Denize düşen Binali’ye sarılır…

   1 Kasım seçimlerine doğru gidiyoruz.  Ülkenin gidişatı konusundaki kaygıların yükseldiğini görmemek mümkün değil. Tek başına iktidar olmadığı için ülkeyi kaosa sürükleyenlerin dışında herkesin farklı anlamlarda önemli endişelerini konuştuğunuzda hemen anlamanız mümkün.

   Terörü yeniden ülkenin bir numaralı sorunu haline getirenler, ekonomideki kötü gidişi de artık durduramıyorlar. Döviz her gün yeni bir rekor kırıyor. Düşük gelir gruplarının durumunu kurtaracak önlemleri almak bir yana, bu kez ülkedeki işadamının da kaygılarını tavan yaptıracak bir ekonomik ortama sürükleniyoruz.

   Mültecilerin insanlık dramı, kapıları sonuna kadar açanların umurunda bile değil. Büyük kentlerde sokaklarda yaz mevsimini geçiren minik çocukların kapıya dayanan sonbahar gecelerinde ve kış soğuklarında ne yapacağını hiç

   AKP’nin “Seçim Hükümeti”nin umurunda olmadığı bir ortamı yaşıyoruz ve onların tek derdi var o da kendilerine gerekli olan bir avuç milletvekiliyle tek başına iktidar olmak. Getirdikleri memur bakanlarla sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar ve toplumun kafasını karıştıran bir savaş ortamını dayatıyorlar.

   AKP’nin tüm anketlerde tek başına iktidar olmak bir yana 7 Haziran’dan daha kötü bir sonuç alacağına herkes inanıyor. İzmir’de her seçimde kafa karıştıran rakamlarda “Proje” edebiyatı yapan Binalı Yıldırım ise “Milli Kurtarıcı” rolünde önümüze sunuldu. Bildiğiniz gibi 35 proje ve ardından yerel seçimlerde binlerce proje ile karşımıza geldi Binali Yıldırım. Ama bu 35 projeden sadece 3 tanesi hayata geçmiş durumda. Konak tünellerini seçim öncesi yarım yamalak açan Binali Yıldırım’a İzmirli’nin soracağı en önemli soru bence şu olmalı:

   “Ankara ve İstanbul’a yaptığınız yatırımlarla İzmir’e yaptığınız yatırımları kıyaslar mısınız?”

   Hükümet İstanbul’da belediyenin yaptığı tüm yatırımları neredeyse üstlenmiş durumda.  İzmir’de ise bırakın belediyeye destek olmayı, köstek olmaya devam ediyorlar.

   Bu ortamda milletvekili adayı yapılanlar, İl Başkanı Bülent Delican ve AKP’lilerin hiçbirisinin kendisine güveni yok. Delican diyor ki; “Seçimin anahtarı Binali Beydir İzmir’de..”

   Orman bakanı Veysel Eroğlu’nu paketleyip gönderenler geçen seçimde de aynı sözleri Eroğlu için sarf ediyorlardı. Şimdi Milletvekili adayı Hüseyin Kocabıyık’a bakıyorsunuz o da kendisine değil, Binali Yıldırım’a güveniyor. İzmirli’nin kendilerini denize dökeceğini anlayanlar Binali Yıldırım’a güvenmeye çalışıyorlar.

   Yıllarca oylarını aldıkları Kürt seçmene her türlü küfrü etmeye başladıktan sonra MHP’nin oylarına salça olmaya çalışanların durumu kötü anlayacağınız.

   Peki kardeşim MHP’ye oy veren veya vermeye hazır olan seçmen size niye inansın. Veya yıllarca oylarını aldığınız Kürt seçmen bu kadar horlamadan sonra sizinle yola niye devam etsin.

   Başlangıçta yoksullar için uygulamaya koyduğunuz uygulamalardan tek tek feragat ederken, emekliye iki maaş ikramiye önerisini elinizin tersiyle iterken, bu kadar emeklinin yaşadığı İzmir’den nasıl oy alacaksınız?

   AKP’nin milletvekili adaylarının tehditkar oy istemlerinin bu kez sandıkta daha büyük ders alacağına inananlardanım. İzmirli’nin özgürlük ruhunu 13 yıldır anlamayanlar, bunu anlamak yerine daha da sertleşiyorlar.

   Yukarıda detaylarına girmediğim birçok sorun ve uygulamalar var. Eğitim, sağlık, hukuk, demokrasi, insan hakları ve onlarca yaşam alanındaki sorunlar. Ülkede eleştirmeyi “Tutuklama” gerekçesi yapanlara Adalet sistemini kendi oyuncağı haline getirenlere geçit vermeyin. Onların havuz medyasına ve oralardan aday yapılanlara sakın inanmayın.

   Onlar yakın tarihte başka siyasetçilerin kuyruklarındaydılar ve onların eyyamcılığını yapıyorlardı. İnanın bu iktidar düştüğünde ilk onları terk edecekler ise aynı şahsiyetler olacak.  Bu nedenle denize düşmeye aday bir partinin kurtuluşu yok. Ülkenin kurtuluşu ise bunların gidişiyle mümkün olacak…

   Not 1: İzmir’de AKP’nin 7 Haziran’daki 1. Bölge listesinde 3. Sırada Cemil Şeboy ve 4 sırada da Hüseyin Kocabıyık vardı. Şimdi Şeboy liste dışı bırakıldı. Yerine Kocabıyık kaydırıldı.  4. Sıraya ise koyduğu,  hemen hemen her dönemde değişik partilerden ismini geçirten veya aday olup kaybeden Necip Kalkan. Bu listenin eskisinden çok daha kötü olduğu yorumları yapılıyor.

   Not 2: Her gün CHP’ye ağız dolusu hakaret eden Havuz Medyası ile kucak kucağa olan bazı CHP’li Belediye Başkanları partilerinin yüzünü yere eğdirmeye devam ediyor. Bayram tatilinde de bunlardan birisi yine Havuz Medyasının yatağına girmişti. CHP’nin bu bütünlükten uzak davranışını izah etmek mümkün olmayabilir. İl Başkanı Bedri Serter gazete okumuyor mu?