan 14 yıldır bu coğrafyada yaşanan yolsuzluklar, haksızlıklar, hukuksuzluklar, çevre katliamları, iş cinayetleri, evleri boşaltılan ve zorla göç ettirilen insanlar ile birlikte terörün bu derece azmasının öteki müsebbibi olan AKP unutulmamalıdır…