Deniz Baykal neden öne çıktı?

   CHP'liler genel seçimden alınan oylardan genelde memnun değil. Nasıl mutlu olsunlar ki. Türkiye'de muhalefet için en uygun iklim yaşanıyor. Halka neredeyse zulmeden bir iktidar var. Önüne geleni hapse tıkıyor, gazaltına aldırıyor, gazetecileri susturulmuş bir ülke. Ekonomik koşullar dar gelirliler açısından sürekli geriliyor. Sağlık ve eğitim alanında parası olmayana neredeyse yaşam hakkı yok. Saymakla bitmeyen koşullar hepsi muhalefet lehine. Ama CHP oylarını artıramadığı gibi kayba uğruyor.  Hiç uzatmadan söylemek gerekli. Daha önce de yazdığım gibi CHP'de yönetişim sorunu belki de bu patlamanın önüne geçti.

   Nasıl mı.. Yerel seçimlerde CHP'nin kazanabileceği yerlerde gırtlak gırtlağa bir mücadele yapıldı parti bunun önünü kesemedi. Kesemediği gibi tartışmalı adaylar tartışmalı biçimde seçtirildi. İzmir özeline girmeyeyim. Daha önce yazdıklarımı biliyorsunuz. İzmir iki-üç kişinin kontrolünde adeta perişan edildi.

   Daha önemli bir sorun ise CHP'nin ülkenin bazı coğrafyalarından silinmiş olması. Bu sorun bugüne ait değil. Geçmişten gelen politikalarla bu noktalara gelindi. Doğu, Güneydoğu, Karadeniz ve Orta Anadolu'da neredeyse CHP hiç yok.

   Gelelim önemli bişka bir hataya. CHP'lilere Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy verdiren bir yönetim var bu CHP'nin başında. İnsanlar oy verdikleri Ekmeleddin'e bir baktılar, döndüler bir de Selahattin Demirtaş'a baktılar.  İşte bu seçimler CHP'nin bugüne gelişini hazırlayan en önemli gelişmeler içerisinde yeraldı. Koca CHP içerisinden bir Cumhurbaşkanı Adayı bulamadı. Gitti bu partinin genleriyle ilgisi olmayan bir adayı seçmenine dayattı.

   Milyonlarca kişi sandığa gelmediği gibi, gelip oy verenler de ruh halleri açısından "Perişan"lıklar yaşadı.

   Şimdi ise Koalisyon sürecine girdik. Ben çok kestirmeden söyleyeyim. CHP bu koalisyon içerisinde olmaz ise Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti başındaki varlığı çok tartışılacaktır. Koalisyon içerisinde AKP ile birlikte olması halinde ise bir sonraki seçimlerde Ana muhalefetin HDP'ye yönelmesi varsayımını güçlendirecektir. 

   İşte bu noktada ortaya çıkan bir başka sorun ise Deniz Baykal'dır. Tayyip Erdoğan'ı milletvekili sürecinde destekleyen Deniz Baykal ile Erdoğan'ın görüşmesi manidardır.

   Bu partinin içerisinde bulunduğu zaafiyetlerin önemli bir bölümü geçmişten gelmektedir. Kötü alışkanlıkların giderilmesi bir yana bu dönem üstüne başka kötü alışkanlıklar da eklenmiştir. Bu parti bir hizip partisi olmayacağı gibi bir etnik köken veya mezhebin partisi olarak anılmamalıdır.

   Bu parti Batıda gül gibi yaşayıp, Doğu'daki insanları aşağılayanların da partisi olmamalıdır. Cumhuriyetçilik adı altında partinin küçülmesine neden olanların adresi belli olmuştur. Vatan Partisi'nde istedikleri gibi at koşturabilirler. CHP bütün ülkenin partisi olmadığı sürece de Ana Muhalefette gül gibi geçinen 130-150 milletvekili birkaç yüz belediye başkanının kariyer planından öteye gitmez.

   CHP Gaziantep'te Celal Doğan'ın HDP'ye gitmesi benzeri kopmaları önleyemez ise önümüzde yapılacak ilk erken seçim veya yerel seçimlerde elindeki önemli değerlerin HDP adayı olmasını da önleyemeyecektir.

   CHP'nin sorununu giderecek yaklaşım ise partinin içinde bulunduğu sıkıntıları adam gibi tartışıp önlem almaktan geçecektir. Yoksa CHP'yi dışarıdan Uğur Dündar'lar, Sözcü Gazetesi ve benzeri mecralar yönetmekten vazgeçmeyecektir.  Yılmaz Özdil'den alınacak akıl, Genel Başkan Yardımcısı olan gazetecilerden daha değerli olacaktır.    

   Bu nedenle Deniz Baykal'ın da geçeci veya kalıcı Meclis Başkanlığı sınırlarına çekilip, parti üyesi sorumluluğuyla hareket etmesi kaçınılmazdır. Aksi halde kurultayını toplamadan öne çıkan bir anlayış CHP açısından yarar sağlamayacaktır.