''Yüzük kardeşliği'' bitti
20 Temmuz, 2015Gazeteci-TV programcısı Hasan Tahsin Kocabaş'ın yıllardır belirli güç ve çıkar ilişkilerini anlatırken kullandığı ve benim de çok sevdiğim bir sözdür "Yüzük kardeşliği".. Vurguncuların, fırsatçıların, çıkarcıların birliktelik kurmak istediklerinde hiçbir ilkesel, sosyal ve siyasal birliktelik olmasını umursamadan yaptıkları ittifakları anlatır.
İzmir'de iş dünyasında ve bizim mesleğimizde de bu tür kardeşliklere rastlanır. Mesela CHP'den birisi aday mı olacaktır. Bir bakarsınız bütün sağ unsurlar harekete geçer ve o kişiyi CHP genel merkezinden bazı karanlık ilişkilerle aday yapanlara rastlanabilir. Mason locaları, Rotary Kulüpleri ve son yıllarda hiçbir şekilde örneği olmayan hemşeri dernekleri ve bunların ucube federasyonlarının "Yüzük kardeşliğine" tanık olursunuz..
Gelelim meselemize.. Biliyorsunuz bir süre önce aralarında Şebnem Bursalı, Bülent Zarif, Erol Yaraş, Deniz Sipahi, Hamdi Türkmen, Ünal Ersözlü ve Ufuk Türkyılmaz'ın bulunduğu bir grup gazetecinin ABD'de Fetullah Gülen'in evinde çoraplı, ayakkabısız fotoğraflarına tanık olmuştuk. O fotoğraflarda hangi ilkesel birliktelikle yan yana geldiğini anlamadığımız bir grup İzmirli gazeteci Fetullah Gülen ile çok samimi bir poz verip, mutlu bir birliktelik sergilemişti. Bu fotoğraflar ortaya çıkana kadar o seyahati yapanlardan konu hakkında bir yazı, yorum da yer almamıştı.
AKP iktidarı sonra Fetullah Gülen'i "Terör Örgütü Lideri" ilan ettirene kadar ve öncesinde çok sevimli gelen bu fotoğraf karesindekilerin bazıları çalıştıkları gazetelerinde yan yana durdukları kişi hakkında en acımasız haberleri yaptılar. "Benim ne işim var o evde demeyen" bu kişilerin bazıları şimdi yine büyük ittifaklar yaparken, bazı isimler birbirine girmiş durumda.
Son bir köşe yazısında deneyimli gazeteci Sedat Kaya İzmir'de bir gazeteci çe-tesinin varlığından söz etmiş. Kaya'nın yazısına şöyle bir bakalım:
Bir ülkede at izi, it izine karışırsa..
Hak, hukuk kişilere göre değişirse..
Adalet aramak, genelevde bakire aramaya benzerse..
Orada orman kanunları geçerli olur..
Çeteler kurulur..
Yalan, dolan, talan baştacı olur..
Bir de bu çeteleri sözde gazeteciler kurarsa..
Kalem silah, gazete maske olur..
Uzun dönemdir dillendiriyormuş ama benim kulağıma yeni geldi.
İzmir medyasında da bir çete kurulmuş..
Ama bu Tavacı Recep çetesi gibi iktidarı yalama çetesi değil..
Bu indira gandi çetesi..
Beş altı kişiymiş bunlar..
Bazıları piyon..
Bazıları elebaşı..
Baş köşeleri kapmışlar..
Nerede menfaat var, orada soluklanmışlar..
Siyasilerle, bürokratlarla kol kola girmişler..
Arsa, araba, gayrimenkul, ne varsa parselliyorlarmış..
Doğayı da katlediyorlarmış, imarsız bina da yapıyorlarmış..
Eğitim veriyoruz deyip milyarları götürüyorlarmış..
Üstelik organize işler..
Haftada bir düzenli toplanıyorlarmış..
Kimi övecekler, kimi karalayacaklar birlikte karar veriyorlarmış..
Sonra kalemler silah oluyormuş.,
Yazılar mitralyözden çıkar gibi hedefi tarıyormuş,,
Namuslular vurulurken, namussuzlar baştacı ediliyormuş..
O yüzden başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimler sus pus olmuş..
Korkuyorlarmış..
Ama korkmayanlar da var..
Bugünlerde bazı namuslu gazeteciler bu işin peşine düşmüş..
Yakında isim isim, belge belge yayınlanacakmış..
Ben de merak ediyorum..
Görelim bakalım..
Kimlermiş bu sözde gazeteciler?..
Belgelerde neler var?.
Sedat Kaya'nın uzaktan yazdığı ama bilemediği bazı ayrıntıları da buradan ben yazayım. Elinde belge olduğunu belirten ve bazı haberler yapan gazeteci Ufuk Türkyılmaz ile bu gruptan bazı kişiler işte bu Fetullah Gülen Gezisi'ne birlikte gitmişlerdi. O gün birlikte olmaktan çekinmeyenlerin bugün birbirine karşı verdiği, vereceği mücadele ne kadar inandırıcı olabilir. Tıpkı o gün Fetullah Gülen'e gitmek ile koltuğunu koruyacağını düşünen havuz medyacıları gibi. Ne o inandırıcı olabilir ne de bu.
