Baskılar saldırıya dönüştü...

   Dağlıca’da yaşanan vahim olayla ilgili 24 saat geçmesine karşın netleşmedi. Karakolda kaç askerimiz var, PKK saldırısı nasıl gerçekleşti ve nasıl sonuçlandı. Tüm bunlara ilişkin Başbakan, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanı dahi hiçbir yetkili açıklama yapmadı. Buna ilişkin haberleri yabancı kaynaklardan alıyoruz ve ülke içindeki haber ağlarında ise hangi haberin doğru, hangi haberin yalan olduğunu bir türlü çözemiyoruz. Çünkü, resmi açıklama yapılmıyor. En önemlisi askerlerimizin PKK elinde rehin olduğu haberleri…

   Saldırıdan sonra adeta kilitlendik. Ülkedeki tüm gelişmeler, hayat durdu. Suudiler için “Ulusal Yas” ilan edenler bu olaydan sonra bırakın yas ilan etmeyi, ne olduğunu bile halkına açıklayamıyor.

   Ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sarayını, düzenini, ihtişamını, padişahlığını getirmeye çalışan bir avuç zavallı, “400 Milletvekili bir partiye verilseydi bunlar olmazdı” sözlerini söyleyene değil, bunları yazanlara karşı cihat ilan ediyor. Türkiye’de uzun süredir görülmeyen bir olay oluyor ve Hürriyet Gazetesi’ne saldırı düzenleniyor. Bunu yapanların başında ise bir AKP’li milletvekili var. Kışkırtan, mesaj atan ise eski bir gazeteci ve milletvekili olduktan sonra serveti artan bir saray soytarısı..

   AKP’nin basın üzerindeki ekonomik ve sosyal baskısı şimdi resmen saldırılara dönüşmüş oldu. Bundan sonra muhalif olanlara nasıl bir saldırı gerçekleşir onu da bilemiyoruz.

    Akan kanın sorumlusu

   Kasım ayında yapılacak seçimler öncesi bir anda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başlayan terör tırmandıkça tırmanıyor. Çözüm Süreci adı altında yıllardır bu iktidar tarafından yürütülen görüşmeler ve uzlaşı çabalarını bir yana bırakan başta Recep Tayyip Erdoğan ve AKP, MHP’den daha ağır bir milliyetçi söyleme geçmekle kalmayıp, önüne geleni PKK’lı, hain ilan etmeye başladı.

   Türkiye toplumunun son aylarda üzerinde en çok durduğu konu ise AKP’nin bu coğrafyadan istediği milletvekillerini alamaması. HDP’nin parti olarak seçime girmesiyle hesapları alt üst olan AKP, senaryo üzerine senaryo ile ülkeyi yeniden seçime götürürken, koalisyon seçeneklerinin de hiçbirine yanaşmadı. Yapılacak seçimlerden benzer sonuçlar çıkması halinde ise ne olacağını kestiremiyoruz. Ancak, seçime gidip gidemeyeceğimiz bile tartışmalı hale getiriliyor.

   Şu anda Türkiye’nin genelinde bir tedirginlik var ve bu giderek büyüyor. PKK’nın bu kadar ağır silahları nereden ve nasıl bulduğu da tartışılırken, HDP içerisinde de sesler yükselmeye başladı. Örneğin, HDP’ye açık destek veren Ali Nesin, PKK’nın Türkiye Partisi olma yolundaki HDP’yi yaptıklarıyla sabote edebileceği inancını açıklayanlardan.

   Birçok aydın, gazeteci ise bu olaylardan sorumluların AKP’nin çöküşe geçmesini hazmedemeyenler olduğunu açıkça dile getiriyor. Savaş düğmesine basanların ülkeyi tek başına yönetme inancını taşıyanlar ve ona destek verenler olduğunu kaydediyor.

   12 Eylül’de askeri darbe yapıp, ülkeyi yöneten askerleri bile aratacak düzeyde faşist uygulamalara tanık olduğumuz Türkiye’nin bu günlerini bile arar hale geldi. Eskiden gazeteler basılıyordu, şimdi de basılıyor. O dönemde yazanlar hapse tıkılıyordu, şimdi daha yazmadan hapse tıkılıyorsunuz. Türkiye’nin son dönemdeki durumu, yaşanan katliamlar ve kirli savaşlar, bir dönemin eli kanlı sisteminden daha acımasız hale geldi.

   Bu kaostan ve gerginlikten Türkiye’nin bir an önce kurtulması tek dileğimiz. Ama nasıl? Onu da hep birlikte göreceğiz.

   İzmir’in gündemi Şebnem Bursalı

   Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı’nın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a yaranmak için twitter sayfasından attığı tweet sabırları taşırdı. Yüzlerce yanıtla ağır tepkiler alan Bursalı her zamanki gibi “kör bir iktidar savunucusu” olmayı gazeteciliğe tercih etti.

   Dağlıca’da meydana gelen terör olayını yok hükmünde sayan ve tahrik edici mesaj atan Bursalı öyle görünüyor ki Yeni Asır’ı ve kendisini dibin de dibine çekmeye kararlı…

   İşte Bursalı’nın attığı tweet…