Kani ile Memiş’in lastiği patladı…
15 Temmuz, 2015Yıllar önce İzmir'de bir toplantı yapılıyordu. Sendikacı Cevdet Selvi, Aliağa'da çalışan üyelerini ikna etmek için resmen ağlıyordu. O kadar dramatik bir görüntü vardı ki Selvi'yi paramparça edecek işçi bu gözyaşları karşısında insafa geldiler. Sonra milletvekili, politikacı olan Selvi'nin döktüğü gözyaşının "Timsah gözyaşları" kıvamında olduğu anlaşılmıştı ama iş işten geçmişti. "Hedefe giden yol için her şey mubahtır" anlayışı bir kez daha gerçeğe dönüşmüştü.
Bilirsiniz, son yılların en damardan yazarı Yılmaz Özdil. Emin abimizi (Çölaşan'ı) unutturdu. Yılmaz, geçtiğimiz yıl 1 Mayıs öncesinde DİSK'in başına geçen Kani Beko'nun hayatını yazdı. Musa Çam'ı yazdığı gibi bizlere gözyaşı döktürdü. Etkili portre yazarı Yılmaz'ın kaleminden Kani Beko'ya bakalım:
1 Mayıs
1953'te Makedonya'da dünyaya geldi, Üsküp'te, henüz beş yaşındayken anavatana göçtüler, İzmir'e yerleştiler, Şemikler'e...
Bizim göçmen muhiti Şemikler'e git, İsveç'e geldim zannedersin, hemen herkes sarışın, beyaz tenli, renkli gözlüdür. O da öyle, çakmak çakmak bakar. Babası Karşıyaka orman işletmede memur olarak iş bulmuştu ama, oradan oraya göçüp yeniden hayat kurmak kolay değildi. Dar gelirliydiler. Şemikler ortaokulunu bitirdi, aile bütçesine katkı için çalışmak zorundaydı, liseye devam etmedi, edemedi, 14 yaşında çalışmaya başladı, tekstil atölyelerinde çıraklık yaptı 18'ine kadar, askerliğini bitirdi geldi, âşıktı, evlendi. İki kızı var. Ruhundaki engin özgürlük duygusunu yansıttı kızlarına, birine Deniz, birine Derya adını verdi. İkisine de üniversite okuttu, biri anaokulu öğretmeni, biri beden eğitimi öğretmeni oldu. Derya henüz bekâr, Deniz'den torunu var. Askerden dönünce ESHOT'a girdi, nedir derseniz, İstanbul İETT'nin İzmir versiyonudur, otobüs troleybüs falan... Lastikhanede presçiydi, o nedenle bugün bile hâlâ “Lastikçi Kani” derler ona.
Kani Beko.
DİSK Başkanı.
Kendisinden bahsederken, DİSK Başkanı sıfatından önce, gururla “Lastikçi” sıfatını kullanır. Koltuk asalağı teorisyen denyolardan değildir, harbi işçidir.
Soyadına bakınca, Koç grubu sponsor olmuş gibi görünüyor ama... Günümüz Türkçesinde kullanılmayan “bek” kelimesi, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde de vardır, halk ağzında “sert, sağlam” anlamına gelir. Seneler içinde yuvarlanıp, Beko olmuş. Soyadının kaynağı dedesi... Rahmetli, sert, sağlam, pehlivanmış.
Lastikçi'ye dönersek... Örgütçü, mücadeleci, lider karaktere sahip; henüz 19 yaşındayken, dernek başkanıydı, Karşıyaka Kültür Dayanışma Derneği Başkanı, 21 yaşındayken sendikacıydı. Memleket 12 Eylül'e yaklaşırken tutuklandı, üç ay yattı. Kariyerinin sıçrama noktası 1989'du, dönemin İzmir belediyesi kurumsallaşıyoruz ayağıyla, taşeron sistemine geçti, 1700 sözleşmeli işçiyi kapının önüne koydu, 400 yürekli işçi boyun eğmedi, teslim olmadı, seslerini duyurmak için İzmir'den Ankara'ya çıplak ayakla yürüyüşe geçti, başı çekenler arasında elbette Lastikçi Kani de vardı, başardılar, yürüyüş zaferle sonuçlandı, İzmir belediyesi geri adım attı, işten atılanlar kadrolu olarak işe yerleştirildiler.
Dedim ya, maddi imkânsızlık nedeniyle yüksek tahsil yapma imkânı olmamıştı. Ama, kelimenin tam manasıyla hayat üniversitesi mezunu... Sürekli okudu, araştırdı, hiçbir sendikal semineri kaçırmadı, kendini yetiştirdi.