Doğa katlediliyor, ağaç kesiliyor peki bu nasıl yapılıyor. Elbet kamu kurumlarının izniyle. Büyükşehir Belediyesi'nin vermediği imar iznini AKP Hükümeti (Şehircilik Bakanlığı) veriyor. Ağaç kesimine de AKP'li bakanlığın yetkilileri onay veriyor. Gazeteci de yatırımını çatır çatır yapıyor.
Kimse bunları yazarken adını açıkça yazıp AKP'li kurumlara dokunmayı düşünmüyor. O izinleri veren AKP'li Kültür Bakanlığı'nın Koruma Kurulu üyelerinin kim olduğunu dahi bilmiyoruz. Eskiden olsa o üyeler tek tek sorgulanırdı. Bu da meselenin diğer yüzü. Bunlar bir dönem daha iktidar olursa o bölge 3. Derece SİT olmaktan da çıkarılıp, İstanbul gibi rezidanslar yapılırsa kimse şaşırmasın. 13 yıldır gözlerini ranta dikenlerin acımasızlığı İstanbul ve Ankara'da en vahşi biçimde sürüyor.
Son olarak başka bir notla bu konuyu sonlandırayım. Kendisine ak, pak, berrak ismi veren bazı başka odaklanmalar var. Bu grupların da çok ilkeli davranmadığını biliyorum. Doğayı koruma adı altında başka hesaplaşmalar içindeler. Sedat Kaya'nın tüm bunları iyi analiz etmesi için 30 yıl öncesine dönüp, bu kente geri gelmesi gerekiyor. Yazıdaki ipuçlarını tüm yönleriyle aralamak için buna ihtiyaç var. Diğer türlü yapılan yorumlar ise zaman zaman boşluğa düşebiliyor.
Yalancının mumu !
Dikili'de yeni belediye başkanı ve yönetimini ayakta tutmaya çalışan geçmişte gazetelere attığı yalan-yanlış e- postalarla tanınan bir basın danışmanı var. Dikili'yi tüm dünyaya tanıtan, sosyal demokrat uygulamalarıyla siyaset literatürüne giren efsane belediye başkanı Osman Özgüven'in tırnağı bile olamayacak yetenekteki Belediye Başkanı Mustafa Tosun'un bu danışmanı bizim de kullandığımız bir haber sonrası haberi yapan gazeteci Oben Ulu'yu yalancılıkla suçlayan bir açıklama gönderdi.
Bu aklı o mu kendi kendine verdi, yoksa belediye başkanı mı aklını bu kişiye kullandırdı bilemiyorum. Tamer Topçu denilen bu zatın gönderdiği açıklamada Oben Ulu karalanıyor ve haberin yalan olduğu iddia ediliyor.
Oben'i tanımıyorsanız biraz tanıtayım. Ağabeyi Gökmen Ulu. Şu aralar Sözcü Gazetesi ve Televizyonu'nda çalışıyor. Oben de onun kardeşi. Dikili'de sokaktan kimi çevirirseniz çevirin Oben'i sorun onun hakkında en ufak bir olumsuz söz duyamazsınız. Bir de Buca'ya gidin Tamer Topçu'yu sorun buna karşılık. Sonra ikisini karşılaştırın ve çalıştıkları belediye başkanının kim olduğunun ipucunu bulun.
Benim Mustafa Tosun'a önerim halkın tepkisini görmesi ve bunu "Yalan" diye ilan edenlerin kendisine ne kadar büyük zararlar verdiğini artık anlaması. Bir önceki Belediye Başkanı senin düşmanın değil. Onun sayesinde o koltukta oturduğunu da unutma. Dikili'yi sağdan alıp, sola döndüren sen değilsin. Osman Özgüven'e saygı duymayabilirsin ama yaptıklarına saygı duy ve sürdürülebilir olanları devam ettir.
NOT: Adının önünde Devrimci yazdığı için kimsenin sorgulayamayacağını sanıyorlar. Sorgulamaya devam edeceğiz...
( DİSK içerisinde Patronlaşan sendikacıların dosyasını açıyoruz. Cuma günü bu köşede... )
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
'Kenan İmirzalıoğlu bir yıl boyunca hesabımızı ödedi'
Burcu Binici katıldığı programda gençlik yıllarında yaşadığı bir olayı anlattı. Arkadaşları ile gittiği ünlü bir mekana alınmadığını söyleyen Binici, Kenan İmirzalıoğlu'nun kendilerine sa...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Çörek otunu doğru tüketiyor musunuz?
Araştırmalar, binlerce yıldır şifa kaynağı olan çörek otunun; karaciğer yağlanması, iltihaplı romatizma gibi sağlık sorunlarına iyi geldiğini gösteriyor. Ancak etkilerinden faydalanmak için sadece poğaça, börek gibi hamur işleriyle tüketmek yetmiyor… Ölçüsünü ve tüketim şekillerini iyi bilmek gerekiyor.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.