Erdoğan ile ne konuştunuz?

   Genel seçim sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözüm ona TBMM'nin en yaşlı üyesi, TBMM'nin açılışını yönetecek savıyla Deniz Baykal'ı çağırması ve o görüşmeye Baykal'ın karşılık verip gitmesi CHP'de derinleşen bir yaraya dönüşüyor.

   CHP Grubu'nun yaptığı toplantıdaki diyaloglara bakılırsa Tayyip Erdoğan'ın CHP'nin içine bomba atma düşüncesi olarak yorumlanan bu görüşmeden istediği sonucu almış oluyor.

   CHP Grubu'nda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Baykal'ı  “seni yıpratırlar” diye uyardığını belirtirken, Baykal'ın ise buna karşılık “Beni yıpratmaya çalışanlara kulak verdiğini görüyorum, bundan rencide oluyorum” dediği belirtiliyor.

   Siyaset bilgisi ve deneyimi çok yüksek olan Baykal'ın bu görüşmeye giderken olası sonuçlarının ne olacağını bilmemesine imkan yok. Bu nedenle de, ne CHP'lilerin ne de Erdoğan'ın anlayışını beğenmeyenlerin Baykal'ı hoş görmesi beklenemez.

   Seçimlerde bu kadar zorlayıcı ve ayrıştırıcı bir dil ile sadece "Ben bilirim" mantığını yerleştirmeye çalışan Tayyip Erdoğan'a karşı yeterli muhalefeti yapamadığı için toplumun önemli bir bölümünün HDP'ye yönelmesini sağlayan CHP'deki karmaşa sürecek gibi geliyor.

   Eğer hükümet ortağı olamaz ise CHP'nin önümüzdeki sürecinde kavgalı kongreler, bölünme eğilimlerini hep birlikte izleyebiliriz. Deniz Baykal'ın da bu görüşmeyi yaparken sanki Kılıçdaroğlu'ndan intikam alıyor gibi davrandığını söylemek mümkün.

   Ben diyorum ki, Deniz Baykal Tayyip Erdoğan ile ne konuştuğunu dürüstçe ve net biçimde çıkıp kamuoyuna artık açıklamalıdır. Çünkü insanların kafasında “Baykal CHP’yi sattı mı?” türünden haklı yere ilginç sorular var.

   Bu yapılmadığı sürece yapılan görüşme ve içeriği bu toplumu ve partilileri rahatsız etmeye, akabinde Baykal’ı da “rencide” etmeye devam edecektir. Ve bu saatten sonra Sayın Baykal’ın da kalkıp “Rencide oldum” diye yakınmasını da kimseler samimi bulmaz ve ciddiye almaz. Benden söylemesi…

   Çiğli’de karışık hesaplar

   CHP’de kongreler takviminin başladığı şu günlerde yine en fazla gürültüyü Çiğli’den duyacağız gibi. Belediye Başkanının halka götüreceği hizmeti bir kenara bırakıp, ilçe yönetiminin kendi adamlarından oluşması için, parti içi hesaplar yaptığına dair bilgiler var.

   Bunlardan birisi de Tuncay Özkan olayı.

   Ege Palas otelinde yapılan bir toplantı sırasında Tuncay Özkan’ın “Alevileri bu partiden temizlemeliyiz” dediğine dair iddialar ortaya atılmıştı.

   O gece toplantıda olan “ismi bende saklı” yöneticilerle yaptığım görüşmede, o yemekte böyle bir konuşmanın geçmediği söylendi. O halde nerden çıktı bu olay dediğimde, aldığım yanıt hayli ilginç oldu; Çiğli’de birileri örgüte hakim olmanın peşinde ve saltanatını sürdürmenin derdinde.

   Konuyu biraz daha irdelediğimizde. Çiğli’de Tuncay Özkan üzerinden mevcut ilçe başkanı Utku Gümrükçü’nün yıpratılması ve böylelikle Belediye Başkanının çıkaracağı adayın, ilçe başkanı olabilmesi için hesaplar yapıldığına yönelik iddialar ortaya atılıyor. Ki böyle bir konuşmayı yapmadığını Tuncay Özkan'da kesin bir dille yalanlamıştı.

   İşin garip tarafı, ispatı olmayan ve söylendiği kanıtlanamayan bir olayın bu tayfaya “tetikçilik” yaptığı iddia edilen sözüm ona gazeteciler ve kişiler tarafından sosyal medya sayfalarında paylaşılması.

   Bu olay bende, Belediye Başkanının içerisinde olduğu ve birçoğu ayyuka çıkan “Ali-Cengiz oyunları”ndan birisidir algısı uyandırıyor. Bakalım Hasan Arslan’ın konuyla ilgili bir açıklaması olacak mı?