Tek örnek vereyim... Bu topraklarda ilk 1 Mayıs, taa 1905'te, amele pazarı kurulan, İzmir Basmane Altınpark'ta, ulu çınar ağacının altında kutlanmıştı. Niye İzmir derseniz? Levanten kültürü ve etkin yerel basını nedeniyle, bu tür mevzulardan en önce İzmir'in haberi oluyordu. Niye Basmane derseniz? O senelerde, liman, tabakhane, buz, havagazı, tütün, yağ fabrikalarında çalışan işçiler, Basmane civarında oturuyordu; amele pazarı nedeniyle, etraf iş bekleyenlerin vakit geçirdiği kıraathanelerle doluydu. Lastikçi Kani, pek çok akademisyenin bile bilmediği bu tarihi detayları okudu, araştırdı, taa 107 sene sonra, 2012'de, aynı yerde toplantı düzenledi, o ilk 1 Mayıs'ın emekçilerini andı.
Lastikçi Kani...
Akil sendikacılara benzemez yani.
İnsanlara “gözüm” diye hitap eder.
Övünmek gibi olmasın...
Sadece zeybek oynarken diz çöker!
Eğer bu yazıyı okuyup, etkilenmediyseniz bizde bir sorun var. Ben gerçekten çok etkilenmiştim. Yeniden okuduğumda da etkilenmem gerekiyordu ama bir otobüs dolusu kabadayıyı İzmir'den, bir otobüs dolusu kabadayıyı Diyarbakır'dan yükleyip, İstanbul'da sendika çalışanı bir emekçiyi (Hem de kadın) dövdükleri manzarayı izlediğimde çok çok utandım. İnsanlık adına, solculuk adına devrimcilik adına utandım. O görüntüleri izlerken bunların ülkemizde öncü, önder bir sendikanın yöneticileri olamayacağını düşündüm.
DİSK Çalışanı Oya Baydak'ın paylaştıklarına baktığımda bu kabadayılığın orta yerinde bir de Ege Temsilcisi Memiş Sarı bulunuyor. İlk bakışta Memiş Sarı'yı adam yerine koyarsınız. İzmir'de bazı belediye başkanlarının arkasına sığınıp sendikacılık yapıyorlar. Bu belediyelere üstelik taşeron işçi sokuyorlar. Büyükşehir belediyesi ile imtiyazlı ilişkilere girdiği herkesin dilinde.
Adının önünde Devrimci yazdığı için de kimsenin sorgulayamayacağını sanıyorlar.
Ben de buradan yazıyorum. Devrimci Kani, bu olayla birlikte lastiği patlatmıştır. Kimse onu geçmişteki onurlu işçilik ve sendikacılık günleriyle değil, çalışanını yüzlerce vandal getirterek dövdürmesiyle anacaktır. Sendika ağalıklarını kaybetmeyebilirler. Zaten Türkiye'de düzen böyle. Sendikaları, dernekleri, esnaf ağalıklarını bir tutan bir daha bırakmıyor. Bir bakıyorsunuz milyarları, otelleri, hatta televizyonları olmuş.
Olan da zavallı işçiye olmuş. Birkaç belediyenin o da CHP'li olmaları sebebiyle sendikada kalan insanlarıyla imparatorluk kurup, sonra da işçiyi işçiye dövdürenleri kınıyor ve lanetliyorum.
Son olarak buradan Kani Beko ve Memiş Sarı’ya soruyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesine ve şirketlerine kaç akrabanızı yerleştirdiniz ve bunlar kimlerdir?
Yanıt bekliyorum..!
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cemil Tugay’ın haklı isyanı
- TANSAŞ modeli İZMAR can suyu olacak
- İzmir’de böyle bir İl Başkanı olduğu için AKP çok şanslı…
- CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı Özgür Özel’e kalabilir
- Buca’da Görkem Duman farkı
- AKP Selçuk’u unutsun..
- Kreşleri kapatmak ne demek?
- Tunç Soyer’in miadı dolmadı mı?
- Konu kendi Belediyeleri olunca; AKP’li vekiller dut yemiş bülbüle dönüyor
- Biraz sabır... Cemil Başkan güzel işler yapacak
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Somer Sivrioğlu 25 yaş küçük sevgilisiyle havuzda aşka geldi
Somer Sivrioğlu 25 yaş küçük sevgilisi Tilbe Uslu ile tatil pozlarını paylaştı. İkili havuzda birbirlerine karpuz yedirip aşka geldi. MasterChef Türkiye'nin sevilen jüri üyelerinden Somer...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Sıvı kaybı böbreklerde hasara yol açıyor
Sıcak havalarda böbrek sağlığının daha fazla dikkat gerektirdiğini söyleyen Nefroloji Uzmanı Dr. Merve Aktar, “Yaz aylarında artan hava sıcaklıklarıyla birlikte terleme yoluyla ciddi miktarda sıvı kaybı yaşanır. Bu durum, böbreklere gelen kan akımının azalmasına ve atık maddelerin yeterince süzülememesine neden olabilir’’ dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.